1. Bölüm: "Yakuttan Kral, Katrandan Kalp"PVRIS, Hallucinations
🌘
Yakut Kralın ruhuna saplanmış sanki yalandan yapılma zehirli bir ok.
İnan bana, insanı mum alevi gibi yakan bu sırrın bir çaresi yok.
İnsanı yaşatmayan bazı hisler vardı.
İnsanın ruhunun içinden ruhunu çalan, yerini sadece büyük bir boşlukla dolduran; bazı zamanlarda yerinin boşluklarla bile dolmasına izin vermeyerek sadece hiç, sadece bir hiçten ibaretmiş gibi hissettiren hisler vardı.
Bazı geceler, kabuslarla dolu uykumdan uyandığımda ve soluk soluğa, benden çalınmış nefeslerimin yokluğunu çeken bitap düşmüş ciğerlerim içine zayıf nefesler çekmeye çalışırken yağmur damlalarının çarptığı ve odamın içindeki karanlığa rağmen sokak lambasının aydınlattığı camdan dışarı bakarken düşündüğüm tek şey bu olurdu.
İnsanı yaşatan bazı hisler vardı.
Benden çalınan her şeye rağmen; hiç tanımadığım insanların ayaklarının altına alarak ezdiği hayatıma rağmen hala buradaydım ancak herkes gitmişti. Ben buradayım ve her şey bundan ibaretti. Kimseyi bırakmamışlardı, zihnime kazınmış, orada kendini bir odaya kapatarak bir sandalye çekerek oturmuş, duvarlara kendi hakkında bir şeyler kazıyan insanları, sadece hayatıma bir harfle dokunuş yaptıkları için benden almışlardı.
Kimse kalmamıştı. Kimse'm kalmamıştı.
Ancak ben buradaydım. Nefes alıyordum. Çabalıyordum. Yaşıyordum.
Bazı geceler bunun bir ceza mı yoksa lütuf mu olduğunu düşünmekten göz kapaklarımı kapatıp da uykunun koruyucu kollarına kendimi bırakamazdım. Bıraksaydım çünkü, bıraksaydım eğer, o düşüncelerin hepsi kocaman bir yağmur bulutu haline gelirdi ancak damlalarını hemen serbest bırakmazlardı. Öylece zihnimin içine, öylece herhangi bir anda yağmazlardı. En çaresiz anımı beklerlerdi ve o en çaresiz anım geldiğinde, o yağmur bulutları kendini öyle bir serbest bırakırdı ki...
O gecelerde yıllardır hiç dökmediğim gözyaşlarının, beni tüketen düşüncelerimin şekline bürünerek benden intikam almak için ruhuma aktıklarını düşünürdüm.
Bu yüzden o gecelerde, ben de beni bu hale getirenlerden intikam almayı düşünüp dururdum. O kadar fazla, o kadar derin düşünürdüm ki beni uykusuzluğun kıyısına sürükleyen de tam olarak bu olurdu. Benden çalınanı düşünürdüm, artık olmayan ailemi düşünürdüm, bunu yapanları düşünürdüm, en önemlisi de intikamı düşünürdüm.
Hepiniz, diye geçirirdim içimden. Sebep olduklarınızın bir insanın zihninde bıraktığı kalıcı hasarların hesabını er geç vereceksiniz.
Çünkü dünyanın düzeni böyledir.
Size birçok şey getirir ancak bunu, bir gün getirdiklerini söke söke alıp geri gideceğini söyleyerek yapar. Acımasızdır çünkü dünya, yalanlarla ve yalancılarla doludur ve bu yüzden, belli bir noktadan sonra hiçbir şeyine inanmazsınız bu düzenin ama asıl oyun da buradadır ya, dünya sadece bu konuda yalan söylemez bize.
Biz ise yine yalan söyleyeceğini düşünerek onun oyununun içine bir adım atarız, getirdiklerini götürmez sanarız ve dünya bize gülerken, onun tuzağının içine düşeriz. Güleriz, ağlarız, büyürüz, bağlanırız ve daha da kötüsü, tamamlanırız. Ve tam da bağlandığımız zaman, bize verdiği ve bağlandığımız şey her ne ise onu bizden, güzel bir çiçeği toprağından koparıyormuş gibi acımasızca söker, ardında bir iz bırakmadan kaybolur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASIRGAYA KANAN SAKA
Teen Fiction❝Derler ki; çalınan hayatını daima hatırla, intikamın alevlerini soyunla harla. Bu ağılı taht bir hatıra; kalbi katran, ruhu Yakut Kral'a.❞ KARGALAR SERİSİ; AHVEB, EDİN ve KASIRGAYA KANAN SAKA kitaplarından oluşan bir seridir. Hangi kitaptan başlar...