"Günaydın." Çantamı başka bir sandalyeye koyup Batu'nun yanına oturdum. Alev ile hala kavgalı oldukları için artık oturma düzenimiz böyle olmuştu."Günaydın kuzum."
"Günaydın."
"Kankam, günaydın."
"Günaydın İngiltere prensesi."
"Çok iyi görünmüyorsun, hayırdır?" Cem'in sorusuna omuz silktim.
"Uykusuzum, ondandır."
"O zaman dünkü sözümü tutayım, başka bir şey isteyen var mı kantinden?"
"Kanka beni de çaylasana."
"Alev? Ezel?"
"Türk kahvesi, sade."
"Nescafe."
"Tamamdır."
"Ben de sana yardım edeyim." diyerek Batu'nun arkasından kalktım ve birlikte alışveriş yapılan yere doğru yürümeye başladık. Batu siparişleri söyledikten sonra bir süre bekledik. Siparişler olunca hemen iki kahve bardağını elime aldım, Batu da bir tepsiye diğer üçünü koymuştu.
Tam arkamı dönüp ilerleyecekken hemen dibimde olan bedenle korkup çığlık attım. Dibimdeki beden panikleyip elini kolunu sallarken elimdeki iki sıcak içeceğin de üstüme dökülmesine neden olmuştu. Bu yetmiyormuş gibi Batu da elindeki tepsiyi unutup beni sakinleştirmek istemiş ve tek yaptığı diğer üç sıcak içeceği de üstüme dökmek olmuştu.
Hızla üzerimdeki sweati tutup bedenime değmemesi için parmaklarımla öne doğru çektim.
"İyi misin? Ben cidden çok özür dilerim, panikten bir anda mal gibi davrandım. Revire gidelim mi, krem falan sürer. Çok özür dilerim cidden." Bu geçen gün Batu ile ortak olup kafama top atan çocuktu.
"Güneş, cidden çok özür dilerim. Sen çığlık atınca elimdekileri unuttum bir anda. Canın acıyor mu?"
Ne kadar bağırarak evet diyip ağlamak istesem de tebessüm ederek konuştum. "Sorun değil, gerçekten."
"Ne demek sorun değil kızım? Bir litre sıcak su boşalttık resmen üstünden. Büyük bir sorun."
"Önemli değil işte, her insanın başına gelebilir."
"Birinden yedek üst bulayım mı sana?"
"Kaya'da vardır, teşekkürler."
"Ben cidden çok özür dilerim tekrardan. İlk önce top, şimdi bu. Cidden özür dilemekten başka bir şey de gelmiyor elimden."
Tanımadığım çocuğa ve sonra da Batu'ya bakarak konuştum. "Sorun değil cidden, ben gitsem iyi olacak artık." Hızlı adımlarla kantinden çıkıp sınıfa doğru adımladım. Daha demin tuttuğum göz yaşlarım şimdi akmaya hazırlanmış bir şekilde sınıfa girince Kaya'nın gözleri beni buldu ve hızla sırasından çıkıp yanıma geldi.
"Ne oldu? İyi misin?"
"Kaya yedek sweatshirtünü verebilir misin?" Hızla spor çantasından çıkardığı sweati aldı ve kolumdan tutup beni tuvaletlere doğru sürükledi.
"Değiştir hemen, bekliyorum."
"Ama tuvalet?"
"Güneş, hadi hemen değiştir gel, hiçbir yere değmeden." Ne kadar dışarda tuvaletlere girmekten nefret etsem de kendimi sakinleştirerek içeri girdim. Kimsenin olmadığını görmemle hemen kabinlere girmeden üstümdekini çıkarıp Kaya'nın sweatini giydim. Aşırı bol olmuştu ama yapacak bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Short StoryBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]