Not: 9k için hepinize çok teşekkürler :)
İYİKİ SİZ, İYİKİ ÇM♡Not: sol altta bulunan yıldızı parlatmayı unutmayın...☆
Not: Hesabımı takip edebilirsiniz...
*
*
*
*
*
*2 hafta sonra...
Duru'nun Ağzından:
2 hafta geçmişti. Koskocaman 2 hafta. Bu geçen süre zarfında Berkan'nın dikişleri alınmış artık eski haline tam anlamı ile dönmüştü.
Hala ona minnet doluydum. Sonuçta yaptığı ve çektiği acılar kolay şeyler değildi.
Şimdi ise ailecek pazar kahvaltımızı yapmıştık. Abim ile kaş göz işaretleri yaparak odalarımıza gitmiş, üstlerimizi giyinip kapının önünde buluşmuştuk.
"Oooooo Duru Hanım, abin ile uyumlu giyinmişsin. Doğru söyle kapıdan beni mi izledin bakayım sen?"
"Yok artık abi, alt tarafı klasik bir şey giydim. Sende abarttın iyice ha, hem benim senin o leş gibi odanda ne işim olabilir? "
"Valla küçük hanım, senden ben her haltı beklerim. Neyse oyalanma, ben Kurabiye ile kapıya çıkıyorum hemen gel sende"
Başımı onayladım ve ayakkabılarımı giymeye başladım.
Hayır bir de onu gözetlemişim. Alt tarafı siyah pantalon ve beyaz tişört giymiştik. Beyfendi hemen egosunu yükseltiyor.
"Duru Hanımcım?"
Duyduğum ses ile yutkunup kafamı kaldırdım. Ağır çekimde kaldırdığım kafam, annemin kafası ile karşı karşıya geldi.
"Aaaa anne!"
"Anne ya anne, nereye gidiyorsun acaba kızım?"
"Bizim tayfa ile parka."
"Parka öyle mi? Niye evde durup bir kere de anne sana yardım edeyim demek yok. Sadece ben mi yaşıyorum bu evde. Camlar, yerler, dolaplar, banyo her yer pis içinde. Bana hiç yardım etme sen. Hayırsız evlat, babana çekmişsin aynı. Gerçi onun tarafına desek daha doğru olur"
"Kocasına da laf edemezmiş, kızına da edemezmiş. Şimdi ben gelemiyorum mu diyeyim anne? Berkan'ın aldıkları ya da herhangi biri işte, aldıkları çekirdekler kolalar bensiz boğazlarından mı geçsin anne? Kızına bunu mu yapacaksın? Bana bana öz be öz kızına bunu mu yapacaksın?"
"Tamam bir şey demedim, geç kalmayın. Ben de rahat rahat temizlik yaparım. "
"E kendin yapacaksan bana niye saydırıyorsun anne"
"Sus kız anneye cevap verme"
"Peki Komutanım"
Annem ile vedalaştıktan sonra, koşarak abimin yanına gittim.
Gitmem ile olduğum yerde durmam eş zamanda olmuştu.
"Abi, sen napıyorsun?"
"Hiç sen gelene kadar Kurabiye ile oynuyorduk."
"Oynuyor muydunuz?"
"Evet abicim, noldu ki?"
"Ne mi oldu? Abi Kurabiye bir tavşan, hani ayakları, kuyruğu, kulakları olan. Bildin mi? "
"Duru salak gibi mi duruyorum abim? Biliyorum zaten tavşan ne demek"
"E o zaman taramalı tüfek gibi niye tutuyorsun yavrumu, hayır birde kendini kaptırmışsın baya. Kurabiye 2 metre uzamış sayende."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Mahallesi
General Fiction"Sen benim reisim değilsin, sen benim sevdiğim adamsın..." BİR MAHALLE HİKAYESİ NASIL MI OLUR? Bu hikayede birbirinden güzel eğlenceli anlar, birbirinden ilginç ve çeşitli minik esnaf hayatları, birbirinden farklı dedikoducu teyzeler, kan bağının...