Yeni evimizin bayağı büyük bir arka bahçesi vardı. O kadar hoş ve güzeldi ki, insanın baktıkca bakası geliyordu. Ağaçlar, asılmış salıncak her şey tam anlamıyla çok güzeldi. Kafa dinlemek için güzel bir yerdi aslında.
Sanırım, Emirhan'da şu an o yüzden bahçeye koyulmuş kanepede oturarak geceni seyr ederek çıkışı olmayan düşüncelere dalmıştı.
Hangi düşüncenin çıkışı var ki? Hepsi çıkmaz sokak gibi zaten.
Onun yanına gitmek istiyordum, neler olduğunu deli gibi öğrenmek istiyordum. Ama o anlatmak istiyor muydu, bilmiyordum.
Evin içinden geniş bir cam pencere açılmıştı, ben de orada durup Emirhan'ı izliyordum. Diğerleri ya salondaydı, ya da kendi odalarında. Büyük ihtimal dinleniyordular, çünkü yarın bizi bayağı riskli görev bekliyordu.
Ona doğru gitmek için kapıyı açmakta yetlenmiştim ki, karanlıkta diğer bahçeden gelen birisi adımları durdurmaya yetmişti. Evet, bahçeler arası açıktı, fakat bu gelen kimdi?
Öğrenmek için o kişinin Emirhan'ın yanına ulaşmasını bekleyecektim, bir tek ışık orada vardı. Saçlarından bir kız olduğunu tahmin ediyordum.
Emirhan'ın yanına geldiğinde kız, yüzünü seçe bilmiştim onun; komşu kızı Beyza'ydı.
İyi de, neden geldi? Neden Emirhan'ın yanına gitti?
Kaşlarımı çattım. Bu kızdan iyi şeyler sezmiyorum ona göre. Ne yani neden daha bu gün tanıdığın -doğru dürüst tanışma bile değildi - birisinin yanına gidesin ki? Oraya gitmek istiyordum, Emir'i çekip getirmek, ama bunu yapmamalıydım. Herkesin bir özel hayatı vardı, ve ben buna karışamazdım.
Pencerenin önünden çekildim onları görmemek için. Yeni evimizin geniş olmasını sevmiştim.
Kendimi koltuklardan birine atıp, Rüzgar'ın mesajını okudum. Bu gün yalnız kalamamıştım diye okumaya fırsatım olmamıştı.
Rüzgar: Zarfı buldum. İçinde size dair bilgiler var. Altınızıda geniş kapsamda anlatılmış resmen.
Gönderdiği fotorafa baktım. Asi Yılmazer (Lacivert) yazılmıştı kağıtın başına. Anlamıyordum..Usta neden bizim gizli kimliklerimizi polise versin ki birden-bire? Yoksa bizi bitirme planlarına mı başlamıştı?
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp, devamını okumaya başladım. 24 yaşında. *** üniversitesinde okuyor, ailesi yok. Yetimhane'de büyüdü, daha sonra bir hırsız çetesi kurdu. Ne???
Ben mi kurmuşum? Bu adam bizi yakalatmadan sakinleşmeyecekti anlaşılan. Ama biz de küçük oynamıyorduk. Yüzümde büyük hileci gülümsemeyle Rüzgar'a kalan tüm üyelerinkini de atmasını rica ettim. Ardından Usta'nın başka bir çeteyle yaptığı planın bu gece gerçekleşeceğini ve adresini verdim ona.O bizi bitirmek istiyorsa ben de hiç bir şey yapmadan durmayacaktım.
Rüzgar: Bu, mükemmel.
Rüzgar'ın yanıtını okuyup, bizimkilerin dosyalarına döndüm. Hepsi buradaydı.
İlk fotoraftaki Yağız'a aitti, ve ben de okumaya başlamıştım.
Yağız Hanoğlu. 25 yaşında. Yetimhanede büyüyüp, beş yaşında evlatlık alındı, fakat evlatlık alan ailesi trafik kazası geçirince kendisi ve o ailenin kızı ile birlikte bir başka yetimhaneye verildi. Bu yetimhaneden bir süre sonra tek başına kaçtı. Kardeşine ne olduğu bilinmiyor. Daha sonra sokakta gününü geçirmeye başladı.
Bir şeyler uyuşmuyordu. Yağız'ın bana anlattıkları ve bunlar arasında çok fark vardı. Usta'nın ne yapmaya çalıştığını anlıyordum sanırım, yanlış bilgiler vermekle bizi suçlu durumuna düşürmeye çalışıyordu. Okuduklarım yanlış bilgilerdi, emindim. Kendinin bu çeteyi kurmadığına ve Yağız'ın da bana yalan söylemediğine emindim. Yağız'ın da Dosyasını kapatıp bu sefer Merve'ninkini açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREVİMİZ: HIRSIZLIK
Adventure*devam edecektir.* Başlama tarihi: 08.01.2021. "Çaldığımız her kapı yüzümüze kapandığında, bizi içerde hapsedecek kapının kolunu tutmuşuz meğer." Birinden tamemen farklı 7 yabancının hikayesi... "Usta" lakaplı bir kişi kendi kuyusunu kazan arkadaşl...