24. Bölüm

56 19 280
                                    

[Medya: Başka bir evrende]

Asi'nin anlatımıyla.

Buradaydı. Tam karşımda. Nerden öğrenmişti burada olduğumu bilmiyordum. Ama gelmişti.

Bakışları çok şey ifade ediyordu. Öfke vardı, endişe vardı.

Bir anda bana doğru adım atmaya başladı, o kadar hızla haraket etdi ki, Rüzgar onu durdurmaya çalışsa bile duramamıştı.

Geldi. Sarıldı sadece. Öyle sımsıkı sarılmıştı ki, sanki kaç aydır bir-birimizi görmüyorduk.

Sadece bir kaç gündü oysa ki.
Bende onu bu denli özlemiş miydim? Bilmiyordum. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

Ellerim öylece havada asılı kalmıştı, o bana sarılırken ben hiç bir şey yapmıyordu.

Sarılmak istiyordum ama bir şeyler engel oluyordu.

Gönderdiği o mesaj mesela. Davranışlarımı yanlış anlasın istemiyordum. Ona umut veremezdim.

Beni bıraktığında bakışlarında bir şey daha farketmiştim; kırgınlık.

"Ben.." Yutkundu. Ne söyleyecekti bilmiyorum ama söylememeyi tercih etmişti.

"Saçlarının rengini..değiştirmişsin, Lacivert."

"Mecbur kaldım," dedim derinden nefes alarak. Bana 'Lacivert' demesi garip hissettirmişti. "Kim söyledi burada olduğumu?" Sesimi soğuk tutmaya çalışarak sordum.

"Hiç kimse. Ben sadece motorun plakasını gördüm o kadar."

"Tuna mı yardım etti bulmana?"

"Evet." Derin bir nefes aldım. Tuna'dan Rüzgar'da kaldığımı gizlemesini istemiştim ama eline yüzüne bulaştırmıştı.

"Neden bize söylemedin?"

"Neyi?" umursamazca sordum, bakışlarım Rüzgar'a kaymıştı. Sadece bizi izliyordu.

"Burada olduğunu. En önemlisi, İYİ olduğunu. Bu kadar mı önemsizdik senin için? Ne kadar çok endişelendik! Her yerde seni aradık ama sen bize iyi olduğunun haberini bile vermedin."

Bir nevi haklıydı.

"Buna mecburdum, Yağız. Senden beni anlamanı beklemiyorum zaten."

Alayla güldü, "Niye? Anlayamaz mıyım? O kadar mı aptalım?"

"Ben öyle mi dedim şimdi?"

Neden başka bir anlam çıkarmıştı? Ne sanıyordu bu çocuk kendini?

"Dediklerin öyle anlaşılıyor çünki!"

Kapı kapanma sesi duyduğumda, Rüzgar'ın bizi yalnız bırakıp gittiğini anlamıştım.

"Yağız, yaptığım her şey sizin iyiliyiniz için."

"Neden böylesin ya? Hep bizi düşünüyorsun, senden bunu istemedim! En azından ben senden bunu istemedim, Asi. Düşünme beni. Beni düşünüp kendini tehlikeye atma."

"Neden?" diye sordum başımı kaldırarak, "O kadar da önemsiz birisi değilsin."

"Benim için kendini tehlikeye atmana dayanamam. Depoda o kan lekesini gördüğümde..aklımdan neler geçti! Öldüğünü düşündüm, anlıyor musun? Ne kadar korktuğumu biliyor musun?"

"Biliyorum."

Kinayeyle güldü, "Nereden biliyorsun?"

"Mesajını gördüm çünkü."

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin