3. Bölüm: "Nefesi Çalıntı Kurşun Asker"

91K 4.5K 9.8K
                                    



iyi okumalar herkese. oy vermeyi unutmayalım.



Halsey, Haunting


3. Bölüm: "Nefesi Çalıntı Kurşun Asker"

𓆚

Yakut Kral'dan ruhu çalınmış bir akşam üzeri.

Onu görsen dersin, yoktur hissizliğinin bir benzeri.

Çünkü o babasının kurşun askeri.

Nefesi de zehir saçan gözleri gibi zemheri.


𓆚

Cama çarpan yağmur sesinin yarattığı tıkırtı, sessizliği ikiye ayırıyordu.

İçinde dumanı hâlâ tütmekte olan kahvenin bulunduğu üzerinde bir kardan adam olan kupayı iki elimle tutarak dudaklarıma götürdüğümde, ellerim kahve sayesinde sıcacık olmuştu. Kahvenin kokusu, sıcak dumanı ile beraber burnuma doğru tırmanırken güzel kokuyu derin bir şekilde soludum.

Yorgun bakışlarım yağmurun düzenli darbelerle vurduğu pencereye geri döndü. İçeriden, mutfaktan tabak sesleri gelmeye başladığında huzursuz bir şekilde kıpırdandım, kıvrandığım kanepemde. Sessizliğe o kadar alışmıştım ki, o kadar sızmıştım ki onun insanı çeken inlerine, o kadar karışmıştım ki sessizliğin kendisine; şimdi en ufak tıkırtı bile beni huzursuz ediyordu.

Tüm dünya sussun istiyordum.

Çok uzun zamandır.

"Bu evde yiyecek hiçbir zıkkım yok mu?" diye bir ses yükseldi mutfaktan.
Anka'nın tiz sesiyle beraber kaşlarımı çattım, yüksek ses gerçekten de tahammül edemediğim bir şeydi.

Ayaklarımı oturduğum siyah pofuduk koltuktan aşağıya doğru sarkıttığımda bakışlarım hole doğru açılan salonun kapısına döndü. Mutfağım salonun hemen yanındaydı, bu yüzden kulağımın dibinde bağırmış gibi hissetmiştim.

"Sana diyorum, Valeri?" diye bağırdı tekrardan.

Sinirim bozulmuş bir şekilde yüksek sesli bir nefes verdim, zaten kafamın içinde bağırarak kaçmamı istememe yetecek kadar yüksek ses varken, sığındığım bu evde de ses olmasına katlanamıyordum.

"Makarna yap işte," dedim ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerlemeye başladığımda. "Çekmecede makarna vardır illa ki."

Ev küçücüktü, o kadar küçüktü ki eskiden yaşadığım evde sahip olduğum odanın bile bu evden daha büyük olduğunu rahat bir şekilde söyleyebilirdim. Çıplak ayaklarım buz gibi olan parkelere değdiğinde ürpererek ellerimi üzerimdeki siyah poların ceplerine soktum. Ev fazla soğuktu, nedenini anlayamadığım bir şekilde asla tam olarak ısınmıyordu.

Soğuğa tahammül edemeyen biri olarak, bu benim için fazla zorlayıcıydı. O kadar nefret ediyordum ki soğuktan... Üstelik, kış ayları en sevdiğim aylardı. Yürüyen bir çekişliyi andırdığımı, yıllar önce fark ettiğimden artık bunu umursamıyordum. Mesela karamel midemi bulandırırken, en sevdiğim çikolataların hep karamelli olmasını fark etmiştim ilk, çok küçükken. O çikolatalar favorimdi, hiç durmadan yemek isterdim ancak karamelin tadını aldığım ilk an midem de ağzıma gelirdi.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin