1.0✨

1.8K 292 37
                                    

Kararımı kesin bir netlikle söyleyip yanından ayrıldım. Birkaç saniye olduğu yerde durdu sonra hızlıca koşarak peşime takıldı. Odamın kapısına ulaşana kadar beni takip ettiğinden emindim ama yine de son ana kadar bir şey dememeye karar verdim.

Odamın kapısının önüne vardığımda arkamda duran Aurora’ya döndüm.

“Seni istemediğimi söylemiştim. “

“Bu işte çalışmaya mecburum. “

Hadi bu işin bir iç yüzünü öğrenelim.

“Neden? “ diye sorduğumda başını yerden kaldırıp yüzüme baktı. Sonra tekrar bakışlarını yere yöneltip olduğu yerde rahatsızca kıpırdandı.

“Mecburum çünkü... “

Bir şeyleri söylemekten çekiniyordu besbelli.

“Mecbur çünkü bu işi yapması için ben emir verdim. Sen de biliyorsun ki leydim, bir prensin emrine karşı gelmenin cezası ölümdür. “

Aurora’dan duymam gereken gerçekleri ne diye prens Heinley söyledi ki? Olaya karışmadan buradan öylece geçip gidebilirdi.

Prensin de burada olmasıyla sanki daha çok cesaretlenmiş gibi diz çöktü Aurora.

“Lütfen leydim, sizin için çalışmalıyım. Hem inanın canla başla çalışacağım. Gerekirse uyumayacağım, yemeyeceğim ve başka birçok gereksinimlerimi yapmayacağım. “

Bu kadar abartacak ne var? Aurora’nın bu tavrı daha çok şüphe çekici. Prenste yanımda dikilip duruyor, anlaşılan kabul etmediğim müddetçe buradan ayrılmayacak.

Derin bir iç çektim.

“Tamam, kalk ayağa. O kadar abartmana gerek yok. Benim için çalışmana izin vereceğim ama bir şartım var. Sürekli çevremde dolanıp başıma yorucu işler çıkarma. “

Sevinçle ayağa kalktı ve gülerek başını salladı, ancak sevincinde bir yapaylık vardı sanki.

6 gün sonra düğünüm var. 6 gün içimde de yapacak bir sürü yorucu işim var. Elimi çabuk tutup buradan kaçmak için bir plan yapmalıyım. Yoksa her geçen gün prens başıma birini dikecek ve bu kaçma işi de git gide imkansızlaşacak.

Kabul ettiğimi gördüğünde prens daha fazla bir şey söylemeden yanımızdan ayrıldı. Ben de arkasından göz devirerek odaya girdim. Odaya girer girmez Aurora’nın hayranlık dolu sesini yankılandı odada.

“Vay canına, burası çok güzel! “

Onun yüzündeki ifadeyi incelediğimde istemsizce tek kaşım kalkmıştı. Bu kızda bir yapaylık vardı. Bilmiyorum, onu hiç gözüm tutmadı sadece.

Sanki bütün bu tatlı görüntüsünün altında bir şeyler saklıyordu. Ya da bana öyle geliyordur. Yine de 99. Hayatını yaşayan birisi hiç değilse birazcık insan sarrafı olmuştur. Temkinli davranmakta fayda var.

Tekli koltuğa doğru ilerledim. İçinde mektup bulduğum aşk romanının sayfalarını çevirdim tekrardan. Her ne kadar okumaya çalışsam da odaklanamıyordum bir türlü. Sanki kelimeler gözümün önünde dans ediyorlar gibiydi. Bir paragrafı okuyordum ve paragrafın sonuna geldiğinde hiçbir şey anlamadığımı fark edip en başa geri dönüyordum. Bu defalarca tekrarlandığında kitabı kapatıp masanın üzerine koydum. Leo’nun bana bu kadar yakın olması fikri kafamı allak bullak ediyordu. Sadece o küçücük ihtimal bile beni bu hallere düşürebiliyorsa gerçek olsa ne halde olurum tanrı bilir.

Oflayarak ayağa kalktım. Odadan çıkmak için harekete geçtiğimde varlığını neredeyse unutmak üzere olduğum Aurora’nın makyaj masasını üzerindeki eşyaları incelediğini fark ettim. Kitabın arasından bulduğum mektup makyaj masasının üzerindeki küçük kutuda. Yavaş yavaş kutuya doğru ilerliyor eli.

Senin İçin Yeniden Doğdum ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin