3.8✨

1.1K 114 31
                                    

Sorun değil. “ diye mırıldandığımda yüzüne keyif dolu bir gülümseme yayıldı.

“Heinleyden neden nefret ediyorsun? “ sorduğum sorudan sonra bir anda yüzü düştü.

“Çünkü onun bir insan olabileceğinden şüpheciyim. O zavallı Aurora’ya verdiği acı dolu ölüm, o kızın umutlarını yıkılışı, onu suistimal edişi her an gözünün önünde canlanıp duruyor. Bu yüzden fırsatımı bulduğumda onun işini bitireceğime dair Aurora’ya söz verdim. Bir de tabii zamanında Victor'a bazı bilgileri vermemiş olsaydım şuan da o da yaşıyor olabilirdi. “
Victor bu cadının onun için çalıştığını söylemişti bir ara. Kandırıldığını sanmıştım, sanırım haklıydım bir bakıma.
Cadının isteğine gelecek olursam. Bu sayede diğer kanıtları bulamamış olmamız pek sorun yaratmazdı. Ona işlediği bütün suçları itiraf ettirebilecek birisi vardı artık. Sonunda şans yüzüme gülüyor muydu?

Henüz sevinme Ariel, sonuna kadar bekle. En sonunda amacına ulaştığında gönlünce kutlarsın bu zaferini. Anlaşmamızı yapıp odadan çıktığımda kendi odama doğru yürüdüm. Adım adım intikamıma yaklaştığımdan dolayı içimde inanılmaz bir duygunun kabardığını hissediyordum. Sevinmeye korkuyordum, çünkü erken sevinmek her zaman felaketle sonuçlanmıştı benim için. Bu güneşli havada dışarıda uyumak için sevindiğim sırada yağmur yağması gibi basit bir şekilde de karşıma çıkabiliyor, hamilelik haberimi sevinçli bir şekilde Victor’a ulaştırmak için sabırsızlandığım sırada onun savaşa gidecek olması haberini duymam gibi daha ağır örneklerle de karşılaşabiliyorum.

Odama girer girmez kendimi yatağa attım. Artık rahatlamıştım. Sanki uzun bir uykudan uyanmışım gibi enerjiktim. Sorunum ne olursa olsun çözemeyeceğim hiçbir şey yokmuş gibi güçlü hissediyorum kendimi. Kapı tıklatıldığında oturur pozisyona geçerek “Gel! “ dedim. Baş hizmetçi usulca odaya girdi. Soran gözlerle yüzüme baktığında “ İmparatoriçeye yüksek mahkemeye başvurmasını söyle. “ dedim. Başını tamam anlamında sallayarak hızlıca odadan çıktı. Geri uzandım, sonra içimi bir endişe kapladı ve hızla yataktan doğrulup kapıya doğru koştum. Sanki peşimden birileri koşuyormuş gibi korkarak ilerleyip kapıyı kilitlediğimde içindeki endişe de aniden yok olmuştu. Derin bir nefes alarak yatağa geri döndüm. Sağ tarafımın üzerine uzandığımda aniden Victor’un vermiş olduğu hediyeyi hatırladım. Onun ölüm haberini aldığım günden bu yana kitabı bir daha asla çıkarmamak üzere saklamıştım. Yarım kalmıştı, totemimin işe yaraması için gereken süre dolmadan bitivermişti her şey.

Kırık dökük bir halde o satırlar arasında dolaşamazdım artık. Elinin değmiş olduğu o kitabın, onun okumuş olduğu ilk sayfalarını açmaya cesaret edemiyordum. Keşke beni düşünmek yerine kendini düşünseydi ve ilk karşılaşmamızdaki o soğukluğunu korusaydı. Onun ölmesindense bir yalana inanarak yaşamayı tercih ederdim.

Uyku bastırdı. Gözlerimi kapatarak imkansız hayaller kurmaya çalıştım. İmkansız diye bir şey yoktur derler ya, ölmüş birini yaşıyormuş gibi hayal etmek o hayali imkansız kılmıyor mu?

Cam kırılma seslerinin uykumu bölmesiyle gözlerimi karanlık odaya açtım. Hava iyice karardığı için oda da karanlıktı. Bir süre kendime gelebilmek için yatakta doğruldum ve aşağıdan gelen sesleri dinlemeye çalıştım. Bir anda uyandığımdan dolayı beynim bir şey algılamıyor gibiydi.

“Seninle evlendiğim güne lanet olsun! “ diye bağırdı imparator ve ardından yine bir şeylerin kırılma sesi duyuldu. Sorun ne? Yoksa planımızı öğrenmişler miydi?

“Ben doğru olanı yaptım! “ bu sefer bağıran imparatoriçeydi. Bu sefer kırılan şey ise bir tabaktı sanırsam. Hemen hızlıca yataktan çıktım. Sesleri bütün sarayda yankılanıyordu, onlar bunu umursamayacak kadar neyin kavgasına tutuşmuşlardı böyle?

Senin İçin Yeniden Doğdum ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin