3.1✨

963 120 2
                                    

İmparatoriçe elimden sıkıca tuttuğunda soran gözlerle ona baktım.

“Bu bebek saraya şans getirecek. Victor’un savaşa gitmesini böylece engellemiş oluruz. “

Sevinçle doldum. O an ne için daha önceden muayeneye gelmediğim için pişmanlık duymaya başladım. Yine de geç değildi, gidip Victor’a bunu söylemeliydim.

“Bunu ona kendim söyleyeceğim. “

İmparatoriçe başını sallayarak onay verdiğinde koşarak Victor’un orada bulunması muhtemel olan çalışma odasına doğru gittim. Sanırım şansım dönüyordu!

Koşarak bir yandan da karnıma bakıp gülümsüyordum. İçim içime sığmıyordu. Sonunda benim açımdan bir şeyler iyi gidiyordu. Çalışma odasına yaklaştığımda saçımı düzelttim. Günler sonra ilk defa görecektim onu.

Tam kapıyı tıklatacakken duyduğum şey karşısında elim kapıyı tıklatmak için harekete geçemedi ve havada asılı kaldı.

“Çünkü aranızdan biri sarayda kalmalı! Heinley’in savaş tecrübesi yok, ama sen farklısın. Oraya gitmelisin Victor.” Demişti imparator. O an bir şeylerin koptuğunu hissettim. Andan uzaklaşmıştım ama bir o kadar da andaydım. Sırasını kollayan bütün negatif duygular acımasızca saldırdılar bedenime. Hayır! Bebeğimiz var. Durdurabilirim onu.

Hızla kapıyı açtım. Odada sadece Victor ve imparator vardı. Victor yüzüme bakarak az önce söylenenleri duydum mu diye yüz ifademi inceledi.

“Lanet olsun! “ diyerek hızla yanımdan geçip odadan çıktığında arkasından seslendim ama dönüp bakmadığı için bu konuyu sonraya saklayıp onun cepheye gitmesini engelleme girişimine başladım. Kapıyı kapatarak imparatora doğru ilerlediğimde yüzünde meraklı bir ifadeyle hareketlerimi inceliyordu. Durdum.

“Victor cepheye gidemez. “

Tek kaşını kaldırarak hiçte şaşırmamış bir ifadeyle başladı konuşmaya.

“Bu seni ilgilendirmez. “

“İlgilendirir! “ diye bağırdım duygularımı kontrol edemeyerek. Sonra ses tonumu alçaltarak devam ettim konuşmama. “Eğer o savaşa giderse ve” ve dönemezse demeye dilim varmadı. “Ve olur da başına kötü bir şey gelirse. Çocuğunun babasız büyüme ihtimali var. “ Elimi karnımın üzerine koyduğumda gözleri fal taşı gibi açıldı. “Bu yüzden çocuğumun babasının yanında olması gerek. “

Yüzünü çaresiz bir ifade sardığında çabalarım anlamsız geldi bana. Bu inatçı herif zaten kararını vermişti.

“Victor güçlüdür. Emin ol savaştan sağ salim, zaferle gelecek. Bu savaşa katılması onun veliaht prens olmasını sağlayacağı için buna mecbur. “

Nasıl hâlâ bunları söyleyebiliyordu bu herif? Victor’un güçlü olduğunu varsayıp onu böyle bir tehlikeye mi atmak için aptal olmak gerek. Gücün de bir sınırı var.

“Siz farkında değilsiniz galiba. Her şey sizin düşündüğünüz gibi ilerlemeye-“

“Yeter! “ sözümü bağırarak yarıda kesmişti.

“Bu bebekten Victor’un haberi olmayacak. Eğer haberi olursa ikinizi de yaşatmam. “ tehdit etmişti beni. Bu haliyle tıpkı Heinley’e benziyordu. Sustum, ona karşı çıkmayı ne kadar istesem de sustum. Beni buna mecbur etmiş olmasına inanamıyorum. Bu şerefsiz, şuan zaten bir ölüden farkım olmadığını anlamamış olmalı.

Victorsuz yaşayabileceğimi mi sanıyor? Hem ben defalarca ölmüş olan birisiyim, şuan ölmekten korkacağımı mı sanıyor? Doğru sanıyor, korkuyorum ama kendim için değil. Daha doğmadan ölecek olan bebeğim için korkuyorum.

Senin İçin Yeniden Doğdum ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin