2. Bölüm: "Kalpsiz Kralın Krallığı"

85.8K 5K 7.4K
                                    




şarkıyı kesinlikle açmanızı öneriyorum. özellikle ikincisini. son sahnelere doğru açın bence. iyi okumalar herkese. ^^

2. Bölüm: "Kalpsiz Kralın Krallığı"

Bryce Fox, Stomp Me Out

🌙

Sevgili günahkar, ruhunun çaldığı günahlarda soluklan.

Derler ya hani sana hep; güç, taht, kan.

Sen anca sahte intikamına kan.

Göremediğin acılarından saklan.

Aslında yaşadığını sandığın her an,
Yakut'u bile yapar zehre bulanmış katran.

Sen yenilmez bir askersin, zorlu galibiyetlerin var, sırtına acının izlerini bırakan.

Silinip gitmezsin çünkü kendine kanlı bir savaş bile açsan.

Kalbin boşluktan yapılmış senin, zırhın en değerli yakuttan.

Çık kanlı krallığının karanlığından.

Gözlerin kimseyi göremese de bil, hep var sana bakan.

Yakut Kral, sen sadece bana inan.

Sırlar.

Bir insanı, kelimelerden ziyade hislerin parçalayabileceğine inananlardan olmuştum her zaman. Zihinde dönüp duran düşünceler bastırılırdı, zihnin ücra bir köşesine atılırdı ancak hisler bir kere kalbi zehirli bir sarmaşık gibi çepeçevre kuşattı mı insan içine düştüğü kuyudan bir türlü kurtulmayı başaramazdı.

Çünkü hisleri görmezden gelemezdiniz. Ruhunuzu besleyen hiçbir alevi, zihninize düşen ateş tutamları gibi kendi düşüncelerinizle söndürmeye çalışamaz, görmezden gelip yangından kaçamazdınız. Yapabileceğiniz tek şey vardı. Teslim olmak.

Ancak sırlar devreye girdiğinde hisler de düşünceler de; göğün, güneşi yerinden eden ve yıldızları ihtişamıyla taşıyan gecenin boyunduruğu altına girdiği gibi sırların boyunduruğu altına girer, sadece onun emirlerini dinler, tüm etkisini kaybederdi.

Bir insanı en iyi sırlarıyla yok edebilirdiniz.

Karşımdaydı. Yosun yeşili gözlerinin ardına saklanmış tüm şeytanlar, şeffaf duvarlarının ardından kendini belli ediyordu. Birinin bakışlarını derinizin altında hissetmek. Yakut Kral'ın yaptığı şey buydu, kimseyi dönüp bakacak kadar önemsemeyen yeşil gözler o kadar yoğundu ki belki de Yakut, insanlar onun bakışlarını kaldıramayacağı için onlara bakmayarak dünyaya bir iyilik yapıyordu. Gözleri kısıktı, mavi neonların altında yeşilleri parıldıyordu ve bana, benim bile duvara sinmeme neden olacak kadar tehditkar bakıyordu.

Elinin kolumu kavradığını hissettim. Hemen sonra sırtım soğuk duvarla bir kere daha buluştu. O kadar sert çarpmıştım ki duvara suratımı buruşturmamı engelleyememiştim. Duvarın rahatsız edici dokusu sırtımı karıncalandırırken kafamı bile kaldırmama izin vermeden önümde dikildi. Korkunçtu, kesinlikle korkutucu görünüyordu, cehenneminin başındaki bir zebaniyi andırıyordu.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin