8. Bölüm: "Şeytan'ın Attığı Zar"

85.4K 4.4K 10.7K
                                    




Şimdiye kadar yazdığım en önemli ve uzun KKS bölümü bu bölüm. Şimdiye kadar gördüğünüz sadece bir tanıtımdı, şimdi beraber Yılanların evrenine doğru bir adım atacağız.

İyi okumalar.
Sınır: 260 vote.

8. Bölüm: "Şeytan'ın Attığı Zar"

Isak Danielson, Power

PVRIS, Let Them In

40gece, Yine En Baştan

Sabaha karşı uyandığımda, tıpkı beklediğim gibi başım çatlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Sabaha karşı uyandığımda, tıpkı beklediğim gibi başım çatlıyordu.

Hızlı bir şekilde hareket eden göğsüme elimi bastırdım. Sakin olur musun? Dudaklarım arasından sesli bir nefes firar etti, kafamı yatak başlığına doğru yasladığımda nefeslerim hala bir düzene girmemişti. Ellerimi yüzüme götürerek gözlerimi ovuşturdum. Sadece bir kabustu, diye geçiriyordum içimden. Sadece kabus gördün. Dudaklarını dudaklarımın üzerine hissetmiştim ama. Kabustu. Sıcak nefesinin tenime çarptığını hissetmiştim, ellerinin yine bileklerimi kelepçelediğini sadece görmemiştim aynı zaman da hissetmiştim.

Kabus... Kabus kelimesi birçok açıdan ele alınabilirdi. Eğer az önce gözlerimi kapattığımda, göz kapaklarıma vuran görüntüdeki adam, beni öperek öldürmediğine göre bunu kötü rüya kategorisinde değerlendirmem adil değildi ama öte yandan, bu olan, onun kafamın içine bile sızdığının en büyük kanıtıydı. Zihnimin içine adımı atmıştı, gözlerinin yeşilini içeriye saçmıştı, bu adam, ondan nefret ettiğimi kendime hatırlatmak isterken bile rüyalarıma girerek sıcak nefesini dudaklarıma üflüyor, tenini tenime sürtüyordu.

Nasıl kaçacaktım? Ben bu çekimden nasıl kaçacaktım? Nefeslerim biraz olsun düzene girdiğinde, yavaş yavaş etkisi silinmeye başlayan rüyayı düşünmemeye çalıştım. Eğer düşünürsem onun odasında, onun yatağının içinde delirebilirdim.

Her yeri lanet kokusu sarmıştı, çarşaf onun gibi kokuyordu, burada dün gece yatmış olmalıydı. Yastık kılıfları da onun kokusunu taşıyordu. Üzerimdeki lanet siyah tişört de o kokudan nasibini almıştı.

Kokusu, bir okyanusa adım atmak gibi hissediyordu. Özgür hissederken boğulma ihtimalini görmezden gelmenizi sağlıyordu.

Bu da bir çeşit kabustu, diye geçirdim içimden. Düşünme. Songur Yakut'u rüyamda bile gördüğümü düşünmemem gerekiyordu. Onun dudakların tenimde hissedişimi düşünmemem gerekiyordu.
Bir sus, diye söylendi içimdeki Saka, kontrolü ele alırken. Bazen tüm kayışları ona veriyordum çünkü görmezden gelmek istediğim gerçeklerden zihnimin içinde kaçmak daha kolaydı. O daha özgürdü. Ben saçma bir akvaryuma hapsolmuş küçük bir balıkken, o bir okyanusu kurutabilecek güçteydi kafamın içinde çünkü ne zaman düşsem beni kaldıran o olmuştu.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin