30. Bölüm

15 5 59
                                    

Karanlıktayım. Önümü göremiyorum, nereye gideceğimi bilemiyorum. Adım atamıyorum. Kafeste gibiydim, nefes bile alamıyordum. Nerdeydim ben? Buraya nasıl gelmiştim?

Doğrulmaya çalıştım ama nereden geldiğini anlamadığım bir güç geriye doğru çekti beni. Sıkışıp kalmış gibiydim ve hiç bir şey elimden gelmiyor gibiydi. Çaresizdim.

O an bir ses duydum, ses gelen yöne doğru baktığımda bir kapı gördüm. Açıktı, ışık vardı. Gözlerim karanlığa o kadar alışmıştı ki, gelen işık gözlerimi kısmama neden olmuştu. Sonra içeri kapıdan bir siluet girdi. Vücut hatlarından erkek olduğunu anlamıştım bile.

Geldi, geldi tam karşımda durdu.

"Asi," dedi, "Sana bir iş teklif edeceğim."

Hayır! Hayır! Hayır.. Dinleme. Asi dinleme onu. Yalvarıyorum yapma bunu kendine.

"Ne işi?"

Konuşma onunla! Konuşma! Geleceğini mahvedecek kızım, konuşma onunla.

"Karşılıklı bir-birimize yardım edeceğiz sadece."

El sıkışmak için elimi öne uzattım. Uzatmamalıydım. Yapmamalıydım. Neden kendime engel olamıyorum?

"Anlaştık o zaman?"

"Anlaştık."

HAYIR!

*

Aniden gözlerimi açtığımda korkuyla bir nefes verdim. Rüya mıydı? O kadar gerçekçiydi ki ter içinde kalmıştım. O güne gitmek, rüya da bile olsa korkunçtu. Aldığım yanlış kararın geri dönüşü yoktu.

Bir daha rahatca nefes verip ayaklandım. Nerdeydim ben?

Olduğum yer, Rüzgarın odasıydı.

Rüzgarın odası. Olanları bir anlıkta olsa unutmuştum.. Tekrar hatırlamak kalbime hancer gibi saplanmıştı. Onlar orada kim bilir ne durumdaydı, bense evde rahat bir şekilde uzanmış, uyuyordum.

Elimi kalbime götürdüm. O kadar acıyordu ki. Bir sızı vardı, tüm vücudumu ele geçirmiş gibiydi. Nerdeydiler? Onlara gitmem gerekiyordu.

Odanın kapısından dışarı çıktığımda görüş alanıma Rüzgar ve Rüya girmişti.

Onun burda ne işi vardı?

"Ne işin var senin burda? Defol git!" dediyim de Rüzgar yanıma gelip elleriyle kolumdan tutarak sandalyede oturttu.

"Sakin ol. Şu an sakin kalman gerekiyor."

"Ne sakini? Bu kadar şey oldu benden sakin kalmamı nasıl bekleye bilirsin? Üstelik onu evine almışsın! O yaptı! Yağız ona güvenmişti, o güveniyor diye ben de güvenmiştim! Ama o bizi sattı!"

Masadan bir bardak alıp su doldurdu. Bana uzatdığında, "İstemiyorum,"diye geri ittim bardağı.

"Nerdeler? Beni onlara götür."

"Asi hastanedeler, gidemezsin, polisler başlarında zaten."

"Hayır gideceğim."

Ayaklanırken kolumdan tutup yeniden oturttu, "Sana gitmeyeceksin dedim, gidersen yakalanırsın!"

"Sence umrumda mı?"

"Ama benim umrumda! Umrumdasın tamam mı? Hiç bir yere gitmiyorsun, gidemezsin."

Yeniden ayağa kalkıp tüm gücümle göğsünden ittim. Bunu beklemiyordu ki, geri sendelledi. Tam ireli adım atacakken kendine gelip yeniden durdurdu beni.

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin