9. Bölüm: "Persephone'un Hapsolduğu Zindan"

74.3K 4.2K 6.4K
                                    




9. Bölüm: "Persephone'un Hapsolduğu Zindan"

Kiiara ft. DeathbyRomy - PVRIS, Numb

Teflon Saga, Demons on the Side of My Bed


🪶

Bir gece kaybettin ve zaman durdu.

Geride kaldın, bir kanca gibi geçmişe takıldın; gelecek olana gözlerini kapadın, karanlığın için sığındın, kalkabilmek için güç topladın. Düşündün durdun, sonunda bir kendini bir cehenneme kapadın ve artık farkındasın, sen hep kendini kandırdın; hayat devam ediyor diye ayağa kalkabileceğini sandın.

Ama kalkamazsın.

Sen kaybettin.

Ve zaman durdu.

Umut, insanı perişan eden bir zehirdi, bağımlılıktı, hapisti. Avuturdu hep, sizi gerçek olmayan yalanları kulağınıza ninni gibi fısıldayarak uyuturdu.

Siz o geceden sağ çıkın diye yapmazdı bunu. Sabah kalktığınızda umudun bile üzerini örtemeyeceği acılarla karşılaşacaktınız çünkü, iyice kaybedin diye yapardı. İyice yenilin diye. İyice hapsolun diye. Nefes alamayın da yine yalanlara tutunup ona dönün diye.

Umut seni kıskaca alır.

Akrep ve yelkovanı kendi yalanlarıyla yaratır, içine su doldurur, akıp giden zamanla beraber sana bir akvaryum yaratır.

Hayaller kurdurur, kendini güçlü görmene neden olur, geleceğe hevesli gözlerle baktırır. Ama çabuk patlar, yıkılır, seni bir enkaz gibi bırakır.

Bir gece kaybettin.
Zaman durdu.
O saat parçalandı.

Ve sadece umut değil, seni kimse kandıramaz artık.

Beni kimse kandıramaz artık.

Bu yüzden kafayı bozmuştum, onunla. Nasıl biri olduğunu çözemedikçe delirmem bu yüzdendi. İyi ya da kötü olmasıyla ilgilenmiyordum. Sadece bilmek istiyorum, netlik istiyordum. Net olmayan her şey önümde bir engeldi, ayağıma takılabilecek bir çelmeydi. Ne ile yüzleştiğimi bilmezsem ona kanma ihtimalim çok yüksekti çünkü. Beni kimse kandırmamalı artık, o saat parçalandı ve akrep ile yelkovan ruhla saplandı. Şimdi yaralı bir ruhla mücadele ediyorsam, beni kimse kandırmamalı artık. Yoksa bu son mücadelem olur.

"En büyük darbe en çok acıtan değil, en beklenmedik yerden gelendir,"demişti baban bana, bir gün çiftlik evinde otururken. "Sağını ve soluna iyi bak."

Sağıma baktım.
Soluma da.
Hiçbir şeyi farkına varamadım.

Aslında, ben en yakın arkadaşımı bile şu ana kadar tanıyamadım.

"Birader, boş muhabbet işte," dedi Doren araya girerek, beni tekrar bulunduğum odanın içine fırlattığında gözlerim Songur'un yüzünden çekilerek Doren'e doğru döndü. Elindeki sigarayı kül tablasına bastırdıktan sonra oturduğu yerden kalkarak Songur'a ilerlemesini izledim. "Anka sinirlenmiş biraz. Boş boş konuşuyor her zamanki gibi."

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin