11. BÖLÜM: "TEHLİKE"

857 47 149
                                    


24.04.21

11. BÖLÜM: "TEHLİKE"

🌙

Bu bölümü yazan yazarcık fıtık oldu. - Mezartaşı notum. Teşeke.
İyi okumalar. 👻

🌙

Bölüm şarkıları:

Seether - Dangerous

Decode - Paramore

🌙

Bir ayna.

Bir aynadan bakıyordum yansımalarıma. Aynaların bu gücü beni hep etkilemiştir. İnsanın kibrinden sıyrılarak, kendi benliğiyle yüz yüze getiren tek somut eşyaydı. Yansımalarımda aşina olduğum duygular vardı, yıllardır yüzümden düşmeyen duygulardan bazıları; artık simamın temel taşlarını oluşturuyorlardı. Yüzümde utanç vardı, hüzün vardı. O hüzünlü bakış hiç silinmeyecekti sanki. Onu silebilecek kadar güçlü bir duygu tanımıyordum. Tanımamıştım.

Kahverengi gözlerimin benziyor olduğunu düşündüğüm kadının utancını yanaklarımda taşıyordum. Omuzlarımdan aşağıya inen kumral saçlarımın ucuna bağlanmıştı günaha uzanan ipler. Kulaklarımda günahın haykıran sesleri çalıyordu. Kulaklarım dedemin cızırtılı radyosundan öğrenmişti bunu.

Ama kendime güzel şeyler fısıldamaya mecalim yoktu. Kendime güzel demeye mecalim yoktu. Dünyanın en çirkin kızına bakıyordum, en çirkin yansımalara. Yansımalar yanıltamazdı. Ve benim kendime güzel olduğumu kabullendirmeye mecalim yoktu.

Kabullendiklerimiz, kabullenmediklerimizden daha çok yakar canımızı. Çünkü onu var olduğu şekilde kendimize katarız. İçten içe istemediğimiz bir şeyi topraklarımıza katarken kendi bütünlüğümü bozarak, taşıması zor bir yük bindiririz ruhumuza.

Kabullenmek, pes etmek demek olsa gerek.

Yasak aşk çocuğu olduğumu bende aynen bu şekilde kabulleniyordum, acı çekiyordum. Amine'nin, Samet'in yaptığı kötülüğü, günahı düşünmek bana tıpkı böyle hissettiriyordu. Henüz kabullenme aşamasında olmama rağmen. Henüz kabullenmemiş olmama rağmen.

Kendimi, dallarına hiç kuş konmayan, dallarında hiç kar tozu birikmeyen ve dallarında hiç yaprak yeşermeyen bir ağaç gibi hissediyordum. Öyle ıssız, öyle saf dışıydım ki, çürüyen gövdem onlar için ölüme yaklaşan bir adımdı. Kimse beni sulamak için, kimse beni hissetmek için yaklaşmıyordu bana.

Ah Amine, benim üzerine yıldız tozları dökülmüş hayalim, neden böylesi bir günah işledin? Yetmedi beni ortak ettin.

Yasak aşkın meyvesi denen damgayı neden vurdun alnıma?

Bir günaha ortak doğmuş olmanın sebep olduğu lanetli kaderime nasıl isyan edeyim şimdi?

Amine, neden adımı bir günah tohumuna yakıştırdın?

Canımı pek çok yaktın, Dila'nın can acısı kadar. Yeşil gözlü bir çocuğun annesini kedere boğacak kadar acımasızlık ettin. Şeytana kuklalık ettin.

Yatağımda öylece oturuyordum, yüzüm pencereme dönüktü. Penceremin ardında iri bir çam ağacına konmuş saksağanların ötüşlerini dinliyordum. Kuşlar her yerde aynı öter değil mi? Duyduklarımın yerini almasını bekliyordum bu ötüşlerin. Kuşlar, anlatıyordu. Ve anlattıklarının duymuş olduklarımı silmesini bekliyordum. En azından üzerini karalamasını.

'Saygısızlık mı? Senin o kızı buraya getirmen, annem ve bana saygısızlık değil mi? Senin metresinin olması saygısızlık değil mi? O kadının çocuğunun bu evde olması saygısızlık değil mi?'

DÜŞKÜNLER VATANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin