12. BÖLÜM: "KARAR"

824 47 194
                                    

06.05.21 - 00:30
12. BÖLÜM: "KARAR"

Bölüm şarkıları;

Lovely- Billie Eilish

Şebnem Ferah- Birileri Var


Yakında yeni bir kurgumu daha yayınlayacağım. Bekleyin. 🙂

(06.09.21 Güncellemesi; GECEYİ KURTARMAK'TAN söz ediyorum burada... Duygulandım. 💙 Boynuz kulağı geçti.)

İyi okumalar! 👻

Kaybetmek kaderimin hükümlü olduğu anayasasıydı. Kaybetmeye de alışkın olmamalıydım, bu kadarını da yapmamalıydım kendime lakin alışkındım işte. Kaybettiklerimin ardında gözyaşı bile dökemiyordum, özlemekle yetiniyordum.

Özlemenin bir sınırı yoktu sanırım. Özlemin herkes için farklı bir tonu vardı belki ama sınırı hiç yoktu. Ve özlemek, olduğun yerde solmaktı.

Sığınaktaki aynalardan izliyordum kendimi, kaybettiklerimi. Benim efsunlu aynalarım, yansımaları ışık oyunlarıyla yansıtıyordu bana. Avunduğum tüm gerçekler, bir bir mezara yürürken ben; bir bebeğin ilk adımlarını izler gibi, temkinli izliyordum onları.

Kendimi avuttuğum şeyler öyle çoktu ki, yazmaya kalksam ciltler bitirirdim. Annesizliği, ninemle avutarak; babasızlığı dedemle avutarak ve yalnızlığı Aykız'la avutarak kabullenmiştim.

Peki, şimdi neyi kaybetmiştim de Malik'in yokluğuyla yetinmek zorundaydım?

Neden Malik'in yokluğuna da avutacak bir şey aramak zorundaydım ki?

Şimdi, Malik'i o çıkmaz sokakta bırakmıştım. Bir kararın peşinden koşmuştum. Malik oradaydı. Ruhuna sığınmış bir parçamla orada bekliyordu. Tehlikenin pençesine takılmış ruh parçamı, geride bırakırken yüreğime yüklediği vicdanın azabını çekiyordum.

Çıkmaz bir sokakta kalmıştı Malik.

Çıkmaz bir sokakta bırakmıştım onu, Amine'nin beni bıraktığı gibi, Samet'in beni bıraktığı gibi.

Aslında zayıftı yüreğim; hatta öyle zayıftı ki parmaklarımla gösterebilirdim iskeletini. Mahkum olduğu kafeste, bir mahkum muamelesi görerek sevgisizliğin zulmü altında kaldı, kalacaktı.

Ve ömrüne biçilmiş cezası başlayalı on dokuz yıl olmuştu henüz.

Nefesim ciğerlerimde süzülürken acı bir his doğurdular. Bağrımda bir yangın vardı, boğazımdan yukarıya doğru hararetle yükselmeye başlamıştı. Peşinde dehşeti getirmesi an meselesiydi.

Kırmızı ışıklı tabelayı gördüğümde sevinçten çok ağlamaya meyilliydim. Onu ardımda bırakmış olmanın verdiği ezici his karşımda yanıp sönüyordu sanki. Sanki Malik'i terk ettiğimi bağırıyordu tabela. Elimde gümüşi silahın namlusunu bana doğrultuyordu o his. 'Farklı değilsin,' diye fısıldıyordu. Farklı değilsin.

Amine' den ve Samet'ten hiç farkın yok.

Nefesim ciğerlerimde dilediği kadar koşturamazken ben kulaklarımda atan nabzımla, yanaklarıma vuran cehennem sıcağıyla hala koşuyordum. Ayak tabanlarım isyan etmeye başladığında ileride gördüğüm siluetle refaha ermiş gibi ıslıklı bir nefes çektim içime. Bir çıkış yolu gibiydi Erhan.

Erhan içtiği sigarasını beni gördüğü an yere attı ve bana doğru yürümeye başladı sert adımlarla. Yaklaştıkça çattığı çehresinin ayrıntıları belirginleşiyorduk.

DÜŞKÜNLER VATANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin