14. Bölüm

157 62 50
                                    

Yazarın anlatımıyla.

Bir insan daha kaç kere düşe bilirdi? Daha kaç kere umudunu yitire bilirdi?

Ya da bu genç kız çocuğu daha kaç gece sokakta uyumalıydı?

Bir elinde içinde üç-beş kiyafeti olan küçük çantası, diğer elinde bu gün kazandığı 20 lira.

Soğuk hava onu titrediyordu, ama o buna aldırmıyordu. Alışmış olmalıydı, ne de olsa bu gün sokakta kaldığının 27. günüydü. Tam-tamına 27 yedi gün. Hem de, kasım ayında. O kadar soğuktu ki.

Şu an tek düşündüyü şey bu geceni kalmak için sıcak bir yer bulmaktı.

Bu geceden sonra çalışacak bir iş, kalacak bir ev bulması gerekiyordu. Sokakta kalmaya bu şekilde devam etmemeliydi. Başına bir şey gelmeden, bu durumu durdurması gerekiyordu. Ama işte sonuç yoktu. Bir aydı arıyordu, bir şey bulamıyordu. Ne bir iş, ne de bir ev.

İki binanın arasında bir geçit vardı, o noktanın sıcak ola bilceğini düşünüp adımlarını o tarafa yönlendirdi.

Fakat arkasından gelen ses onu adımlarını durdurdu.

Toplu hâlinde gezen erkeklerin sesi.

"Orası bizim yerimiz kızım! Ama seninle paylaşa biliriz, ne dersin?"

Genç kız bir şey demeden onlardan uzaklaşmaya çalıştı, ama adamlar onun önüne geçerek onu durdurdular.

"Galiba paylaşmak istemiyorsun.." dedi içlerinden biri alayla.

"Ama güzelim sen istemezsen de bu gece burayı paylaşacağız."

Gözlerinden bir damla yaş düştü yanağına. Bu adamların elinden kurtulamayacaktı. Hayatı burada son mu bulacaktı? Bu kadar mıydı?

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Böyle mi öğretti babam size?"

Bakışlarını ses gelen tarafa çevirdiğinde karşısında bir kız gördü.

"Abla bak yanlış anladın," diye konuşmaya başladı adam.

"Neyi yanlış anlayacağım, duydum her şeyi. Yürüyün gidin gözümün önünden. Bir daha da çıkmayın karşıma!" cevap verdi kız emirvaki bir tonda.

Sonra genç kıza yakınlaştı. "İyi misin canım?"

"İyiyim..," dedi kız kısık sesle. Bu adamlardan kurtulamayacağını sanmıştı, ama kurtulmuştu.

Hayatta bazen iyi şeyler oluyormuş.

"Teşekkür ederim." diye devam etti kısık sesle yine. Az önce his ettiği korkunun etkisi tam olarak hâlâ geçmemişti.

Elini karşıya uzatıp sevecenlikle "Ben Nehir," dedi kız. "Peki ya sen?"

"Ben de Asi."

"Çok güzel ismin varmış! Ama ismi kısık sesle söylemek yakışmadı.."

Kafasını öne eğdi Asi. Haklıydı, Nehir. Ama işte kaderdi bu. Bazen insanlar seslerini yükseltmeğe bile korkardılar..

"Kalacak bir yerin yok mu senin?" diye endişeyle sordu Nehir.

"Hayır, yok." kısa cevapladı Asi.

"O zaman gel benim evime gidelim. Kal işte, zaten yalnız yaşıyorum."

"Ben sana zahmet vermek istemem ama.."

"Ne zahmeti. Hadi, gidelim."

Karanlık sokakta sessizce yürümeye başladılar. Konuyu ilk açan, Nehir oldu.

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin