12. Bölüm: "Gece Treni ve Sabaha Yolculuk"

70.6K 3.9K 5.7K
                                    








12. Bölüm: "Gece Treni ve Sabaha Yolculuk"

The Weeknd, I Was Never There

Tove Lo, How Long

Son Feci Bisiklet, Uyku





07.29, Kızılay, Ankara.

Anka

Ceketimin sol kolunu kıvırdım ve bileğimdeki saate baktım. Saat yediyi yirmi dokuz geçiyordu. Sabahın bu saatlerinden nefret ediyordum.

Kafamı yasladığım siyah deri koltuktan kaldırdığımda dudaklarımı ıslatarak önümde oturan kumral kıza baktım. Üzerinde dün gece dışarı çıkarken giydiği buz mavisi, ultra mini bir elbise vardı. Üzerine ise ona en az dört beden büyük gelen, Sonay'ın lacivert kapitone ceketini geçirmişti. Titriyordu ama bunun nedeninin soğuk olduğunu sanmıyordum. Çünkü bir insan en ağlamaması gereken zamanda hüngür hüngür ağlarken nasıl titrer çok iyi biliyordum.

Üstündeki ceketi omuzlarından indirerek çıplak bacaklarını örttü. Bakışlarımı fark etmiş gibi kahverengi saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak bana döndü ancak ben ona değil, üstündeki cekete bakıyordum. Aslında ceketi Songur'dan istediğine emindim ama Songur suratına dik dik bakıp hiçbir şey demeden odaya geçince Sonay abisinin hödüklüğünü düzeltmek zorunda kalmıştı.  Her zamanki gibi. 

"Merak ediyorum," diye mırıldandım kendi kontrolüm dışında. Bir şeyleri içimde tutmakta hiçbir zaman iyi olmamıştım, olduğum gibi biriydim ben. "Senin bu masum rollerini gerçekten de yutan var mı?"

"Efendim?" Kafasını bana çevirdiğinde alaycı bir şekilde kafamı iki yana salladım. "Bana mı seslendin?"

Tabi ki. Hiçbir zaman üstlerine alınmazlar.

Deri ceketimin cebinden sigara paketimi çıkarırken kafamı geriye atmıştım, kahverengi gözleri bana döndüğünde kaşları çatıldı.

Ondan ne kadar haz etmediğimi sonunda fark edebilmişti. Belki de sandığım kadar aptal değildi.

"İyi misin sen?" diye sordu sinir bozucu bir sesle. "Senin benimle sorunun tam olarak ne, Anka?"

Kafasını yasladığı koltuktan kaldırdığında gözlerinin hâlâ kıpkırmızı olduğunu fark etmiştim. Çünkü ağlamıştı. Saatlerce. Bu yüzümü buruşturmama neden oldu.

Senin yerinde olsam öyle bir abinin arkasından ağlamazdım, diye geçirdim içimden.

"Benim seninle tam olarak hiçbir sorunum yok. Senin o piç kurusu abinin benimle sorunu neydi peki, Zara?"

Gözlerini üzerimden çekmemesine rağmen tek kelime etmemişti. Kafamı yasladığım koltuktan kaldırarak mekanın içindeki bar kısmına doğru ilerledim. Saat siktiğimin yedisiydi. Sanırım bu saatte benden başka kimse alkole ihtiyaç duyamazdı.

Aslında, yanlıştı. Çünkü bu kadar karmaşık bir hayatın içine düşen herkes; her saat, her saniye, her an alkole ihtiyaç duyabilirdi.

Barın arkasına girerek alttaki rafa doğru eğildim ve aşağılardan bulduğum Absolut şişesini çıkardım. Aslında benden para çalmaya bir türlü doyamayan köstebek Sonay burada olsa bana güzel bir karışım hazırlardı ama ben bunun için fazla üşengeçtim. Bu yüzden basit bir votka ve enerji içeceği karşımından öteye gidemeyecektim.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin