5. BÖLÜM: "PUSULA"

1K 48 161
                                    


İyi okumalar! 🙃


22.02.21

Bölüm Şarkısı: Tokyo Ghoul - On My Own

Bölüm 5: "PUSULA"

✺✺✺

Masum olmanın, saf olmanın kusur sayıldığı bir çağda yaşıyordum.

Ve bende kusurluydum.

Kusurluydum çünkü saftım.

Kusurluydum çünkü inanabiliyordum.

Dedemin kehribar gözleri canlandı önümde, kısık, nefretle bakan gözleri. Bana bakan gözleri. Ölürken bile sevgiyle bakmayan gözleri.
Ölüm döşeğinde bile bana merhametten bir harf bile vermeyen gözleri.

Sevgiye bakir kalmış gözleri.

Düştüğüm yerde Malik'in çekik gözleri bana onu hatırlatıyordu. Dedem içinde olmamam gereken bir evin sahibiydi, Malik ise içine girmemem gereken bir karanlığın, günahın. Fakat arada farklar vardı, biri mecburiyetimdi, biri de seçimim.

Bu yaşıma kadar kendi seçimlerim dışında verdiğim bir çok karar dışında yaptığım bu seçimin bana nelere mal olacağını düşünememiştim. Eğer ki şakağıma bir silah dayanmış olmasaydı. Kalbimin gürültüsü, kulaklarımı sağır edecek kadar hızlı ve aceleciydi.

Kaçmamı anlatmaya çalışır gibiydi tüm bu telaşı.

'Kaçmalısın!' Aynen böyle diyordu içimdeki ses. Kaç, hala yapabiliyorken.

Sığınakta telaş içinde bekliyordu diğer parçalarım. En küçükleri ağlamaya başlamıştı bile. Hıçkırıkları, kalp atışlarımla birdi. Benim için ağlıyordu. Vaktinde sığınamamıştım. Acıyan gözlerle beni izliyorlardı.

"Davetsiz bir misafirimiz var demek," diyen oldukça kalın erkek sesiyle birlikte yutkundum. Kirpiklerimi kırpmadan Malik'in gözlerinin içine bakıyordum. Onun gözlerinde çözemediğim duygular hızla değişime uğruyordu. Kemikli çenesini kastığını görebiliyordum. Ama değişimleri takip edemiyordum.

Beni benden alan karmaşanın içine düşmüştüm.

Yolumu şaşırmıştım.

Pusulam yanıltmıştı beni.

"Davetli değil ama gelen misafiri hoş karşılamak gerek," diyen adamla silahın namlusu şakağıma sertçe bastırıldı. Metalin ısısı benim ısımı yakalamıştı, ılıktı. Hareketle birlikle başım yana eğildi. Ama odağımı hiç kaybetmedim. Malik'in gözleri. Ellerim dizlerimde yumruk şeklini alırken dudaklarımdan firar eden soluğumun sesini işittim.

"Kapıda sizi dinliyordu abi." Tek düze bir şekilde çıkan kelimelerin sahibi silahı şakağıma dayayan kişiydi. Bedenim olduğu yerde donduğu için başımı çevirip hiçbir yere bakamıyordum fakat nefes seslerine bakılırsa en az dört kişi vardı odada. Gözlerim Malik'ten ayrılmıyordu.

"Öyle mi? Kaldır bakalım küçük misafirimizi, tanışalım." Ardından kolumdan sertçe tutup kaldıran elle, şakağımda ki silah çekildi ama gölgesi oradaydı. Baskısı, damgası hala oradaydı. Ayağa dikildiğimde bacaklarımın kaskatı kesildiğini fark ettim. Gözlerimi Malik'ten ayırmadan beklemeye başladım. Bana bakan gözlerinden düşündüğünü görebiliyordum. Ne düşünüyordu? Ne yapacaktı?

Peki ya ben? Ben ne yapacaktım?

Ağır adım sesleri işitme duyusunu yarı yarıya yitirmiş kulaklarıma çarptığında, başımı istemsizce o yöne çevirdim. İri yarı, gür sakallı, bir adam bana doğru geliyordu. Karşımda durdu, korkulu gözlerime bakarken gözlerinde heyecanlı parıltılar meydana çıktı. Yüzümü dikkatle izlemeye başladığında gerginlikle dolu ifademi saklamaya çalışarak bakışlarımı beyaz gömleğinin yakasına indirdim.

DÜŞKÜNLER VATANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin