“Hadi acele et! “ Baş hizmetçinin verdiği komutla hemen koşarak atın yanına gittim. Üzerine çıktığımda gitmeden önce elimi güle güle anlamında havada sallayıp öyle koyuldum yola. Atı hızla sürerken rüzgar saçlarımı tarıyordu. O an Victor’la buraya gelirken aynı ata binmek zorunda olduğumuz zamanı hatırladım. Yüzüme hafif bir tebessüm yayıldı. Ben pek anı biriktirmediğimizi sanmıştım...
Derin bir nefes alıp, yoluma odaklandım. Dakikalar sonra sonunda saraydan uzaklaştığımda bedenime vurulmuş prangalardan da kurtulmuş gibi hissederek rahatlamıştım. Orman yolundan ilerlediğimde çok uzaklarda duran ama gözükebilen bir malikane takıldı gözüme. Atın eyerinden tutarak daha hızlı gidebilmek, saniyeler içerisin orada olabilmek istedim. Çünkü bu saçmalığı elimden geldiğince hızlı bitirmek istiyordum.
Karşıma çıkan ağaçlara dikkat ederek ilerlediğim için yavaşlıyordum ve bu da sabırsız kişiliğimin kendini göstermesini sağlayarak atı hızlandırmamı sağladığı için ağaçlardaki bazı dallar yüzümü çiziyordu. Kanayan çizikleri elimin tersiyle silerek ata doğru eğildim. Artık neredeyse yaklaşmıştım malikaneye. Malikanenin önünde bu ıssız ormanda kahverengi bir at daha görmüştüm. Dük Kedrey gelmişti anlaşılan. Atı durdurup attan indiğimde içeriden bazı hizmetçiler ellerinde pansuman malzemeleriyle, yara bantlarıyla bana doğru koştular. Elimi havada sallayarak istemediğimi belirttim ve içeriye girdim. Salona doğru ağır ağır ilerlerken bana sırtını dönmüş olan Dük geldiğimi fark etmiş olacaktı ki yüzünü bana döndü.
“Baba hasretine dayanamamışsınız galiba. “
Ya, ne demezsin.
“Sizinle konuşmam gereken özel bir mesele var. “ dedim onun dediği şeyi duymamazlıktan gelerek. Salondaki bütün hizmetçiler iznimizi isteyerek geri çekildiler ve arkalarından kapıyı kapattılar.
“Neymiş bu kadar önemli olan mesele?”
“Önce otur. “ salondaki tekli koltuklardan birini işaret ettim. Başının sallayarak ağır adımlarla koltuğa doğru ilerledi.
“Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Öncelikle biliyor musun bilmiyorum ama Victor’un katili Heinley. “
“Bu belliydi. “ diyerek sözümü kesti.
“Konuşmama müsaade et. Savaşı başlatan da Heinley. Kralın kızı casus olarak Heinley’in sarayına girmişti, hani şu aşık olduğunu iddia ettiği kız. Heinley de onun ailesinin olmadığını söylemişti ama bir süre sonra bazı soylular kızın ailesi olduklarını iddia etmeye başladılar. Heinley ise bir vikont onun ailesi olduğundan kesin bir eminlikle konuşuyordu. Halbuki bütün bunları kendisi ayarlamıştı ve kızın da casus olduğunu biliyordu. “
“Kızı öldürterek suçu Victor’a attı. “ dediklerimi anlamaya çalışarak tekrar sözümü kestiğinde kaşlarım çatıldı.
“Sözümü bitirmeme müsaade edecek misin? “ diye sorduğumda sustu ve eliyle devam etmem için bir işaret yaptı.
“Eğer bütün bunları ispatlayabilirsek Heinley’i idam ettirebiliriz. Bütün bu zaman boyunca imparatorun da onu koruyor olduğunu ortaya çıkarırsak imparatoru da deviririz ve yerine geçecek veliahdı ise taht için yeterli olmadığı için sonraki veliahtları karnında taşıyan ben çıkacağım tahta. “
“Karnında taşımak mı? Hamilesin! “
Başımı evet anlamında salladığımda sevinçle ayağa kalkarak bana sarıldı.
“Sen babanın gururusun Ariel. “
Pislik, seni kullanacağız diyemiyor da.
“İmparatoriçe de yanımda. “ dedim geriye çekilerek. “Eğer senin de yardımın olursa bu işi halledebiliriz. “
Kendinden emin bir tavırla odanın içinde dolandı. “Bana birkaç detay verir misin? “ diye sorduğunda başımı sallayarak daha önceden düşünmüş olduğum şeyleri ona aktardım.
“İlk önce Aurora’nın ailesi olan vikontu bulacaksın ve duyduklarıma göre gözden düşmüş soylular oldukları için onları kolayca kandırabilirsin. Ama bütün bunları Heinley’e belli etmeden yap. O ailenin seni reddedemeyeceği bir teklifte bulun ve gerçekleri söylemelerini sağla. Sen yapabilirsin bunu biliyorum. İkinci olarak, saraydaki hizmetçiyi konuşturup Heinleyden bebeğimi düşürmem için aldığı zehri itiraf etmesini sağlayacağız. Sonra da Heinley’in tetikçisini bulup Victor’u öldürmek için Heinleyden emir aldığını söylemesini sağlamalısın. “
“Bu kadar basit olamaz. “ dedi kaşlarını çatarak. “Bu işler böyle varsayımlarla ilerlemez. Sen şunu şöyle yapsam da olumlu sonuç alsam diye düşünüyorsun ve hiç işin olumsuz taraflarına bakmıyorsun. Hayat her zaman bizim planlarımıza göre ilerlemez Ariel, sen kafanı kullanıp hayatın her yönünü bilerek kendine göre ayarlamalısın sonuçları.”
Haklıydı. Hayat hiçbir zaman benim planladığım gibi gitmedi. Tekli koltuğa çöküp oturdum. Başımı ellerimin arasına alarak düşünmeye başladım. Nasıl her şeyin bu kadar kolay ilerleyeceğini düşünebilirim? Karşımdaki kişi Heinley. Adam kurnazlığın kitabını yazmış biri. Bunu en iyi deneyimlemiş olan kişi benim. Bir de aptallığımdan kurtulduğumu sanıp daha beter bir salaklığa girişiyorum. Başımı kaldırarak dük Kedrey’e baktım.
“Ne öneriyorsun? “
“Bana bırak. “ dedi kendinden emin bir tavırla. Elini başıma koyarak yüzüme baktı. “Senin için her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşüneceğim kızım. Bundan sonra asla üzülmene müsaade etmeyeceğim. Şimdi rahat ol ve saraya dön. “
Eline bir fırsat geçmişti ve eminim o bunu iyi kullanacaktı. Onun kişiliği Heinleyden daha beter, kısacası Heinley giderken o dönüyordu bu yolları. Bu işi ona emanet ederek saraya geri döndüğümde baş hizmetçinin hâlâ orada, arka kapıda beni beklediğini gördüm.
“Bunca zamandır beni mi bekliyordun? “ diye sorduğumda endişeli bakışlarının yüzümde gezindiğini fark ettim. “Aman tanrım! Ne olmuş sana böyle. “ derken hatırladım yüzümde ufak çizikler olduğu. “Önemli bir şey değil. “
“Önemli olmaz olur mu hiç?“ diyerek beni kolumdan çekiştirerek içeriye götürdü. “Hadi hemen pansuman falan yapalım. “
Victor’a benziyor. Sanırım onun Victor’a olan düşkünlüğünün sebebini şimdi daha iyi anlıyorum. Durdum. Kolumdan çekiştiriyordu. “Veronica, lütfen çocuklarım doğunca onları büyütürken benim yanımda olur musun? “
“Bir anda neden böyle bir şey söyledin?”
“Sadece onlar büyürken onlara babaları hakkında bir şeyler anlatarak babalarını birazcık olsa tanımalarını sağlamanı istiyorum. Tıpkı babaları gibi kişilikleri olsun istiyorum. Benimle kalacaksın değil mi? “ diye sordum gözlerinin içine bakarak. Ağlamamak için dudaklarını bir birine bastırdığında dudakları tek çizgi halini aldı.
“Merak etme ben hep yanınızda olacağım. “
Umarım bu gelecekle ilgili bir gerçektir. Çünkü artık tutulamayacak sözlerden bıkmıştım. Beni kolumdan sürükleyerek kendi odasına götürdü. Küçük ve soğuk bir odaydı. Küçük bir yatak, küçük bir komodin ve bir tane de sandalye vardı sadece. İki adımlık kalmıştı bu eşyalardan odada. Hareket etmek imkansızdı. Beni yatağa oturttu ve elini yüzüme doğru uzattı. Birden elinden mavi ışıklar çıkınca şaşkınlıkla gözlerimi ona çevirdim. “Kıpırdama.” Dedi. “Yaralarını iyileştiriyorum. “
Sıcak ve huzur verici ışığın gerçekten yaralarımı iyileştirdiğini hissedebiliyordum. “Sen şifacısın. “
Şaşkın çıkan ses tonumu dikkate almamış ve “Bilmiyor muydun? “ diye sormuştu. Bilseydim bu kadar şaşırmazdım.
“Bilmiyordum.”
“Önemli bir şey değil. Sadece küçük çizikleri iyileştirebiliyorum o kadar. “
“Önemli bir şey olmaz olur mu, bazen küçük gibi gözüken yaralar büyük sorunlar çıkarabiliyor. “
Hiç bir şey söylemeden işini yapmayı sürdürdü. Biraz sonra artık yaralarım tamamen iyileşince pelerinimi çıkardı ve katlayarak komodinin üzerine koydu.
“Böylece kimse dışarı çıkmış olduğunu anlayamayacak. “
961 kelime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...