Emre'nin Ağzından:
Mahalleden gelen sesler ile evden çıkmam aynı anda olmuştu. Kimdi bu it de avazı çıktığı kadar bağırıyordu?
Adımlarımı hızlı hızlı insanların toplanmaya başladığı yere, Berrak'ların evlerinin oraya ilerlettim.
Bu bağıran şahıs ile Berrak ve annesinin ne gibi bağlantısı olabilir?
Acaba Duru'nun sezmiş olduğu gariplik bununla mı ilgiliydi?
Düşüncelerimin cevabını bulmak için sonunda evlerinin önüne gelmiştim.
Benim gelmem ile Berrak'ın binadan çıkması aynı anda olmuştu.
Gözleri dolu dolu etrafa bakıp en sonunda ite dönen Berrak, konuşmaya başladı;
"Defol git burdan baba, geldiğin yere defol git"
Demek babasıydı. Peki neden buraya taşınırken babası yoktu?
Bu işin içinde bir bokluk olduğu kesin.
Berrak, babası denen şahıs ile konuşmaya devam ederken duyduğum tokat sesiyle araya girmenin vakti olduğunu anladım.
"O elini kırdırtma bana, şimdi defol git bu mahalleden bir daha adımını atma "
"Allah Allah, sen kimsin ki karım ve kızımla arama giriyorsun"
"Tanışalım ben Emre Deniz, bu mahallenin reisi. Senin gibi piçlerin cezasını verecek kişi. Elimden bir kaza çıkmadan defolup gitsen iyi olur "
"Gitmiyorum lan reis bozuntusu, göndersene "
"Benden günah gitti"
Diyerek yumruk atmıştım. Tabi içim soğudu mu? Hayır. Ama biraz sabretmem lazım, elbet bu itin cezasını verecektim.
Mert, sakin olmamı söyleyen ifade ile kolumu tutarken o sıra Berrak Mert'in silahını alıp babasına doğrultmuştu.
Ardından ikilinin arasında gecen diyaloğa tüm mahalle şahit olmuştuk. İşte şimdi o adamı kimse benim elimden alamazdı.
Duru Berrak'ı sakinleştirdikten sonra Mert'in verdiği talimat ile Emir ve ben iti boş olan bir araya götürdük.
Şuan ne mi yapıyorduk? Emir biraz adam ile oyun oynuyordu.
"Kardeşim, hep sağ hep sağ. Tek bir yerden oyun zevkli olmaz sen biraz çekil kenara dinlen. Ben oyuna seve seve büyük bir ilgi ile devam ederim"
Demem üzerine Emir başını salladı, ellerini de toz varmış gibi çırptıktan sonra kenara geçti.
"Eveeett, leveli geçmek için güzel bir şekilde oynamamız lazım. Ne dersin Sedat Beyciğim, geçebilecek miyiz ?"
Ağzından ve burnundan kan gelen itin yüzüne tiksinerek baktım. Kandan tiksinmedim, böyle bir şerefsizin baba olduğuna tiksindim. Baba demeye bin şahit isteyecek adamın karşımda durduğuna tiksindim.
Yakasına yapışıp, konuşmaya başladım;
"Ulan şerefsiz, hiç ki acımadın lan. O kız bacak kadar boyuyla annesini düşünürken neler neler çekmiş, nelere katlanmış, hiç mi acımadın. Ha pardon senin gibi itlerin vicdanı ne arasın ama dimi. Ulan seni öldürsem içim yine soğumaz, ne yapayım lan ben sana kurban olduğum Allah seni insan olarak yaratmış. Ama sen ne bok olmuşsun? Taş olsan neyse, hayvan olsan neyse, lan insan bile olamayıp pezevenk olmuşsun. "
Diyerek sol tarafına yumruk atmam bir oldu;
"Ulan senin gibi itlerin olduğu bu dünyada bu Emre Reis ne yapsın lan, bugün Berrak'ı kurtardık. Yarın öbür gün benim görmediğim, ne hâllere maruz kalan kadınlara ne yapacam. Ansızın Emre Reis olup kurtaran olur elbet, Allah yanlarında olur kadınlarımızın analarımızın çocuklarımızın. Ama senin yanında kim olacak lan? Ha kim olacak? Uçkuruna düşük it herif."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Mahallesi
Genel Kurgu"Sen benim reisim değilsin, sen benim sevdiğim adamsın..." BİR MAHALLE HİKAYESİ NASIL MI OLUR? Bu hikayede birbirinden güzel eğlenceli anlar, birbirinden ilginç ve çeşitli minik esnaf hayatları, birbirinden farklı dedikoducu teyzeler, kan bağının...