7. Bölüm: "Karanlık Bir Gece, Dudaklarındaki Tek Hece"

80.7K 5.3K 10.2K
                                    







Sınır geçilmediği halde atıyorum ancak 6. ve 7. bölüm, ikisi de 170 vote olmadığı sürece 8. bölüm gelmeyecek. İyi okumalar!

instagram ve twitter: @/hazelnoya

parodiler: @/songurtyakut @/valeridinc

7. Bölüm: "Karanlık Bir Gece, Dudaklarındaki Tek Hece"

G-Eazy & Devon Baldwin, Angel Cry

PVRIS feat. 070 Shake, Use Me

BANKS, Gemini Feed

Karanlık insanın tenine pençelerini geçirdiğinde, ay gökyüzünü kendi mezarı yapıp güneşin oturmasına müsaade etse de ışık görünmezdi.

Karanlığın insanı kendine çeken bir cazibesi vardı. Size pençelerini sapladığı andan itibaren ondan öyle kolay kolay kurtulamıyordunuz. Öyle bir tutuyordu ki sizi, öyle bir sarıyordu ki dört bir yanınızı, hele hayatı boyunca hiç sarılmamış yaralarınız varsa, içine dolduruyordu siyahlığını. Geçmişten gelen, bir hatırası olan her şeyi zehirli sarmaşıklar gibi sarıyor, bir zamanlar açılan yaraların içine katranını dolduruyordu.

Ve daha önce hiç sarılmadığından yaralarınız, size zarar verdiğini anlamıyordunuz. Sardı sizi, iyileştirdi, kapattı o yaraları sanıyordunuz.

Dikiş izi kalmıyordu ancak kesik ruha kadar ilerliyordu, haberiniz bile olmuyordu.

Songur Yakut'a bakarken, kafamın içerisinde onlarca şimşek çakıyordu.

Zihnim hep başına buyruk olmuştu, ben bir hapishanede mahkumken bile tutmuştu beni gökyüzündeki özgürlüğün ellerine atmıştı, geceleri gözlerimi kapattığımda, mor duvarlı odamın içinde.

Ve ona baktığımda da kafamın içinde yönetemeyeceğim kadar büyük bir baş kaldırı başlıyordu. O kadar şey çağrıştırıyordu ki bana, bu yükün ağırlığı altında ezildiğimi hissediyordum adeta. Ona bakarken içime günahların dolduğunu hissediyordum, kafamın içindeki derin mezarlara gömdüğüm anılar uyanıyordu ve en kötüsü, beni kendi avucuna çekecek kadar etkisi altına alırken ondan nefret etmeme neden olacak bir intikamın ateşini harlıyordu.

Yeşil gözleri, gözlerimde silinmeyecek bir iz bırakmak istercesine odaklandığında, gözlerinin arasına sinmiş siyahlıkların sayfaya dağılan siyah bir mürekkep gibi zihnime aktığını düşündüm.

Oda o kadar sessizdi ki nefes alış veriş seslerini duyabiliyordum, benden daha sakin nefes alıp veriyordu. Dudağımda dokunuşunun izini yıllar sonra bile bırakabilecek güçe sahip olan parmağını dudaklarımdan çekmesine rağmen kendisi üzerimden çekilmedi.

Onun gözlerine bakabilmek için kafamı biraz daha geriye attım. Gözleri, odayı aydınlatan tek ışık cama çarpan sokak lambasının ışığı olmasına rağmen, karanlığı aydınlatan bir fener ışığı gibi parlıyordu. Gözlerinin yeşilini çözemiyordum, konu Songur Yakut olduğunda her şey arafın korkutucu bilinmezliğinde sallanıyordu, bu doğruydu. Onunla ilgili her şey bilinmezdi ancak gözlerimin önünde duran, durmadan baktığım gözlerinin renginin bile bilinmez olması beni delirtiyordu. Yeşildi ama parlaklığı çalınmıştı ondan, rengi koyuydu ama ışık vurduğunda açılıyordu aniden, içinde siyah tutamlar vardı böyle baktığı anlarda ama güneş ışığı vurduğunda o tutamlar boğucu bir kahverengiye dönüşüyordu.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin