16.07.21
17. BÖLÜM: "ÖZGÜRLÜK"
Bölüm Şarkısı; Hemsaye - Fısıltı (Bu şarkı son sahnenin şarkısı, çok özel bir şarkıdır. Sevdiğim şarkıları paylaşmam aslında... Bu bir ilk. Hemsaye'nin tüm şarkıları Düşkünler Vatanı'nın olmalı. 🖤)
İYİ OKUMALAR!!!👻
Bölüm sonunda bir duyuru var.
✺✺✺
İnsan kendi kendini esir ettikleriyle büyür. Umutla, hüzünle veya korkuyla; insan kendini mahkum ettikleriyle büyütür. Bende büyüdüm, büyümek istemeyen yanıma rağmen büyüdüm. Büyürken korktum, hüzünlendim ama hep umut ettim. Büyümek acıklı bir o kadar da umutlu bir şarkı sözü gibi.
Büyümek, gerçekleri görmeye başlamak demek, üstelik bambaşka gözlerle.
Ben kendimi bir sığınakta puslu geçmişimle esir tutmuştum. Kendimi orada koruyacağıma inandım. Ruhumun öksüz parçalarını büyütmeden orada sakladım.
Ama büyüdüm.
Büyüdüğümü en çok böyle tehlike çanları çaldığında fark ediyorum. Çünkü karanlıktan değil de karanlığın getireceklerinden korkmaya başladım. Karanlıkta saklanan canavarlardan korkuyordum. Biri namluyu şakağıma bastırmış, bedenime arsızca, canice dokunuyordu. Bu eller, midemi bulandırıyordu. Bu eller, aklımı yerinden oynatıyordu, korkuyla. Dehşete düşüyordum.
Malik'in çekik, koyu gözlerinde nefreti bu kadar açık gördüğüm nadir anlardan biriydi. Malik nefretini kolay kolay göstermiyordu. Fakat şu an karşısında ki düşman ben olsaydım, sadece o bakışlarla bile canıma okuyabilecek kadar tesirliydi nefreti. Öldürme arzusuyla kararmıştı gözleri. Karanlık böyle bir şeydi, insanda yasak arzuları diriltirdi. Günahlar biriktirirdi.
"Elindekini bırak!" diye dişlerinin arasından tısladı Malik. Davut alayla güldü, iğrenç gülüşün etkisini kulağımın üzerinde hissediyordum. Midemin bulantısı şiddetlendi. "Yiyorsa gel de al elimden! Yoksa paramparça edeceğim bu sürtüğü!" Göğsümü tekrar sıktı. Acıyla karışık korku dolu inlemem hoşuna gitmiş hareketini tekrar ettirdi. Kalbimin ritimleri hızlanmış ve şiddetlenmişti. "Baya eğlenceli..." Kasıklarını kalçalarıma yasladı, nefesimi tuttum. Onun nefesi ise kulağıma oradan boynuma değiyordu, bu his iğrençti. Onun bedenindeki tüm kıvrımları hissediyordum. Özellikle hissetmemem gereken noktaları.
"Belanı sikeceğim senin! Gelmişini geçmişini sikeceğim! Bırak onu!" Malik'i böyle kontrolsüz, böyle pervasız ilk defa görüyordum. Böyle bir durumda olmasaydım şaşırabilirdim belki. Fakat bu durumda dehşetten başka bir şey yoktu zihnimde ve korku.
Saf korku.
Sığınakta el ele, bir köşede büzüşmüş parçalarımın gözlerinde bu duygu var. Korku."Siktin zaten! Senin yüzünden hayatımı bitirdiler!" Davut'un sesinden bile korkunç şeylere tanık olduğunu hatta bizzat yaşadığını anlayabiliyordum. Neler olmuştu? Neden böyle olmuştu? Malik'le ne ilgisi vardı? Kafam allak bullaktı.
Malik'in yanında ki yüzü yaralı adam, arkasına sakladığı kadınla bakıştı. Kadının da gözlerinde korku vardı. Benim kadar korkuyor muydu? Adam korkutucu bir sakinlikle konuştu. "Buraya nasıl girdin bilmiyorum koçum ama benim olduğum yere böyle elinde silahlı girmek yürek ister." Gözleri avını yakalamaya hevesli bir aslan gibi parladı. "Buradan çıkışın o silahla olsun istemiyorsan kızı bırak." Adam düşman değildi. Malik ile ne tür bir ilişkisi vardı bilmiyorum ama o da en kaz Malik kadar öfkeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLER VATANI
Genç Kurgu✺ Düşmüştüm. Düşürülmüştüm. Bu fena bir düşüştü. Sığındığım yerden düşmüştüm buraya, yeryüzünün baht karası, Dört yanımda beni düşüren ordunun yalan dolu kuşatması, Bakın! İşte orada, düştüğüm yer hala belli dizlerimde kabuklu damgası, İzleyin...