Not: sol altta bulunan yıldızı parlatmayı unutmayın...
Not: satır arası yorum yaparsanız beni sevindirirsiniz...
Not: Wattpad hesabımı ve resmî Çınar Mahallesi instagram adresimizi takip etmeyi unutmayın...
İyi okumalar 💚
*
*
*
*
*
*
*Duru'nun Ağzından:
2 hafta olmuştu...
1 yılımı verip alıştığım hatta alıştığımız Kurabiye'nin ölmesinin üzerinden koskocaman 2 hafta geçmişti.
Bu 2 haftada biraz zayıflamış, uyku problemleri yaşamıştım.
Geceleri uyurken kendimi huzursuz hissediyordum. Bu yüzden 3 veya 4 saatlik uykular ile ayakta duruyorum.
Bu 2 hafta boyunca annem, babam, abim, sevgilim, tayfadakiler, mahalleli hatta 2N1K grubu bile bana destek olmuş, her zaman balkonda ya da bahçede görseler yanıma gelip ufak nasihatlar vermişlerdi.
Hatta sizin de şok olacağınız bir şey söyleyeyim bu 2 hafta boyunca ne gün yapılmış, ne de 2N1K grubu dedikodu için toplanmıştı.
Böyleydi işte, birimizin canı yanınca diğerlerinin de canı yanıyor, birimiz huzursuz ve mutsuz ise diğerleri de böyle oluyordu.
Çınar Mahallesi kan bağı olmadan bir aile derken ciddiydim. Geçen sene Ali'nin ölen kedisi için yasta olan bu mahalle şimdi de Kurabiye için, Duru'nun ölen tavşanı için yastaydı.
Bu 2 haftada en büyük destekçilerim Emre, Abim ve Babam'dı.
Gerçekten insanın hayatında kendini hayatta tutacak bir erkeğe hatta erkeklere ihtiyacı varmış. Bu demek değil ki kız ile erkek arasında bir ayrımcılık. Erkekler böyle durumlarda daha dayanıklı ve güçlü durduğu için diyorum. Tabi kadınlarımız erkeklerden daha güçlü. Bunu tartışmak bile anlamsız çünkü kadınlar nelere göğüs geliyor başında bir erkek olmadan. Bana destek olan erkekler başta olmak üzere bir çok kadın var. Onların hakkını yiyemem tabi, kadınız biz sonuçta her daim en büyük desteği birbirimize yaparız. Ama bir o kadar da duygusalız. İşte tam da buu manada bir erkeğe ya da erkeklere ihtiyaç var. Erkekler duygularını daha iyi saklayabiliyorlar çünkü.
Odamdaki ufak balkona oturmuş, bahçedeki yarısı yanmış kulübeye ve yanındaki küçük taşlar ile olan mezara bakıyordum.
Gözlerim kulübeye değdiğinde onu yanarken kurtarış anım aklıma geliyor, yanındaki küçük mezara kayan gözlerim ile de çaresizlik ve içimdeki boşluk kendini hatırlatıyordu.
Evladını kaybeden anne ve babaları belki az da olsa anlıyordum. Bu durum nasıl desem, her şeye imkanın varken hiçbir şeyin yokmuş gibi, kalabalıklar senin için çırpınırken sen içinde olan boşluk ile ortada kalmış gibi, kısaca içinde dolmayacak bir uçurum oluşmasıydı. Ben gerçek mana da anne değildim ama Kurabiye ile anne olmuştum. Sahi bir canlıya hayat vermek, onun için çabalamak anne duygusuna benzemiyor muydu?
Kollarım dizlerimi sarmış yanan kulübeye bakıyordum dolu gözlerim ile, o sırada odama hangi ara girdiğini bilmediğim annemin sesi ile irkildim;
"Kızım, hadi gel yemek hazırladım sana. İki lokma bir şey geçsin boğazından"
Bakışlarımı kulübeden çekip anneme çevirdim;
"Kendimi aç hissetmiyorum anne"
Annem yanıma oturmuştu. Elleri ile saçlarımı okşayıp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Mahallesi
Художественная проза"Sen benim reisim değilsin, sen benim sevdiğim adamsın..." BİR MAHALLE HİKAYESİ NASIL MI OLUR? Bu hikayede birbirinden güzel eğlenceli anlar, birbirinden ilginç ve çeşitli minik esnaf hayatları, birbirinden farklı dedikoducu teyzeler, kan bağının...