30. Bölüm: "Bir Doğru ve İki Yalan"

30.4K 4.4K 6.5K
                                    







İyi okumalar!

Instagram: hazel.noya

Twitter: davincitookapen


30. Bölüm: "Bir Doğru ve İki Yalan"


BRIDGE, Break The Rules

BRIDGE, Save Me


Dışarıda kasırga kopuyordu.

Evin içinde ise garip bir sessizlik vardı.

Gözlerim masada oturan insanlarda dolaşırken bu anın gerçek olduğuna inandıramıyordum kendimi. En saçma rüyalarımda bile Songur ve Güney'in yan yana geleceğini düşünmezdim. Üstüne üstlük yan yana oturuyorlardı.

Songur'un solunda Güney, sağında ben vardım. Benim yanımda Hazar oturuyordu. Hazar'ın karşısında ise Doren vardı. Yanında Bahadır ve Elif vardı. Herkes sessizce yemek yiyordu ama aslında kimsenin yemek yiyesi falan yoktu.

Kimsenin iştahı olduğunu sanmıyordum.

Masadan kalkma cesaretini gösteren ilk kişi Hazar oldu. Burada durmak onu darlıyormuş gibi derin bir nefes aldığında Songur'un kafasını kaldırarak ona baktığını gördüm. Gözleriyle adeta otur dediğinde Hazar, "Doydum," dedi. "Sigara içeceğim ben. Gelen yok mu?"

"Ben gelirim," dedi Doren ayağa kalktığında.

"Ben de," dedi Güney de ayağa kalkarak.

"Aynen ya iyi olur," dedi Elif de sandalyeyi ittiğinde.

"Geldim ben de," dedi Bahadır da.

Bir anda hepsi sanki bunu bekliyormuş gibi ayaklanmış ve masadan koşarak uzaklaşmaya başlamışlardı. Hepsinin içerideki tuhaf atmosferden uzaklaşmak için bunu yaptığını farkındaydım ama toplanarak bahçeye gitmeleri aynı atmosferi bahçede yaşamalarına sebep olacaktı. Sanırım hiçbiri bunu hesaba katmamıştı.

Ya da belki de Hazar'ı yalnız bırakmak istemiyorlardı.

Doren olayı biliyordu ama... Diğerleri bir şeyler çakmış mıydı? Sanmıyordum.

Hazar'ın sözleri kafamın içinde dönüp dururken arkasını dönüp benden uzaklaşmasını izledim. Bana tahammül edemediğini farkındaydım ve bunun için onu suçlayamıyordum. Çünkü ben de kendime tahammül edemiyordum.

Ama yine de çok ağır sözler söylemişti.

Bu da sorun değildi. Ben alışkındım.

Suçlu olduğumu biliyordum. Vicdan azabı hissedebildiğim tek şeydi ama bu saatten sonra bazı şeylerin geri dönüşü yoktu. O ne kadar benim bu işlere karışmamı istemese de Anka ben yaşayayım diye ölmüştü. Bu benimle ve en yakın arkadaşımla ilgiliydi. Bu yüzden beni istediği kadar görmezden gelebilir, istediği lafı sokabilirdi; içten içe kırılsam da dışarıdan hiçbir şey belli etmeyecektim, hayal ettiği gibi o intikamı tek başına alamayacaktı.

Bu işin içinde onun olduğu kadar ben de vardım.

"Salonda sigara içmek ne zamandan beri yasak?" diye sordum Songur'a döndüğümde. Uzun zamandır ilk kez bu kadar sessizdi. Neredeyse benim kadar... Dalgın bir şekilde masayı izlediğini o an fark ettim. Onunla konuştuğumu fark edince irkilerek bana doğru döndü. Kolunu benim oturduğum sandalyenin arkasına atarak hafifçe geriye doğru yaslanmıştı.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin