28. Bölüm: "Kupa Papazı ve Onun Soytarısı"

79.8K 6.5K 13.8K
                                    




Anlık olarak üçüncü kitaba giriş yapmış bulunmaktayız.

Duyurulardan haberdar olmak için Instagram hesabımı takip edebilirsiniz. Özellikle çok yakında önemli bir duyuru gelecek olabilir. :)

Bu sefer hiç konuşmuyorum, direkt bölüme uğurluyorum. Oyları ve yorumları unutmayalım. İyi okumalar.

28. Bölüm: "Kupa Papazı ve Soytarısı"

Tribe Society, Lonely People

Rafferty, King of Fools

MISSIO, West Coast

Evan Barlow, If You Care





Bu dünya hakkında bildiğim tek bir şey var.
O bu dünyanın en güzeli.
Koyu saçları hep dalgalı,
Rüzgara davet ediyor sanki bütün mevsimleri.
Beyaz bir sayfaya çizebileceğim tek şey olan o mavi gözleri,
Eminim ki yolumdan saptırmak istiyor beni.

İstersem savaşabilirim onunla aslında, belli ki.
Kaybedebilirim ve kazanabilirim;
Yaşarım ve sonsuza kadar gözlerimi kapatırım belki.
Ya da başka bir dünyaya adım atarım.
Yeni kurallar yaratır, bir soru sorarım.
Baştan alırım.

Hadi, baştan alalım.
Bu dünya hakkında bildiğim ne var?
Tek bir şey.
O bu dünyanın en güzeli.
Koyu saçları hep...
Hep...
Hep kışa davet ediyor benim ondan önceleri atmayan kalbimi.
Hiçbir şeyi fark etmiyor ama bir oyuncak gibi avucuna alıyor beni.
Rüyalarımda fısıldıyor bir daha hiç hatırlamak istemediğim şeyleri,
Ve unutturuyor bana, kendime verdiğim tüm sözleri.
Ve insanı deli eden o mavi gözleri...
Bence Adem'in kandığı o elmadan sonra
İnsanlık tarihinin gördüğü en alçak tuzak kabul edilmeli.

Çünkü şeytan yutturmuş olabilir Adem'e tüm sözlerini
Ama o tüm varlığıma tezat oluşturan yenilgileri,
Sadece elimden tutarak galibiyete çevirdi.
Belli ki benim şeytanım çok daha tehlikeli.
Çünkü hiç haberi yok ama...
O bu dünyanın en, en güzeli.

🩸

Bugün sona geldim. Yenilgiye en yakın olduğum noktaya.

Hayatını, sahip olduklarını elinde tutmak için sürekli çabalayarak harcayan birisiyseniz eğer beni çok iyi anlarsınız.

Bilmiyorsanız eğer... Şanslısınız.

Daha düşebileceğiniz en derin kuyu ile tanışmadınız.

İlk adımlarımı hep istediklerimin üzerine gitmek için attım ben. Çünkü tutup da bana getirecek kimse yoktu. İlk kelimelerimi hep bir şeyler istemek için kullandım. Çünkü kimse bana gerçekten ne istediğimi sormadı.

Belki de bu yüzden... Bir süre sonra ben bile kendime bu soruyu sormayı bıraktım. Sadece koyverdim ve bana ne deniliyorsa onu yapmaya başladım. Ne istemediğimi çok iyi biliyordum ama karşı çıkacak gücüm yoktu çünkü bir şekilde, hayat denen oyunun çarkı döndükçe istemediğim ne kadar şey varsa kendimi o şeylerin olduğu noktada bulacağımı biliyordum. Hem de çok küçük yaştan beri.

Ben eline bir ekmek almak için canından olabilecekken, karşı kaldırımda çocukların yeni oyuncaklarıyla oynamasını izleyen bir sokak çocuğu gibi hissediyorum kendimi. Çünkü bu hayata hemen hemen herkese hediye edilen sevgiden nasibini alamamış bir kızım.

KASIRGAYA KANAN SAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin