11. Bölüm

261 106 140
                                    

Asi'nin anlatımıyla.

Artık burası yeni evimizdi. Artık geçmiş anılarımızı eski evde bırakarak, buraya gelmiştik, yeni evimize. Biz gelmemiştik, zorla gelmiştik, ama önemli değildi

Altı odası olan bir evdi, her kes kendi isteğine uygun düzenlemişti, ben de eskisinden farklı olmayacak bir şekilde düzenlemiştim. Lacivert tonlar hakimdi yine her yere.

Kitaplarımı topladığım koliyi almak için odadan dışarı çıkmıştım ki, Merve elindeki kutu ile karşıma çıkmıştı. Onunla barışmıştım. Birilerine küs kalamıyordum, özellikle de bu kişiler en sevdiklerimse.

Kolini alıp içindeki kitapları kitaplığa yerleştirip bitirmiş, ve günün yorgunluğuyla kendimi yatağa atmışdım.

Batuhan'nın gelmesinden, Usta'nın imâlı aramasından tahminen bir hafta geçmişti. Artık Ocak ayının sonlarındaydık, şubat ayı girecekti bir kaç güne.
Şubat ayı..yeni bir ay yeni bir başlangıç derler ya, bizde de yeni bir ay, yeni bir ev misali oldu. Tabii ki de ev bizim değildi, Usta her an elimizden ala bilirdi evi, kova bilirdi bizi. Ama yine de..

Yine de buna boyun eymeye mecburdum, şu anlık. Yalnız başıma Nehir ve Usta'nın bağlantısını araştırmak zordu, üstelik Tuna'nın yardımı olmadan.

Birde Rüzgar vardı, tabi. Onunla araştırmamızda hayli yol kat etmiştik, mesela Usta'nın parmağı olduğu işlerin, olayların bir listesi vardı elimizde.

Telefonumu alıp Rüzgar'dan mesaj var mı, yok mu diye baktım. Vardı, tıklayıp açtım.

Rüzgar: Sizin bu Usta ile, bizim polis şefinin ne işi ola bilir acaba?

Saat öğlen ikide yazmıştı neredeyse. Şimdi ise saat dörttü.

Siz: Geç cevap verdiğim için üzgünüm. Nasıl yani? Daha detaylı anlatır mısın?

Anında çevirimiçi olup cevaplamıştı, onun için önemli bir iş olduğunun farkındaydım.

Rüzgar: Karakola yakın bir restorantta yemek yediler, bir şeylerden konuştular. Ben de arabamdan izledim, ne konuştuklarını merak ediyorum, ayrıca Usta Şef'e bir zarf verdi, onu da bulmalıyım. Şef'in odasına bakacağım.

Siz: Tamam, dikkatli ol. Ben de aklımı kurcalayan bir meseleyi hall edip sana bildireceğim.

Telefonu kapatıp Tuna'nın odasına doğru yol aldım. Eski evde odası tam benim odamın karşısındaydı, şimdi ise yerler değişikti. Evin sağ tarafında Emirhan, Tuna ve Yağız kalıyor, sol tarafında ise ben, Merve ve Batuhan.

Tuna'nın odasına gitmek için salondan geçmem gerekiyordu, o yüzden salona geçtim, ama burada bizimkiler başka birisiyle konuşuyordular.

Neredeyse beline gelen uzun siyah saçları, koyu kahverengi gözleriyle, ve yüz hatlarıyla insanı kendine hayran bırakıyordu. Kimdi ki bu? Evimizde ne işi vardı?

Elinde bir tabak, masamızda bir pasta vardı. O getirmiş olmalı, komşu muydu?

"Asi'de geldi," dedi Merve beni gördüğünde, "bu bizim komşumuzun kızı, kuzen"

Gülümsedim, elimi ona tanışma amaçlı uzatarak, "Ben Asi, memnun oldum."

"Ben de Beyza," dedi kız sevecen bir tavırla. Nedense bu kıza ısınamamıştım, vardı bu işde bir şeyler, ama bulacaktım.

Başımı salladım. Gözlerim Tuna'nı buldu, bu kız bir an önce gitseydi, rahatlardım hemen.

"Biz de iki gün bundan önce taşınmıştık," dedi Beyza. Yani bize ne bundan?

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin