Tam önümdeki sandalyenin çekilmesiyle Cem uzanıp kaşlarıma dokunmuştu. "Kız civciv, sen zaten civcivdin ne gerek vardı buna? Ay neyse ben başka bir şey demeye geldim."
"Olmaz, benim söylemem lazım." diye koşarak araya giren Gamze ile Cem kötü kötü Gamze'ye bakmaya başlamıştı. "Olmaz ya ben söyleyeceğim."
"Gamze söylesin." diyen Arda ile Gamze sevinçle ellerini çırpıp konuştu. "Alev gitmiş."
"Oha." Sinem'in tepkisiyle birlikte Arda masanın üstüne çıkarak havalı sandığı pozlar vermeye başlamıştı. "Önemli değil bebeklerim, ne zaman isterseniz hallederim."
"Arda Taracı, odama." Kantinin girişinden gelen müdürün sesiyle Arda sakince masadan inip bize hiç bakmadan müdürün yanına doğru gitmeye başlamıştı.
"Gitmiş derken, okul mu değiştirmiş yani?"
"Valla ben o kadarını bilmiyorum."
"Ezik, ben biliyorum." Gamze, Cem'e kötü kötü baktıktan sonra bize dönüp tekrar konuşmaya başladı. "Okul değiştirmiş, bayağı da uzak bir okula gitmiş hatta."
"Batu'ya, bana ve Ezel'e de ayrı ayrı mesaj atmış."
"Ne demiş?"
"Ezel'e sayıp sövmüş ama bana bunca zamandır olan arkadaşlığım için teşekkür etti. Batu'ya da seni seviyorumlu şeyler işte boş."
"Aman ya bizden uzak Allah'a yakın olsun da, kurtulduk sonunda."
"Neyse gideyim ben, görüşürüz sonra." diyerek masadan kalkan Cem ile Gamze de kalkmıştı. "Benim de yeni dedikodular öğrenmem gerek." dedikten sonra ikisi de kantinden çıkmıştı.
"Ee? Şimdi kimse bizimle uğraşmayacak mı? Sıkılırım ya ben." diyen Sinem'den sonra Kaya dirseklerini masaya yaslayarak konuştu. "Haftaya yarışlar başlıyor, bana asılanlara tüm sinirini boşaltabilirsin."
"Oha yarışta sana asılan mı oluyor?"
"Afedersiniz ama Kaya'yı öyle görsem ben bile dönüp bir daha bakarım." Baran'ın dediğine gülerken Sinem somurtmaya devam etmişti. "Yunan heykeli gibi sevgilimiz var, derdimiz var ya."
"Yunan heykeli değil yalnız, İngiltere Prensi diyecektin heralde." Göz kırparak Sinem'e sataşan Kaya keyifle sırıttı. "Aman, pabucumun prensi."
"Sizin prensiniz olacaksam pabucunuzun bile prensi olabilirim Sinem Hanım."
"Çok pis düştüm ben şu an." İkisine gülerken aklıma yeni gelen şeyle konuyu değiştirip konuşmaya başladım. "Yarın akşam gelsenize bize yemeğe, size de uyarsa."
"Aynen, annem çatlayacak yoksa."
"Ya bilmiyorum ki, zahmet olmasın?" diyen Baran'ı Sinem destekledi. "Hem daha babanızla konuşmak için İngilizce çalışacaktım."
"Ya gelin işte hadi, annem davet ediyor zaten sizi." Sinem, Baran ile kısa bir süre bakıştıktan sonra kafasını sallayarak onayladı. "Peki, tamam. Geliriz yarın akşam."
•
Üzerime giydiğim kazağımı düzeltip odadan çıktım ve mutfağa annemin yanına gittim. "Yardım edebileceğim bir şey var mı anne?"
"Kaya ile birlikte sofrayı hazırlar mısınız?"
"Tabi." diyip ilk önce mutfaktan çıkıp Kaya'nın odasına gittim. Aynada saçına şekil veren Kaya'yı görünce gülerek konuştum. "Hadi tamam en yakışıklı sensin, gel de masayı hazırlayalım."
"Tamam geliyorum." Biz ikimiz geri dönüp salondaki masayı hazırlamaya başlamıştık, bu sırada annem de bir sürü yemek yapmıştı, babam ise anneme yardımcı olmaya çalışıyordu. Kapı çalınca hızla kapıya doğru ilerleyip açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiltere Prensesi | Yarı Texting [Tamamlandı.]
NouvellesBilinmeyen Numara: Ferman Akgül bir şarkı sözünde diyor ki ara sıra uğra kalbime, Bilinmeyen Numara: Ama sen benim kalbimden çıkmak bilmiyorsun. [Tamamlandı.]