Batu'dan
Güneş ve Baran'ı sınıfta öyle gördükten sonra aniden kapıyı çarpıp çıkmamla hızla okulun en alt katındaki kullanılmayan spor salonuna doğru ilerlemeye başladım.
Kafamı yerden kaldırmadan resmen koşarak geldiğim spor salonunda yere oturarak sırtımı duvara yasladım ve daha deminden beri kalbimi ağrıtan şeyle birlikte gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim.
Ortaokulda Alev ile başlayan ilişkimiz lisede de devam etmişti, ama Alev o kadar değişmişti ki bir süre sonra onu tanıyamaz hale gelmiştim. Hoşlandığım kız olmaktan çıkıp bambaşka biri olduğu sıralarda Güneş katılmıştı aramıza.
O, o kadar güzeldi ki. Sapsarı saçları, mavi gözleri, bozuk aksanı, herkesin her şeyine koşma çabası, kibarlığı... Tam bir prenses gibiydi, İngiltere Prensesi. Birden nasıl olduğunu anlamadan tutulmuştum işte ona.
Alev de bu sıralarda belki de beni 43. Kişiyle boynuzlamaya başlamıştı tabi. Ben onun beni aldattığını bile bile susmuş, başkasına aşık olduğumu bile bile de ayrılmamıştım ondan. Gerçekten şerefsizin tekiydim işte.
Bir süre sonra ne yaparsak yapalım, hep Güneş'i mutlu etmeye çalışmıştım. O tüm hayatını başka insanların mutlu olmasına, ben ise tüm hayatımı sadece onun mutlu olmasına adamıştım.
Ona bakarken bile titreyen içimi bir kere olsun fark etmemişti. Gerçi fark etse ne olacaktı ki, ben onun en yakın arkadaşıyla sevgiliydim.
Alev bunca olay çıkardığında onun nasıl içinin yandığını gördüm, onunkinden bin kat daha fazla benim içim yandı. Ben, Alev'den zamanında ayrılmadığım için oldu bunlar diye düşündüm. Güneş'i üzdüğüm için defalarca nefret ettim kendimden.
Bir süre benimle konuşmayı bırakmıştı o zamanlar, oysa ben onsuz nefes bile almıyordum. Buna rağmen İngiltere'ye taşınma fikrini destekledim. Orda daha mutlu olacaksa bu zaten desteklemem için yeterli bir sebepti ama onlar buraya dönmeyi seçti.
Buraya geldikten birkaç gün sonra beni ağlayarak aramıştı ve buluşmak istediğini söylemişti. O zaman anlamıştım, kalbini bir başkasına kaptırdığını. O yüzüme bakamadan bir saat boyunca yanımda ağlarken, ne kadar ona belli etmeyip gülümsesem de benim ağlayan yanım kalbimdi.
Evet, ben onu beni sevmesi için sevmemiştim, onun mutluluğu da beni mutlu ediyordu ama onları sarılırken görmek benim asla dayanabileceğim bir görüntü değildi. Ben artık bu sevgiye dayanamıyordum.
"Keşke sevseydin beni." diye fısıldadığımla içeri giren turuncu saçlarla boş boş Alev'e bakmaya başladım. Yanıma oturup benim gibi sırtını duvara dayadığında kafamı çevirerek ona baktım, o da kafasını çevirerek bana dönünce konuştu.
"Çok mu seviyorsun onu?"
"Çok."
"Ben de seni çok sevmiştim Batu."
"O yüzden mi her hafta başka biriyle aldatıyordun beni?"
"Liseye geçince değiştim diyelim. Yeni Alev'i hepiniz kabul ettiniz, üzgünüm ama bunun geri dönüşü yok."
"Neden kötü olmayı seçtin?"
"Bu dünyada kötülerin kazandığını anladım."
"Sen cidden ruh hastasısın."
"O zaman bu ruh hastasından sana bir tavsiye. Güneş'i kafandan silip at, o artık Baran ile sevgili. Birbirlerini seviyorlar, Güneş sana hiçbir zaman o gözle bakmayacak, kaybedeceksin onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]