Yine bir okul sabahı Kaya ile birlikte bahçeye girmemizle bizi bahçede toplanmış büyük bir kalabalık karşılamıştı. Adımlarımızı kalabalığa doğru yönelttiğimizde insanların ortasında yine kavga eden kişiler Batu ve Alev'di.
"Ne oldu çok sevdiğin Güneş seni sevmeyince? Bize yazık ettiğinle kaldın."
"Pardon sen Uygar ile okul köşelerinde gizli gizli buluştuğunda bize yazık etmedin, tüm suçlusu benim, evet. Alev bir şey söyleyeyim mi? Hala bu konuları konuşuyor olmamız bile saçma, aynı konu üzerinden prim yapıp durmaktan başka yaptığın bir şey yok. Artık benim de, Güneş'in ve diğerlerinin de yakasından düş."
"Aşık olduğun Güneş'in başkasıyla sevgili olduğunu öğrenince onu böyle koruyabilecek misin bakalım."
"Ben o beni sevsin diye onu sevmiyorum ve evet, başkasıyla sevgili olduğunu bile bile de onu koruyorum, aynı şu an olduğu gibi." Batu son sözlerinden sonra çekip giderken herkes de dağılmaya başlamıştı.
"Gel, sınıfa gidelim."
"Kaya, ben çok yoruldum."
"Biliyorum birtanem. Gel bugün de bitsin, sonra konuşuruz." Bu sefer ikiletmeden Kaya'nın beni sınıfa sürüklemesine izin verdim. Sınıfa girdiğimizde bizim sıramıza yayılmış Sinem, Baran ve Arda bizi bekliyordu.
"Günaydın diyeceğim de size pek gün aymamış, hayırdır ne bu suratınız?" Sinem'in sorusuna omuz silkip Kaya'ya biraz daha yanaşmıştım.
"Ay Sinem duymadın mı olanları bahçede?" Orta sırada oturan Gamze olaya dahil olup ardından hemen açıklamaya başladı. "Alev ve Batu yine bahçede tartışmaya başladılar. Tabi tartışmanın popüler ismi her zamanki gibi Güneş'ti."
"Ay deli edecek valla bunlar beni."
Baran yanıma gelip kolumdan tutarak diğerlerini umursamadan konuştu. "Güneş, gelsene biraz konuşalım."
Kafamı sallayarak onu onayladıktan sonra çantamı sıranın üstüne bırakıp çoktan kapının orda beni bekleyen Baran'ın yanına gittim ve birlikte bahçeye doğru ilerlemeye başladık.
Sonunda arka bahçeye geldiğimizde büyük ağacın arkasına geçip durduk. Ellerimi montumun cebine koyup başımı kaldırarak Baran'ın konuşmasını beklemeye başladım.
"Bak, dün ne kadar ortamın içine etseler de sana bir soru sordum, daha doğrusu sormaya çalıştım. Sen de kabul ettin."
"Evet."
"Güneş, biz artık sevgiliyiz."
"Biliyorum Baran."
"O zaman bana neden asker arkadaşın gibi davranıyorsun? Dün bir mesaj bile atmadın? Sabah moralin bozuluyor, yanında olamıyorum? Teklifimi kabul ettiysen bu mesafe niye?"
"Baran, ben şu an bunları konuşacak kadar iyi hissetmiyorum kendimi. Akşam konuşsak?"
"Sürekli kaçıp ertelemekten başka yaptığın bir bok yok zaten."
"Ne?"
"Yalan mı? Tek yaptığın kaçmak, her şeyden böyle kaçamazsın tamam mı? Ben seni yıllarca sevdim, bekledim. Kaç diye mi bekledim?"
"Baran, üstüme çok geliyorsun. Sonra konuşalım."
"Sonra sonra sonra, nereye kadar? Yanında olmama izin verdiğin mi var zaten? Kendini herkese kapatmanı anlarım ama bu saatten sonra sevgiliysek kendini bana karşı da kapatamazsın."
"Ya sen iyi misin? Dediklerinin farkında mısın? Şu an konuşmak istemiyorum bunları dedikçe üstüme geliyorsun. İstersen beni değil ilk günden değişen seni konuşalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
Historia CortaBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]