Giydiğim beyaz kazak elbisem, ince siyah külotlu çorabım ve botlarımla dışarı çıkmaya hazırdım. Kaya, gece geç yatmış olacak ki çoktan öğleni geçmiş olmasına rağmen uyanmamıştı, bu yüzden ona Baran ile buluşacağımı söylediğim bir mesaj atıp hazırlanmıştım.
Baran'a evin konumunu atmıştım ve gelmesini bekliyordum. Ne kadar buna gerek olmadığını söylesem de gideceğimiz yeri tek başıma bulamayacağımı söyleyip kendi almak istemişti. Baran'dan geldim mesajı ile birlikte montumu giyip hızla dışarı çıktım. Aslında ehliyeti olduğunu bilmiyordum ama yine de hızla arabanın ön koltuğuna binip emniyet kemerimi taktım.
"Selamm."
"Hoşgeldin, nasılsın?"
"İyiyim, sen nasılsın?"
"İyiyim ben de."
"Ehliyetin olduğunu bilmiyordum."
"Yok zaten." Korkuyla ona doğru dönünce kahkaha atıp konuşmaya başladı.
"Şaka yapıyorum, birkaç ay ile kurtardım, yani ehliyetim var."
"Korkuttun, neyse nereye gideceğiz?"
"Uzun zamandır özlemini çektiğin bir şeye, yani en azından ben öyle umuyorum."
"Nereye yani?"
"Gidince görürsün."
•
Eski ama güzel, tarihi görünümlü bir binaya girerken buranın ne olabileceğini aklımdan geçirip duruyordum, Baran'ın cevap vermeyeceğini bildiğimden ona sorma gereği duymuyordum.
"Gel, şuraya gideceğiz." Eliyle tam karşımızda duran büyük ve yine biraz tarihi duran kapıyı gösterdiğinde iyice heyecanlanmış ve adımlarımı biraz daha hızlandırmıştım. Baran'ın eliyle kapıyı açıp bana yol vermesiyle hızla içeri adımımı attım.
Gözlerim ilk önce koltuklara ardından da sahneye takıldı ve en son da sahnede duran piyanoya. Burası bir konser alanından daha çok insanların klasik müzik gösterilerini dinlemeye geldiği yer havası veriyordu.
"Baran-"
"Gel, sahneye çıkalım." Hızla bileğimden tutup koltukların arasından beni çekeledi ve sahneye çıkan merdivenlere götürdü. Hızla merdivenleri çıktığımda ilk önce yukardan koltukların bulunduğu yeri izlemiş sonra da yavaşça piyanonun yanına doğru ilerlemiştim.
"Otursana." Ben hızla piyano taburesine otururken Baran da piyanonun yanına gelip yanında durdu ve piyanoya yaslandı.
Ellerimi piyanonun tuşlarına doğru götürürken bunu gerçekten ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Aklıma ilk gelen şarkı olan Valse'ı çalmaya başladığımda hissettiğim özlem git gide büyümüştü.
Şarkıyı çalmayı bitirip başımı kaldırıp Baran'a baktığımda gülerek taburede kalan yere oturdu.
"Yeteneğini neden kullanmıyorsun?"
"İngiltere'deyken istediğim şeyi yapmak için oldukça vaktim oluyordu. Buraya taşındığımızda alışma sürecim çok uzun sürdü, kendimi derslere, ortama, insanlara alıştırmaya çalışırken zaman bulamadım. Sonrasında da küstüm işte yeteneklerime. Belki ben de Kaya gibi devam etmeliydim, bilmiyorum."
"Hala devam edebilirsin, hiçbir şey için geç değil sonuçta."
Omuz silkerek başımı sağımdaki Baran'a çevirdim. "Baran, beni buraya getirdiğin için çok teşekkür ederim."
Gülümseyerek cevapladı. "Bu yeteneğini dinlememe izin verdiğin için ben teşekkür ederim." Gülümseyerek ellerimi tekrar tuşların üstüne koydum ve özlediğim şeyi yapıp bir şarkı daha çalmaya başladım.
Baran ile kaç saat orada kalıp bir şeyler çalıp söylemiştik bilmiyorum ama eve yüzümde kocaman bir gülümseme ile girme nedenim olmuştu. Hatta ordaki kursun sahibini tanıdığını söylemiş, çıkarken beni de tanıştırmıştı ve kadın bana seve seve yardım edeceğini söylemişti.
Hayatımdaki gereksiz insanların çıkması ile hayatıma giren şeylerin bana hissettirdikleri duygular gün geçtikçe artıyor, hatta resmen beni tamamlıyorlardı.
(Temsili fotoğraf.)
gunespietra: good moments.
Selaaaaam, dün Zürafa'ya bölüm attığım için buraya atmamıştım, bölüm atmadığım ilk gündü sanırım. Önümüzdeki 3 gün sınavlarım var ve ben yine atamayacağımı düşünüyorum ama bu bölümdeki Baran'a düştüğünüz için bölüm atmamamın sorun olmayacağını düşünüyorum fnxjmdkd. Vote ve yorumları unutmayınnnn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]