Sonunda karşımızda sevgili olmayı becermiş Sinem ve Kaya ile otururken Arda üzgünce konuştu.
"Ben tek kaldım." Sinem Arda'ya doğru eğilerek Arda'nın yanaklarını sıktı. "Olur mu öyle şey ya."
"Olur kardeşim, sap gibi kaldın aramızda." Baran'ın gülerek söylediği şeyle Arda sinirle konuştu. "Sen elime düşersin dur hele." Baran, Arda'nın dediklerine göz devirip kolunu omzuma atarak beni kendine çekti ve keyifle gülümsedi.
"Hediyelerimizi verelim mi artık Sinem?"
"Ya ne gerek vardı? Hadi verin."
"Kanka iyi ki gerek yokmuş cidden."
"Hadi boş yapma, hediyemi ver." Biz Baran ile kalkıp kediyi bıraktığımız yere giderken Arda'yı da yanımıza almıştık, Kaya ile Sinem biraz yalnız kalabilsin diye.
"Ben niye sizinle geliyorum ya?"
"İkisi yalnız kalsın diye."
"Güneş, Kaya sen Baran'la yalnız kal diye böyle bir şeyi asla yapmazdı."
"Ne yapayım?"
"Kötü görümce ol."
"Bence sen sevgilimi rahat bırak." Baran, eliyle Arda'yı yanımdan uzaklaştırdıktan sonra kediyi kutusuyla birlikte almıştı. "Bu kadar yalnızlık yetsin onlara, dönelim hadi." Başımla onu onayladıktan sonra geldiğimiz yolu geri dönmeye başlamıştık.
"Durun ilk ben vereceğim." diyerek önümüze atılan Arda, hediyesini Sinem'e uzatıp merakla beklemeye başlamıştı. Sinem kutuyu açıp içine baktığında kahkahası tüm kafeyi doldurmuştu.
"Arda bu ne ya?" Kutudan çıkardığı halka küpeyi bize doğrultunca biz de kendimize engel olamayıp kahkaha atmaya başlamıştık. Çünkü halka küpenin boş olması gereken kısmında iplerle Arda'nın yüzünün resmi vardı.
"Ya çok zor yaptırdım bunu, beğenmedin mi?"
"Bayıldım, ama şimdi takmayayım bu kadar kız var kafede, kıskanırlar falan."
"Doğru diyorsun, herkes bana hasta sonuçta."
"Sinem biz ne almamız gerektiğini bir türlü bulamadık, o yüzden değişik bir şey bulalım dedik." Sözümü bitirmemle Baran da Sinem'e elindeki kutuyu uzatmıştı.
"Ya bu çok tatlı bir şey." Sinem kutunun kapağını açıp içinden kediyi çıkardı. "Çok teşekkür ederim."
"Bir ismi yok, sen koyarsın diye düşündük."
"Ya bilemedim ki şimdi."
"Bence Abdül olsun." Arda'nın dalgasına söylediği şeyle kedi Abdül adını duyar duymaz Arda'ya bakınca Sinem sinirle ve ağlamaklı bir şekilde konuştu.
"Ya kedimin adını yanlışlıkla Abdül koydu. Arda seni öldüreceğim yaa."
"Ver de azıcık ben de seveyim Abdül'ü." Kaya gülerek Sinem'in kucağından Abdül'ü alıp masaya geri oturmuş ve oynamaya başlamıştı.
"Dağ gibi çocuğun elim kadar kedi karşısında yaptığı şu hareketler beni biraz eğlendirdi." Arda'nın dediğine gülerek ben de Kaya'nın yanına oturup kediyi sevmeye başlamıştım.
"Bizim eve hayvan girmesi yasak, İngiltere'de de sokakta hiç hayvan olmaz, o yüzden." diyerek kediyle oynamaya devam etmiştim.
"Kanka sizin eve Kaya giriyor ya nasıl yasak?"
"Dua et keyfim yerinde, yoksa seni iyi haşlardım."
"Aynen, anne cama sıkıştım yardım etsene derdin."
"Ne?" Sinem ve Arda olayı bilmedikleri için bize anlatmamız için ısrar ederken biz Baran ile gülmekten anlatamıyorduk.
"Of, tamam çok güldüm anlatayım artık. Ben dün Güneş'i bırakırken eve sarılıyorduk. Kaya da odasından bizi görmüş, beline kadar camdan çıkmış, bağırıyor bize."
"Tabi cam, Kaya için biraz küçük olduğundan sıkıştı kaldı orda, anneme seslendi işte."
"Sonra Güneş eve girdi, annesiyle Kaya'yı camdan çekmeye çalışıyorlar ama bir görün. Ben de bahçeden Kaya ile bakışıyorum."
"Ha ha çok komik." Biz hepimiz kahkahalarla gülerken Kaya hepimizi boşverip kediyle oynamaya devam etmişti.
"Teşekkür ederim hepinize, çok uğraşmışsınız. Ama en çok da sana teşekkür ederim ederim Kaya."
"Niye?"
"Sevgili olduk ayol çok mutluyum artık seni rahat rahat kıskanacağım."
Kedisine Abdül ismi koymayan da ne bileyim yani dnxjskd. Bu biraz geçiş bölümü gibi oldu saanki. Vote ve yorumları unutmayıııın. 💖
Hepinizin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayram'ı kutlu olsuuuun. 🤍❤️ Bayramlarda böyle Canım Ata'm diye dolaşasım geliyor sürekli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]