Baran'dan
Boş dersi fırsat bilerek kütüphaneye gitmeye karar verdiğimde Sinem ve Arda'ya söyleyecekken çoktan uyuduklarını görüp çantamı alıp sınıftan çıktım. Ben sınıftan çıktığım an karşı sınıftan çıkan Alev göz devirmeme sebep olurken onu boşverip merdivenlere doğru yürümeye başladım.
"Baran, beklesene sana bir şey söylemek istiyorum."
"Senin ağzından çıkan hiçbir şeyi duyasım yok ya tüh."
"Baran, bu diyeceklerimi dinlemek isteyeceksin çünkü aşkından kör olan gözünün açılması lazım."
Durup hızla arkamda duran Alev'e döndüm. "Ne saçmalıyorsun sen?"
"Hadi ama Baran, bu kadar kör müsün? Güneş'nin Batu'ya olan ilgisini fark edemiyor musun? Sürekli dip dibeler, konuşuyorlar, sence bu normal mi? Batu ona bu kadar aşıkken Güneş'in dikkatini dağıtmayacağını mı düşünüyorsun? Güneş de aşık olacak bu gidişle Batu'ya."
"Kes sesini."
"Ne oldu, biricik aşkının sana aynı duyguları hissetmediğini bilmiyor muydun yoksa? Baran, gözlerini aç ve kendine gel artık."
"Güneş de seviyor beni, sana inanmayacağım."
"Güneş, kardeşine bile senden daha samimi davranıyor, hatta Batu'ya bile. Birkaç haftaya ikisini el ele gördüğünde bana hak verirsin ama çok geçmiş olur." diyerek tekrar sınıfa giren Alev ile arkamdaki merdivene oturup başımı ellerimin arasına aldım. Alev'in dediklerini düşünürken kalbimi sıkıştıran hisse ara veren zil sesiyle başımı kaldırıp koridordan geçenleri izlemeye başladım. Sınıfından çıktıktan sonra beni fark edip gülümseyerek bana yaklaşan Güneş, yüzümü gördükçe gülümsemesini silmişti.
"Baran, sen iyi misin?"
"Neden bunu Batu'ya sormuyorsun?"
"Ne, ne Batu'su?"
"O çok değer verdiğin Batu işte kim olacak? Hatta benden ayrılıp direkt onun yanına gitmeye ne dersin, zaten en sonunda olacak olan bu değil mi?"
"Baran sen ne saçmalıyorsun?"
"Güneş biz ne yapalım biliyor musun, ayrılalım en iyisi. Sen de Batu ile doyasıya yaşa aşkını." Dediklerimle dolan gözlerini kırpıştırarak bana bakarken onu kırdığım için kendime ne kadar kızsam da içimdeki o sesi durduramayıp sinirlenmeye devam ediyordum.
"Sen gerçekten delisin." diyerek arkasını dönüp sınıfına giren Güneş ile ne yapacağımı bilemeden kalktığım merdivene tekrar oturdum. "Ben ne yaptım ya?"
•
Güneş'ten
Baran'ın dediklerinden sonra hızla sınıfa girdiğimde Sinem ve Arda'nın da burada olduğunu görüp sinirle yerime geçip oturdum.
"Prensesi kim ağlattı yine acaba?" Arda gülerek bana doğru eğilince dudaklarımı büzerek konuştum. "Sizin öküz arkadaşınız."
"Ne oldu yine?"
"Biz galiba ayrıldık."
"NE? Canım shipim burada bitemez, nerde o gerizekalı?" Sinem sinirle sınıftan çıkınca Kaya derin bir nefes alarak bir elini omzuma attı. "Anlat bakalım ne oldu?"
"Anlamadım, sen git Batu'yla aşk yaşa rahatça falan dedi."
"Bu çocuk beynini mi kapatıyor arada?" diyerek bıkkınca yerinden kalkan Arda da tahminimce Baran'ın yanına gidiyordu.
"Boşver Güneş, zaten böyle bir şeyi ciddi ciddi düşündüyse senin için doğru kişi o değildir. Hadi gel, elini yüzünü yıkayalım da kendine gel biraz daha." diyip ayağa kalkan Kaya'yı geri oturtup ben ayağa kalktım. "Kendim giderim sorun değil, hoca gelirse söylersin."
"Emin misin gelmemi istemediğinden?"
"Evet, sorun yok. İyiyim." diyip sınıftan çıktığımda ders zili çaldığı için boşalan koridorlardan geçerek tuvalete doğru yürümeye başladım.
"Güneş, sen iyi misin?" Bomboş koridorda önüme geçerek beni durduran Batu'nun yüzüne bakmadan kafa salladım ve onu geçmeye çalıştım ama cevabımdan tatmin olmayan Batu kolumdan tutarak gitmemi engelledi. "Bir şey mi oldu? Bana anlatabileceğini biliyorsun."
"Sorun yok, Batu."
"Konuşmandan bile anlaşılıyor Güneş, itiraz etme. Ne oldu, kim üzdü seni?" Batu böyle üzerime geldikçe kendimi tutamayıp ağlamaya başlayınca Batu sakince kollarını bana sarıp başımı göğsüne yaslamıştı. "Tamam Güneş, hallederiz lütfen sıkma canını. Hadi anlat bana ne olduğunu."
"Batu, özür dilerim ama anlatamam."
"Neden?"
"Seni de üzerim."
"Baran ile ilgili bir şey mi? Tamam söz veriyorum üzülmeyeceğim, anlat hadi."
"Emin misin üzülmeyeceğine?"
"Evet, eminim. Anlat hadi sinirlendirmeden beni."
"Bir anda oldu anlamadım neden böyle dediğini ama seninle ilgili konuştu. İstersen ayrılalım zaten Batu'yu seversin yakında gibi şeyler söyledi." Ben konuştukça bana sarılan bedeninin gerildiğini hissedebiliyordum. "Onu kastetmemiştir, daha sonra konuşup halledersiniz. Sen geç elini yüzünü yıka hadi, ben bekliyorum seni burada." Onu başımı sallayarak onaylayıp tuvalete girip elimi yüzümü yıkamıştım. Peçete ile yüzümü kurulayıp saçımı gelişi güzel bir topuz yapıp çıktığımda karşıdaki duvara yaslanıp beni bekleyen Batu'nun yanına gitmiştim.
"Teşekkür ederim Batu, keşke beklemeseydin, derse geç kaldın."
"Önemli değil, Güneş. Zaten geç kaldık, kantinde oturalım istersen."
"Olur, derse girmek istemiyorum zaten." İkimiz de sessizce kantine gittiğimizde Batu bana çoğu boş olan masalardan birini gösterip konuştu. "Sen otur ben geliyorum." Kafa sallayarak onu onaylayıp cam kenarındaki bir masaya geçip oturdum. Batu da elinde iki kahve ile gelince mahçupça gülümsedim. "Gerek yoktu Batu, çok teşekkür ederim."
"Ne demek. Bir sefer kahve içince rahatladığını söylemiştin, belki rahatlarsın diye düşündüm." Ardından sweatinin cebinden çıkardığı çikolatayı da gülerek bana uzattı. "Zaten çikolatayı çok sevdiğini hepimiz biliyoruz." Gülerek uzattığı çikolatayı alıp açtım ve ortadan ikiye bölerek bir parçasını Batu'ya uzattım. "Al, bölüşelim."
"Sen ye."
"Olmaz, al işte." diye zorla çikolatayı ona verip kendi yarımımı da yemeye başlamıştım.
"Ya telefonun yanında mı, ben sınıfta bırakmıştım. Kaya'ya burda olduğumu yazsan olur mu?" Batu başını sallayarak telefonunu bana uzattı. "Al, sen yaz." Şifresini açıp verdiği için hızla Kaya'yı bulup kantinde olduğuma dair mesaj atıp sonra da telefonunu Batu'ya uzatmıştım. "Uzaklaştırman nasıl geçti?"
Alayla ve gülerek sorduğu soruya göz devirerek konuştum. "O üç günde evden de çıkmam yasaktı zaten, babam hem benim hem Kaya'nın telefonunu da alınca zaman geçirebilecek pek de bir şey kalmadı."
"Kızdı mı baban?" Başımı sallayarak onu onayladığımda üzgünce bana baktı. "Neyse sorun değil, yine olsa yine yapardım zaten, pişman değilim."
"Alev'in makyajı bile kapatamadı alnındaki şişliği."
"Gerçekten mi?" Gülerek beni onaylayınca ben de Alev'in o halini düşünüp gülmeye başladım. "Heh şöyle gül işte ya, daha deminden beri somurtup duruyorsun." Utangaçça başımı öne eğdiğimde Batu uzanıp saçımdaki tokayı da çekip almıştı. "Hem böyle depresyon topuzu da sana hiç yakışmadı, böyle dursun."
"Ya Batu."
Gülüp beni taklit ederek konuştu. "Ya Güneş."
Özür dilerim ama ben bu bölümde Batu'ya düştüm dmxkmssl. Olmuş 70 küsürüncü bölüm çiftleri de ayırmazsın be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]