28. Bölüm

34 6 54
                                    

Yağız'dan

Yıllardır kendimi suçluyordum. Yıllardır acı çekiyordum, onu özlüyordum, öldüğünü düşünüyordum. Şu lanet olası işlere bulaşmış, onu aramış ama bulamamıştım. Göğsümde hep bir yaraydı onu bulamamak.. Hep bir yanım eksikti onsuz. Ama şimdi, duyduğumla tüm vücudum kaskatı kesilmişti. Kardeşim, bunca zamandır.. Yanımda mıydı? Ve ben.. Ben anlamayacak kadar aptal mıydım?

"Yağız? İyi misin?" Sesini duyduğumda başımı salladım, elimdeki kahve bardağını yerleştirip ona döndüm sakince.

"Doğru olduğuna emin misin?"

Onayladı sessizce beni. Elindeki dosyanı bana uzattı. Ellerim titriyordu, buna rağmen dosyanı aldım. Merve Karaman.. Hayır, öyle değildi. İsmini değiştirmişti işte.

Zehra Şafak Yıldızdı o. Benim biricik kardeşim.

"Ona da söyledin mi?"

"İlk önce sana söylemek daha doğru geldi. Hem yeni öğrendim, gerçekten.. Yoksa biliyorsun-" Cümlesini yarıda bıraktım, konuşmasına izin vermeyerek,

"Teşekkür ederim." dedim.

Gülümsedi. Ben de gülümsedim. Zaten onu görünce gülümsemem gelirdi hep.. Durduramıyordum ki..

"Ona söylemem gerek.. Ama şimdi olmaz ki? Ne yapmalıyım sence?"

"Zaten arkadaş gibi çok iyisiniz. Şu sıralar daha çok ilgilen onunla, daha çok vakit geçir. Bırak sana alışsın. Sonra söyleriz ve emin ol böylesi daha iyi olacak, inanıyorum ben."

"Sen inanıyorsan ben de inanıyorum."

Hafifce gülümsedi, "Olan olaylar senden bir şey çalmamış. Hâlâ aynı şekilde lafları nasıl ve ne zaman kullanacağını çok iyi biliyorsun."

"Ne bekliyorsun ki? Edebiyyatçıyım kızım ben!"

Gülümsedi yine. Ama mutsuzdu her gülümseyişi.

"Asi.. Ne olacak bu halimiz?"

"İnan bana bilmiyorum. Ne yapacağız, nasıl olacağız, açtığımız bu savaşı kazanacak mıyız? Bilmiyorum. Tamam buraya geldik ama sonra ne yapacağız? Ya yakalanırsak? Ya başaramazsak?"

"Heyy! Sakin ol. Bak bana kaç yıldır kaybettiğim kardeşimin yanı başımda olduğunu öğrendim ama yine sakinim. Endişe etme."

"Yapamıyorum.. Size bir şey olacağı düşüncesi beni mahv ediyor Yağız. Ben sizsiz yaşayamam ki. Ailemsiniz siz benim. Her şeyimsiniz."

Ellerini buldu bakışlarım. Onları tutup da "Sorun yok, biz sana güveniyoruz." demek isterdim.. Ama yapamazdım. O istemiyorken, böyle yapamazdım.

"Sana güveniyoruz. Bunu biliyorsun. Ama her şeyin üstesinden tek başına gelmek zorunda değilsin. Tamam, tek başına da yaparsın ama! Bırak yardım edelim. Plan ne? Yani ne yapacağız burda mı kalacağız?"

"Hayır, gideceğiz elbette."

"Nereye? Rica ederim doğru dürüst anlat."

"Yurt dışına gitmemiz gerek. Azerbaycana kaçmamız gerek şimdilik."

"Ama nasıl?"

"Rüzgar yardım edecek.. Biz hava alanına girdiğimizde zaten sahte kimlikle gideceğiz. Rüzgar da o kimlikleri karakolda sisteme giriş yaptıracak. Yani yeniden kimlik değiştireceğiz."

"Baksana bana, neden gerçek kimliklerimizi kullanmıyoruz ki? Sonuçta medya ya da polisler, hiç biri gerçek isimlerimizi bilmiyor ki."

"Hayır.. Olmaz."

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin