Saçını kuruladığı havluyu yatağın üzerine attı, sonra da aşağı kısmındaki havluyu açarak üzerini değişmeye başladı. Hemen arkamı döndüm. Sanırım asla bu utanma duygusundan kurtulamayacaktım.
Bir süre sonra üzerini değiştiğimden emin olduğumda ona döndüm ama o çoktan bana doğru ilerlemişti ve arkamı döndüğümde ona çarptım. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda her zamanki gülümsemesiyle “Hadi gidelim prensesim. “ dedi. Koluna girmem için kolunu uzattığında ben de hiç çekinmeden koluna girmiştim. Çünkü Heinley de buradaydı ve benden uzaklaşmak için bizi mutlu görmeliydi. Yemek salonuna indiğimizde Victor’un aniden duraksamasıyla Victor’a baktım. Masada oturan Heinley’e dik dik bakıyordu. Sanırım onun da burada olduğundan şimdi haberdar oluyordu.
Belki onu sakinleştirebilirim diye elimle koluna dokundum. Sadece Heinley’i görmekle bile bu hale geliyorsa ona bu sabah olanları anlatsam nasıl davranır kestiremiyorum. Korkarım o kardeşine bu kadar öfkeliyken olanları ona anlatıp ateşe körükle gidemem.
Ona dokunduğumda bir anda yumuşamış gibi yüzüme baktı. Başımla masayı işaret ettiğimde ne demek istediğimi anlamıştı. Masaya geçip oturduğumuzda artık kardeşini görmezden gelmeye çalıştığını anlayabiliyordum.
Üzgünüm...Benim yüzümden aranızın bu kadar kötü olduğu için üzgünüm. Ama hayatta kalabilmek için bu teklifi kabul ettiğimde bundan daha beter pişmanlıklara hazırlamıştım kendimi.
Victor, masada ne var, ne yok hepsinden biraz biraz tabağıma yığarken tuhaf bir ürperti hissettim tenimde. Ürkekçe başımı kaldırdığımda Heinley’in gözünü bana dikmiş olduğunu gördüm. Bakışlarımız kısa süreliğine kesişmişti ve o an sanki gelecekten bir haber almışım gibi kötü bir his doğdu içime. Bakışlarındaki hırsı görmezden gelmek mümkün değildi. Ellerim titredi, ellerimi bir birine geçirerek titremesini gizlemeye çalıştım.
“Bu... Bu kadar yeter. “ diye mırıldandım Victor’a.
“Olmaz öyle şey. Çok yiyip enerji kazanman gerek senin. “ tabağıma daha fazla yemek yığmaya devam etti. Durumumu fark etmemesi beni sevindirmişti.
“Canım istemiyor. “ kekelemiştim. O an bütün bakışların bana döndüğünü hissettim. Başımı kaldırdığımda üzerimde olan tek bakışın Victor’a ait olduğunu gördüm. Kolundan çekiştirerek “Ben kendimi iyi hissetmiyorum da, odama çıksam sorun olur mu? “ diye sorduğumda yüzümü ellerinin arasına akarak dikkatle yüzümü inceledi.
“Yüzün kireç gibi olmuş. “
Evet ve muhtemelen sebebini sana söyleyemeyeceğim için Heinley gidene kadar da hep böyle kalacak. Ama buna alışmam gerek, onun karşısında bu kadar korkakça davranamam. Victor ayağa kalktı, imparator ve imparatoriçenin önünde başını eğerek “Karım rahatsızlandığından dolayı izninizle biz odamıza çekileceğiz. “ dedi. O an Heinley girdi söze. “Bence benim varlığım yüzünden böyle hissediyor. En iyisi benim kalkmam. “ sandalyesini geriye çekti, ayağa kalktı. Yemek salonundan ayrılırken bir saniyeden daha kısa bir zaman aralığında bana göz kırptı. Ellerim ayaklarım boşandı. Onun bu hareketi başıma mutlaka bir iş açacağının göstergesiydi.
Kahvaltı yapacak iştahım yoktu. Bu yüzden bütün kahvaltı boyunca çatalımla tabağımdakilerle oynayıp durdum. Sık sık Victor’un bana baktığını hissediyordum. Bir yanlışlık olduğunu anlamış olmalıydı, ama ne olduğunu tahmin edeceğini düşünmediğim için kendi kendine teoriler üretirdi muhtemelen. Daha fazla dayanamayıp masadan kalktım. “İzninizle ben odama çekileceğim. “ Önlerinde eğilerek orayı hemen terk ettim. Hemen arkamdan Victor kalktığında imparator tarafından durdurulduğunu işittim. Önemli bir şey konuşmaları gerekmiş ve bu yüzden de Victor geri oturmak zorunda kaldı.
Şuan bana bir şey soramayacağı için rahatlamıştım. Ama odama yalnız gitmekten korkuyordum, ya Heinley’le karşılaşırsam?
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıyım, o bir süre daha sarayda kalacak belli ki ve ben böyle korkakça davranırsam üstünlük sağlamış olur. Odamın kapısının önüne geldiğimde Heinley’i görmemle bir anlık duraksadım. Ellerini arkada kenetlemiş sanki gelmemi bekliyormuş gibi bir o yana bir bu yana yürüyordu. Beni gördüğünde yüzüne tiksinç bir gülümseme yayıldı.
“Ah, geldin demek sevgilim. “
“Bana sevgilim demeyi kes. Bu çok rahatsız edici. “ dedim kaşlarımı çatarak. Elimi tutmak için elini uzattığında ellerimi geri çekerek arkamda kenetledim. Kafasını geriye atarak alayla güldü.
“Senin zaten sevdiğin bir kadın yok mu? Aurora’yı hiç mi umursamıyorsun? “ diye sorduğumda bana biraz daha yaklaştı. Aramızda bir adımlık mesafe vardı.
“Sana söylemiştim ya, o kız komşu krallığın casusu. Geçen ailesiyle görüştüğünde ailesi tarafından öldürüldü. “
Bu çok saçma!
“Nasıl? “ diye sordum yüzümde şüpheci bir ifadeyle.
“Bilmem, kendisini onun ailesi olarak tanıtan şahsiyetleri görmek için gittiğinde öldürüldü işte. “
Ürkünç bir gülümseme onun yüzünde yerini aldığında şüphelerimde haklı olduğumu kanıtlamıştım. Kızı öldürtmüş! O aileyi Aurora’ya ayarlayan kişi Heinleydi.
“Onu sen öldürdün. “ dedim duyulur duyulmaz bir sesle. Bu korkunç bilgiyle korkum inanılmaz bir şiddetle artmıştı ve bedenim titremeye başlamıştı. Omzunu silkti. “Kim bilir... “
Eliyle yanağımı okşayamaya başladığında korkudan donup kalmıştım. Hareketsizdim. Baş parmağıyla yanağımı okşayarak konuşmasını sürdürdü.
“Meğer onlar kızın gerçek ailesi değilmiş, kız komşu krallığın prensesiymiş. Casusluk için prensesin bizzat kendisinin geleceği kimin aklına gelirdi ki? “
Düşünceler sayısız oklar gibi zihnime saplanıyordu.
“Ne olacak peki? Bir prensesi öldürmüş olman savaş sebebi. “
Memnuniyetle başını salladı. Elini yanağımdan çekip yüzünü bana yaklaştırdığında sinir ve korkudan nefes alış verişlerim hızlandı.
“Duyduğuma göre kral prensesi benim değil, Victor’un öldürdüğünü düşünüyormuş. Haklılar tabii, sonuçta bütün dünya benimle o kızın aşkını konuşuyor. Sence aşık birisi sevdiğine zarar verir mi? Kendini kralın yerine koy ve düşün. Prensesi öldürebilecek olası şüpheliler sence kim? Karısının kuklası olmuş bir prens mesela, karısının isteği üzerine hizmetçi kızı öldürüyor. Zaten hizmetçi olduğu için arayıp soranı da olmaz diye düşünüyor. Harika senaryo değil mi? “
“Savaş başlarsa eğer bütün suçu Victor’a atmayı düşünüyorsun. “ Kahkaha atarak geriye çekildi.
“Başladı bile! “
Bakışlarımı bir anda yerden çektim. Korku yerini yavaş yavaş endişeye bırakırken aynı zamanda başım dönüyor gibi oldu.
“Ne demek istiyorsun? “ dedim kekeleyerek. Ellerini arkada kenetleyerek boğazını temizledi.
“Diyorum ki elimdeki deliller sahte ama güçlü. Gerisini sen düşün istersen.”
Anlıyorum...
Duyduğu ayak seslerinden birilerinin geldiğini fark ettiğinde elini güle güle anlamında havada sallayarak yanımdan ayrıldı. Ben de hızla odamın kapısını açarak içeriye girdim.
Heinley, seni pislik! Eğer dediği gibi güçlü deliller hazırlamışsa kimse onların sahte olup olmadığını sorgulamaz. Amacını anlamak çok kolay. Delilleri imparatorun önüne sererek savaşı engellemek için Victor’u idam ettirmeyi önerecek.
Hayır! Bu olamaz, olmamalı!
Gözlerimden yaşlar boşanırken durdurmaya çalışmıyordum, ama hıçkırıklarım duyulmasın diye elimi ağzıma kapatıyordum. Bu heriften asla kurtulamayacak mıyım?
928 kelime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...