Odama gittiğimde de yüzükoyun yatağa atmıştım kendimi. Anında uyuyakalmışım.
Tanrının belası bir sabaha daha açtım gözlerimi. Yine başımda uyanmam için dikilmişti hizmetçiler ve baş hizmetçi. Yine birbirinden güzel elbiselerle gelmişlerdi. Ama güzel şeyler bile mutlu etmiyordu bu sabah beni. İçimde iki türlü acı vardı. İkisi de bir birinden beterdi. Bir yandan içinde yeniden doğduğum bu bedenin anıları yüzünden prense aşık olmam yüzünden hissettiğim acı, ikicisi de bu aşkı kabul ederek Leo’ya ihanet etmiş olmanın acısıydı. Daha önceki hayatlarımda da bu tarz olaylar yaşamışımdır muhtemelen. Neden hatırlamıyorum?
Belki de çok hayat yaşadığım için çok anı biriktirmişimdir ve zihnim karışmasın diye bir yerden sonra otomatik olarak siliniyordur anıların çoğu. Bilemem, kimse bilemez.
İlk günlere dönmek istiyorum. Bütün günümü uyuyarak geçirdiğim dönemlere. Daha bir iki gün bundan önceydi değil mi? Bana aradan yıllar geçmiş gibi geldi.
Geri yatacağım. Beni hiçbir güç durduramaz. Başımı geri yastığa koyar koymaz baş hizmetçinin bağırışını duydum.
“Uyuyamazsınız leydim! Yapacağınız tonla iş var. Gelinlik provası yapmalısınız, saçınızı makyajınızı da şimdiden seçmelisiniz. Düğün günü takmanız için değerli mücevherleri de seçmeniz gerek. Her şey dört dörtlük olmalı. Bu yüzden de hemen o sıcak yatağınızdan çıkıp buraya gelip hazırlanmalısınız. “
“Yani hemen kıçını o sıcak yataktan ayırın demek istiyorsun, ama biraz daha nazik bir ifadeyle. “ homurdanarak çıktım yataktan. Anlaşılan beni durdurabilecek bir güç varmış. Neyse buna 4 gün daha dayanmam gerek. Sonra çekip gideceğim buralardan. Ne haliniz varsa görün!
Elimi göğsümün üzerine koydum. Bu bedenin onu sevmesi önemli değil, benim iradem bu bedenden daha güçlü. O adamdan ayrılmak zor gelebilir, ama bu bedeni bahane edip Leo’ya ihanet edemem.
Kırmızı bir elbise seçtim bu sefer. Bana güçlü bir hava katacağı kesindi. Saçımı toplatmadım. Açık kalması daha çok yakışıyordu bana. Makyajımı yaptım ve yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Hiçbir şey olmamış gibi davranacağım. Sadece şu 4 gün iyi geçinmeliyim buradakilerle.
Yemek salonuna da yüzümde aynı gülümsemeyle gittim. Her zamanki somurtkan ifadeyle masanın başında oturuyordu prens Heinley. Heinley’in hemen sağında da Aurora ona sevecenlikle yemek servis ediyordu. Yersen tabii! Prens Victorsa buraya geldiği gün onunla ilk karşılaşmamıza tezat oluşturacak bir şekilde davranarak güler yüzle karşıladı beni.
“Güneş gibi parlıyorsunuz leydim! “ diyerek dün oturduğum, yanındaki sandalyeyi çekti. Prens Victor’u es geçerek prens Heinley’in diğer yanındaki boş sandalyeye geçtim. Geçerken Aurora’ya samimiyetle gülümsedim. İşini yapsın, zaten ben burada fazla kalmayacaktım. Ömrünün sonuna kadar hizmetçi olarak kalacak değildi ya! Onun da gözü yükseklerde olabilir pek tabii. Ama tabii ben gittikten sonra yapsın ne yapacaksa. Şimdi ben buradayken hareketlerine dikkat etmesi gerek.
“Günaydın prens Heinley! “
Şaşırarak baktı yüzüme. Bir an kararsız kalmış gibi duraksadı.
“Günaydın.” Diye mırıldandı sonra.
“Bugün nasılsınız? “
Yine aynı şekilde mırıldanarak cevap verdi.
“İyiyim.”
Biraz yardımcı olsan keşke. Benim sözüm bitti. Haydi! Cesaretli davranarak onun elinden tutarak konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...