Kütüphanede ders çalışmaktan sıkılıp saate baktığımda neredeyse 4 saattir bulda olduğumu görüp hızla eşyalarımı toplamış ve kendimi okulun bahçesine atmıştım. Biz Kaya ile son yani altıncı senemizi okuyorduk, tıp okuduğumuz için bu tam bir okul gibi değildi, artık zamanımızın çoğunu hastanede geçirsek de yine de uzmanlık sınavları için dersleri asla boşlayamıyorduk.
Baran mezun olmuş ve bir şirkette çoktan çalışmaya başlamıştı, Sinem bir arkadaşıyla birlikte kendilerine diyet merkezi açmışlardı, Arda da kendinden beklenmeyecek bir performansta Baran ile aynı şirkette üst düzey yöneticilerin birinin yanında çalışıyordu. Kaya ise ben de hastane ve kütüphane arasında gidip gelmekten başka bir şey yapamıyorduk.
Bizim grup dışındakilere gelirsek, Cem çok ünlü bir modacının yanında stajını tamamladıktan sonra o kişiden teklif gelmesiyle onun yanında çalışmaya devam ediyordu, Ezel ınstagram ünlülerinden birine dönüşmüş, her gün yukarı kaydır linkli storyler atıyordu, Alev bildiğimiz gibiydi hâlâ, duyduğumuza göre üniversitede kendine köpek ettiği çocuk ile evlenme hazırlıkları içindeydi. Tabi tek evlenen o da değildi, Batu da İngiltere'de tanıştığı sevgilisiyle evlenmişti. Düğününe Ezel ve Cem gittiği için onların ve Batu'nun hikayeleri veya gönderilerinden görmüştüm, ikisi çok iyi bir çift olmuş gibi duruyorlardı.
Tabi, Batu evlendikten sonra Baran, nasıl onlar bizden önce evlenir diye uzun soluklu bir trip atsa da sonradan vazgeçmişti.
Bahçede uzun süre oturduktan sonra cebimden telefonumu çıkarıp Baran'ı aramıştım. "Güzelim?"
"Ne yapıyorsun?"
"Şirketteyim, şimdi çıkıyorduk Arda ile. Sen ne yapıyorsun?"
"Kütüphaneden çıktım, eve geçip ordan da hastaneye geçeceğim."
"Hiç boşluğun yok mu? Görüşseydik."
"Sanmıyorum. Kaya ile akşam nöbette olacağız hastanede."
"Anladım, ben arabaya biniyorum şimdi. Sonra tekrar konuşuruz o zaman?"
"Dikkatli ol, görüşürüz."
Telefonu kapattıktan sonra hızlıca eve doğru yürümeye başladım. Evimiz, okuldan çok uzak olmadığı için şanslıydım ki sadece yürüyerek kısa bir sürede gelebiliyordum.
Kapıdan girmemle bağırarak montumu çıkartıp askıya astım. "Kaya, evde misin?"
"Salondayım, gel." diyen Kaya ile birlikte koşarak salona gidip koltukta boşta kalan yanına oturdum ve kafamı eğip ona doğru yaslandım. "Yoruldun mu?"
"Evet, sen ne yaptın?"
"Evde çalıştım ben de, aç mısın? Bir şeyler hazırlayayım mı sana?"
"Çok açım." demem ile gülerek koltuktan kalkıp daha demin ona yasladığım başımı koltuktaki yastığa koydu. "Sen uyu biraz, ben hazırlayınca uyandırırım seni." diyip mutfağa giden Kaya'nın ardından ben de hızla gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Akşam nöbetçi olacağımız için uykusuz kalacaktık, her ne kadar yanımızda doktorlar olsa da ve biz çok bir iş yapmasak da ayakta durmak bile bizi yoruyordu.
Uyuyamayacağımı anladığımda yattığım yerden kalkıp mutfağa Kaya'nın yanına gittim. Ocaktaki yemekle ilgilenen Kaya bana bakmadan konuştu. "Neden geldin? Uyusaydın biraz."
Omuz silkerek zıplayarak tezgaha oturdum ve ona cevap verdim. "Uykum gelmedi."
"Güneş, ben seninle uzun süredir bir şey konuşmak istiyorum."
"Konuşalım, Kaya."
"Ben Sinem'e evlenme teklifi etmeyi düşünüyorum." dedikten sonra yemekteki kaşıkla tencereden ağzıma bir kaşık yemek sokan Kaya yüzünden gereken tepkiyi veremeyip sadece gözlerimi büyütebilmiştim. Kaya da hiçbir şey yokmuş gibi ağzımdakini yutmamla sordu. "Olmuş mu sence?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]