9. Bölüm.

349 142 245
                                    

Karanlık sokakta giderken kulaklığımda çalan ritmik müziğe adımlarımla eşlik ediyordum. Keyfim oldukca yerindeydi. Umduğum tek şey neredeyse iki gün üzerinde uğraştığım planın tıkır-tıkır işlemesiydi. Batu olsaydı, bu planı daha çabuk yapardım tabi, ama Batu şu an burada olsaydı bu plana da gerek kalmazdı.

Kafeye gidiyordum, herkes ordaydı. Bu gün onlara planı anlatacaktım. Hepsine, Yağız'a bile. İsterse bize katılırdı, istemezse katılmazdı, bu onun kendi seçimiydi. Elbette katılması,
çok işime yarardı.

Kafeye dahil olduğumda gözlerim hafif koyu ışık nedeniyle kısılmıştı, mor renginde olan ışığa alışmam bir kaç saniye sürmüştü. Işık kırmızıdan, mora değiştirildiğinden beri bunu rutin olarak tekrarlıyordum.

Gözlerim bizimkileri aradı hemen. Kafe'de bir çok kişi vardı, Merve telefonundan çokta yüksek olmayan sesle müzik açmıştı. Vokali işten ayrıldığından beri bu böyleydi.

Oturdukları dairevi masayı bulduğumda onlara doğru bir adım attım, kendi hallerinde bir şey konuşuyordular hepsi. Gidip yanlarına oturduğum da Merve bana döndü, "Gele bildin sonunda."

"İşim vardı, halettim geldim," dedim ona karşılık olarak. Merve'nin kafesinde çalışan part time çocuklardan (çocuk demeyime bakmayın siz, 19-20'lerindeler.) biri yanıma yaklaşıp bir şey isteyip istemediğimi sordu, bir şeyin gerek olmadığını söyledim.

Merve nerede sokak çocuğu görse, kafeye getirdi onu. Yalandan çalıştırır, karşılığında çokca para verirdi. "Benim ihtiyacım yok ne de olsa." derdi. Onlara kalacak yer bile ayarlardı. Ben de yardım ediyordum arada ona, para ve bu gibi işlerde. 'Bir gün gerek olur' diye biriktirdiğim çok para vardı.

Çocuk yanımdan ayrıldığında masadakilerin neden konuştuğunu anlamak için sohbete kulak verdim. Fakat öylesine konuştukları için kafedekileri izlemeye başlamıştım.

Pencere kenarındaki masada oturan çifte takıldı gözlerim. İkiside gülümsüyor ve merakla bir konu hakkında konuşuyordular. Çift olduklarını düşünmemin sebebi şeydi. Bir-birine olan bakışları fazlasıyla garipti. Ihh, garip demek doğru olmaz, ne derlerdi? Aşk? Bir-birlerine olan bakışlarında sevgi vardı.

Onları boş verip koluma taktığım saatten saate baktım, gece yarısını geçmişti. Kafe zaten bir azdan kapanacaktı, biraz daha sabr etmeliydim sadece.

Merve'nin sesini mikrofondan duyduğum da şaşkınlıkla ona döndüm, sahnedeydi.

"Kafenin kapanmasına az kaldı bildiyiniz üzere arkadaşlar," dedi önüne gelen saçlarını eliyle arkaya attığında. "Aranızda güzel sesi olan biri varsa sahneye buyursun, bir güzel müzik dinleyelim, ne dersiniz?"

Aslında Merve'nin kendisinin sesi idare eder derece de güzeldi. Neden kendisi söylemiyordu?

Az önce izlediğim çiften erkek öne çıktı. "Ben söylemek isterim aslında." dedi çekingen bir sesle.

Merve sahneden inip onun yanına doğru koşup, onu çekiştirerek sahneye doğru çıkarttı. "Hangi şarkı?" diye sorunca Merve "Gönlün hangisini isterse," cevabını verip, oturmak Emirhan'ın yanına geçmişti.

Erkek yana koyulmuş gitarı aldığında 'elin çocuğu marifet' diye düşünmeden edemedim.

Az sonra şarkı başlamıştı, şarkıyı duyunca hangi şarkı olduğunu anlamış, dinlemeye koyulmuştum. Tabi, söyleyenin de bakışlarının kızın gözlerinde olduğunu da fark etmiştim.

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin