7.7

607 48 37
                                    

Baran'dan

Çıkış zilinin çalmasıyla çantamı sırtıma takıp kapıya doğru yönelirken önüme geçip beni durduran Batu'ya tip tip bakmaya başladım. "Konuşalım mı?"

"Gerek yok."

"Konuşmamıza gerek var mı demedim zaten." Sinem ve Arda'ya sorun yok dercesine baktıktan sonra sınıfın boşalmasını bekleyip baygın bakışlarla Batu'ya döndüm. "Ne konuşacaksın?"

"Güneş'ten ayrılmanı mesela."

"Sen de bayram etmişsindir."

"Kızı boş yere üzme, biz sadece arkadaşız. Güneş bana başka bir gözle de bakmadı asla, seni seviyorken de bakmaz. Onunla sevgili olduğun için ne kadar şanslı olduğunu fark etmemiş olabilirsin ama başkasının dolduruşlarına gelme."

"Sevdiğin kızla barışmam için mi konuşuyorsun benimle?"

"Evet, onun mutluluğunu önemsiyorum. O seninle mutlu, seni seviyor, benim bu konuda yapacak hiçbir şeyim yok. Alev'in aklına girdiğini biliyorum, aklını başına topla, sonra da git kızın gönlünü al." dedikten sonra sınıftan çıkan Batu ile bir sıraya oturup dediklerini düşünmeye başladım. Gerçekten Alev'in oyununa nasıl gelmiştim? Güneş'e nasıl güvenmemiştim?

Hızla oturduğum yerden kalkıp okuldan çıktım, Güneş yüzüme tükürse hak ederdim ama ne yapıp edip kendimi affettirmem lazımdı.

Güneş'ten

Çalan kapı ile Kaya'nın dizinden kalkıp ona dönerek konuştum. "Sen baksana."

"Yo."

"Filmi durdur bari." Cevap vermeden televizyondaki filmi durdurunca ben de ayaklanıp kapıyı açmaya gitmiştim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişi ile ne kadar suratına geri kapatmak istesem de böyle bir kişiliğim olmadığı için sakince yüzüne bakarak konuştum. "Buyur?"

"Güneş, konuşabilir miyiz?"

"Müsait değilim."

"Lütfen."

"Konuşmak istemiyorum."

"Bak, anlatmama izin ver, lütfen."

"Baran, ne işin var burada?" Kaya'nın arkamdan gelen sesiyle Baran elini saçlarına atarak konuştu. "Güneş ile konuşmaya gelmiştim."

"Güneş kalmadı elimizde benim yumruğumla konuşabilirsin ama istersen."

"Kaya, konuşacağım sadece."

"Tamam konuşalım." dememle ikisi de şaşkınca bana dönmüştü. Hızla kapının yanındaki dolaptan bir ceket alıp ayakkabılarımı giydim ve Baran'ın birkaç geri adım atmasıyla ben de kapıdan dışarı çıktım. "Geç kalma." Kaya'ya başımı sallayarak kapıyı kendime doğru çekerek kapattım. "Dışarı çıkalım." Baran da beni onaylayınca bahçe kapısını açıp dışarı çıktım ve yürümeye başlarken konuştum.

"Dinliyorum."

"Sana güvenmediğim için çok özür dilerim, nasıl oldu ben de anlamadım. Alev geldi bugün yanıma Batu ve sen ile ilgili öyle ileri geri konuşunca tepem attı işte birden. Çok özür dilerim, çok üzdüm değil mi seni?" Yürürken durup bana dönmesiyle umursamazca omuz silktim, o da konuşmaya devam etti. "Biliyorum sana güvenmem gerekirdi, çok da haklısın ama ne bileyim işte bazen beni sevmen o kadar mucize bir şeymiş gibi geliyor ki ayrılacağız diye ödüm kopuyor."

"Ayrıldık ya zaten, senin isteğinle."

"Güzelim ne olur deme böyle. Bir anlık boşluğuma geldi işte, çok pişmanım yemin ederim."

"Özür dilerim Baran ama ben seni sürekli senin hatalarını affetmek için sevmedim. Sürekli sen ilişkiyi bitirip gelip özür dile ben de affedeyim mi istiyorsun?"

"Güneş..."

"En iyisi bir süre muhatap olmayalım, belki buna ihtiyacımız vardır."

"Benim sana ihtiyacım var."

"Hiç öyle davranmıyorsun ama." dedikten sonra yürüdüğümüz yolda geri dönüp eve doğru yürümeye başladım. Peşimden gelmediği için mutluydum çünkü gerçekten onunla muhatap olmak istemiyordum.

Ne kadar pişman olduğunu fark etsem de sonuçta benim de bir gururum vardı, sürekli olay çıkartıp benden ayrılıp sonrasında da geri dönemezdi ya.

Aklımda hep 'Tülay nolur geri döön seni seviyoom' geçerken yazdım bölümü ndkxkdkxdk. 77. Bölümde çift ayırdım artık hadi hayırlısı.

İngiltere Prensesi | Yarı Texting  [Tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin