6.6

748 49 21
                                    

"Aşağıdayım güzelim."

"Geliyorum."

Telefonu kapatıp cebime attıktan sonra aynada son kez kendime bakıp kapıyı açıp dışarı çıkmış, ardından da bahçe kapısını açıp kendimi sonunda sokağa atabilmiştim. Elleri ceplerinde beni bekleyen Baran'ı görmemle hızla yanına ilerleyip kollarımı boynuna doladım.

"Bir günde bu kadar özlemek akıl sağlığıma iyi değil."dediğe şeye gülerek geri çekildim ve uzanıp elini tuttum. Baran şaşkınlıkla bir bana bir ellerimize baktıktan sonra otuz iki diş gülerek konuştu. "Sen hep böyle davranacaksan her gün Sinem'e hediye almaya çıkabiliriz."

Dediği şeye güldükten sonra ikimiz de yavaş yavaş durağa doğru yürümeye başlamıştık. "Baran benim aklıma hala beğenebileceği bir şey gelmiyor ya."

"Zaten ne alırsan al beğenmiyor ki. Kaç senedir aldığım ama değiştirmediği hiçbir şey olmadı."

"Belki de son kötü hediye alıyorsundur."

"Öyle mi? Bak bakalım kötü mü hediye alıyormuşum?" diyerek cebinden çıkardığı şeyi bana uzattı. Kaset gibi bir şeyin üstünde karekod gibi bir şey vardı. Anlamazca ona bakınca açıklamaya başladı. "Telefonunun kamerasını buna tutuyorsun, ikimiz için hazırladığım çalma listesi açılıyor. Birlikte dinleriz diye düşündüm."

"Ya bu çok güzelmiş, teşekkür ederim Baran. Zahmet etmişsin."

"Ne zahmeti, seni mutlu ettiysem yeter bana."

"Çok mutlu ettin."

"Hadi, biraz daha oyalanırsak hiçbir hediye alamadan döneceğiz." dediğini onaylayıp adımlarımı biraz daha hızlandırdım.

Alışveriş merkezinde neredeyse 2 saat geçirmemize rağmen Sinem'in sevebileceği hiçbir şey bulamamıştık.

"Yemin ediyorum öleceğim yorgunluktan."

"Hala bir şey de bulamadık."

"Sinem'in ailesi nasıldır?"

"Ne alaka şimdi?"

"Ya sen söyle bir, yani böyle eve hayvan girmesin gibi dertleri var mıdır?"

"Yok, aksine çok severler hayvanları da ne alaka bu şimdi?"

"Gel, ben hediyemizi buldum."

Girdiğimiz barınakta etrafa bakınırken cidden tüm hepsini alıp eve götürmek istemiştim bir anda.

"Bu olur mu?" Baran'ın gösterdiği yere baktığımda yavru kediyi görmemle hemen eğilip demir tellere yaklaşıp parmağımı demirden sokarak sevmeye çalıştım.

"Ya bu çok tatlı bir şey." Kedi parmağıma patileriyle vururken ben de gülerek parmağımı sürekli hareket ettiriyordum. Baran'a olur demek için döndüğüm sırada arkamda kimseyi görmememle ayağa kalkıp kaşlarımı çatarak etrafıma bakınmaya başladım. İlerde bir binayı andıran yerde onu gördüğümde koşarak yanına gittim.

"Nereye kayboldun birden?"

"İşlemleri halledeyim dedim." Baran önündeki kağıtları doldururken orda çalıştığını düşündüğüm amca bana bakarak konuştu. "Gel kızım, ben vereyim sana kediyi." dediğinde amcayı takip ederek daha deminki kedinin yanına ilerlemeye başladım. Amca kediyi tellerin arasından çıkarıp kucağıma verdiğinde Baran'ın da işi bitmiş, taşıma kutusuyla yanımıza gelmişti.

"Teşekkür ederiz, iyi günler."

Baran'dan sonra ben de amcaya gülümseyerek konuştum. "Çok teşekkürler, kolay gelsin." Amca da bize gülümseyince kediyi kutuya koyup yürümeye başladık.

"Eve dönelim mi artık? Elimizde kediyle bir yere kabul edileceğimizi sanmıyorum."

"Olur."

"Hadi seni bırakalım o zaman."

"Gerek yok Baran, zahmet etme bir de evin önüne kadar. Ben dönerim kendim."

"Seninle ekstradan geçireceğim zamanı zahmet olarak görmüyorum." dediğine ağzım yırtılırcasına gülümserken birlikte durağa doğru yürümeye başlamıştık.

Evin önüne gelince önceden kutudan çıkarıp kucağıma aldığım kediyi Baran'a doğru uzattım. "Babam eve asla hayvan sokmaz da sizde dursa olur mu?"

"Olur tabi." Kediyi kutusuna tekrar sorarken bıkkınca mırıldandım. "Otoriter biridir de."

"Tamam güzelim sorun değil, zaten yarın bu şirin şey Sinem'in olacak zaten."

"Teşekkürler. Ben eve gireyim artık. Her şey için teşekkür ederim."

"Asıl ben teşekkür ederim." Parmak uçlarımda havalanarak yine kollarımı Baran'ın boynuna doladım.

"Şşşt, yukarı gel, yukarı." Kaya'nın kendi odasının penceresinden beline kadar sarkıp bize doğru bağırmasıyla gülerek Baran'dan ayrıldım. "Her yerden çıkıyor ya."

"Gideyim ben artık, görüşürüz."

"Güneş."

"Efendim?"

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum, Baran."

"Anneee, cama sıkıştım, yardım eeeet!"

"Anneee, cama sıkıştım, yardım eeeet!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Kedi bu.)

Günde en az iki bölüm atmadan duramayan ben günün ikinci bölümüyle karşınızdayıım ndjxsj. Biraz böyle atlaya atlaya bir bölüm oldu ama fena olmadı gibi sanki. Bu arada hepiniz geçen bölümde Kaya'ya düşmüşsünüz, çok haklısınız djxjkdkd. Vote ve yorumları unutmayııııın.

İngiltere Prensesi | Yarı Texting  [Tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin