25. Bölüm

59 18 83
                                    

[Medya - İstemem söz sevmeni.]

*

Sersemlemek.

Yaşadığım, tam anlamıyla buydu. Hisettiğim şeylerin ne bir adı vardı, ne de ne olduğunu idrak edemiyordum.
Donup kalmıştım öylece, tepkisiz, tedirgin, garip.

Böyle bir şey yapacağını asla düşünmezdim, düşünemezdim.

Arkadaştık biz. Bir-birilerini yıllar sonra bulmuş iki arkadaş. Zihnimizin ta derinlerinde yer edinmiş, biraz unutulmuş, biraz eskimiş iki arkadaş.

İlişkimiz farklı bir boyuta ulaşmamalıydı. Bu, isteyeceğim en son şey bile değildi.

Şu an ona tepkisiz kalmamın nedeni sadece şaşırmamdı. Duygularını fark etmediğime, anlamadığıma, kalbinin kırılmasına sebep olduğum için şaşırmıştım.

Kendimi geri çekemiyordum. Anlamıştı o da her şeyi. Biliyordum, farkındaydı. Bu sebepten bir kaç saniye içinde kendisini geri çekmişti.

Sessizce arkasını dönüp giderken çok şey söylemek istedim. Ama boğazımda tıkanıp kaldı hepsi. Söyleyemedim. Baka kaldım öyle arkasıyca. Yalnız başıma.

Kendime az da olsa gele bildiğimde sandalyelerden birinde oturdum.

İstemsizce aklım ona gidiyor, içimi merak duygusu ele geçiyordu.
Korkuyordum. Arkadaşımı kaybetmekten korkuyordum.

Telefonuma bir bildiriş geldiğinde, fikrimin hemen dağılması için elime aldım.
Gel gör ki, gelen mesaj ondandı ve düşüncelerim yine aynı yerde toplanmıştı.

Rüzgar: Senden izinsiz öyle bir şey yaptığım için kendimden utanıyorum, özürüm silmez belki etkisini, ama yine de özür dilerim. Bu konuyu hiç açılmamak üzre kapatalım.

Rüzgar: Akşam yedi gibi hazır ol, seni evine geri götüreceğim.

Mesajına cevap yazmak için elimi klavyede gezdirdim, "önemli değil."

Geri sildim. Neresi önemli değildi? Beni öpmesi mi? Aptal mıydım ben? Ne olmuştu bana?

İlk mesajına yanıt vermeyip, ikincisine "tamam" yazdım.

Zaten verecek bir cavabım yoktu.

Sandalyeden kalkıp odaya geri döndüm. En iyi yaptığım şeyi, kendimi sorularla bezdirmeyi seçmiş, kendimi yatağa atmıştım.

Bir kaç saat sonra uykunun kollarına gidecektim ki, Can'dan gelen arama tüm uykumu kaçırmıştı. O beni neden arasındı ki?

Sesimi temizleyip aramayı açtım, "Alo?"

"Asi, durumlar kötü," hemen konuya girmesi yatakta diklenmeme sebep olmuştu.

"Ne oldu?"

"Usta'nı serbest bırakmışlar."

Yataktan kalktım hemen.

"Ne? Nasıl? Çocuk kaçıran bir adamı nasıl bırakırlar, lan?"

"Sorun da orasında, 'ben kaçırmadım' demiş ve adamlarından biri de suçu üstlenmiş."

"Lanet olsun!" Yumruğumu sıktım. Her şeyden bu kadar kolaylıkla kurtulması imkansızdı.

"Daha da büyük bir sorunumuz var," dedi Can ben telefonu kapatmak üzereyken.

"Ne?"

"Çocuğun kanında uyuşturucu çıkmış ve Usta bu konu için çalıştığı kafeyi tanıyorum, uyuşturucu sattığından şüphe ediyorum demiş."

GÖREVİMİZ: HIRSIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin