Hangi anne çocuğunun katilleriyle aynı çatı altında kalmak ister ki?
“Şimdilik planını uygulayana kadar yanında olacağım. Sonrasında sen tahta geçtiğinde de ben boşanarak saraydan ayrılacağım. “
“Öyleyse kaybedecek zamanımız yok. “
Hemen bu gece başlayacaktım. Victor’un ruhunu rahatlatmak için hemen alacaktım intikamını. Bu iş fazla uzadıkça bizim aleyhimize ilerleyecekti her şey.
“Babamla buluşmalıyım. “
“Dük Kedrey’i en kısa sürede buraya çağıracağım. “
“Hayır, burası olmaz. “ dedim bir anda aklıma Heinley’in yapabileceği pislikler gelirken. “Heinley cadı kadından yardım alarak konuştuklarımı bir bir öğrenir. Gerçi şuan bile ne planladığımı biliyor olmalı. O her zaman bir adım önde olacak. “ Son cümlemi üzgünce mırıldandım.
İmparatoriçe eliyle düğün günü bana hediye ettiği kolyeyi işaret etti.
“O senin boynundayken hiçbir büyü sana işlemez. Bir çeşit koruyucu bariyer gibi düşün. “
Bunca zaman boynumda bilinçsizce gezdirdiğim kolyenin böyle bir işlevi olduğunu öğrenmemle kısa süreli bir şaşkınlık yaşadım. Ama çok üzün sürmeden “Tamam, beni koruyan bir kolye var ama sizden her şeyi öğrenebilir. “ dedim.
İmparatoriçe başını iki yana sallayarak bileğini açtı. “ İmparator’un eş adayları her zaman koruyucu mühürle damgalanır. Bizden bir şey öğrenemez. “
Aldığım bilgi karşılığında büyük bir şok yaşadım. “Veronica da mı imparatorun eş adayıydı? “
İkisi de başlarını sallayarak onayladı.
“Zamanında.” Dedi imparatoriçe. “Uzun yıllar bundan önce iki leydi adaydı imparatorla evlenmeye. İlk bakışta Veronica onun ne mal olduğunu anlamıştı ve evlilik aşamasındayken vazgeçmişti. Ama ben hırsıma yenilip evliliği kabul ettim ve işte son halimi de görüyorsun. “
Başka bir gözle bakmaya başlamıştım bir anda Veronica’ya. O zaman olanlara rağmen hâlâ o adamın çocukları için bu kadar sevecenlikle çalışabiliyordu demek. Bana okuduğum kitaplardaki ana karakterleri hatırlattı. Bu saflık, masumluk değil, salaklık. Bu kadar iyilik fazla değil mi?
Yataktan çıktığımda onların bakışları bana döndü. “Beni yalnız bırakır mısınız, lütfen? “ diye sorduğumda ikisi de onaylayarak odadan çıktılar. Çıkmadan önce son bir kez daha bana bakıp gülümsediklerinde ben de aynı şekilde onlara karşılık vermiştim. Sonra üvey annemi hatırladım. En başında bana bu insanlar gibi davransaydı bütün bunlar olmayacaktı değil mi? Bütün bu olaylar yaşanmayacaktı ve ben de sakin ve mutlu bir hayat yaşayacaktım.
O zaman Victor’u tanımamış olacaktım ve onlara sahip olamayacaktım. Elimi kanımın üzerinde gezdirerek karnıma baktım. Umarım her halinizle babanızın bir kopyası olursunuz. Heinley gibi kötü karakterli olmamanız için sizi iyi eğiteceğim.
Pencerenin önüne gittim. Oradan gökyüzüne baktım. Her şey çok zor da gelse bunu atlatacaktım. Zamanla onun yokluğuna alışacaktım alışmasına da intikamı alıp onun huzur bulmasını sağlamalıyım önce. Keşke...keşke çocuklarının varlığından haberdar olsaydı. Böyle olacağını bilseydim ölmek pahasına da olsa ona her şeyi açıklardım.
Ama sonraki pişmanlık neye yarar? Makyaj masasına doğru ilerleyip çekmecesini karıştırarak savaştayken bana yazmış olduğu ilk ve son mektubu aldım elime. Pencerenin önüne geri gelip oturdum. Pencereden sızan ışık aydınlatıyordu kağıdın yüzeyini. Ağlamak isteğiyle dolmuştum, ama artık ağlayamıyordum. Bir süre mektupla öylece bakıştık durduk. Naif el yazısına baktım ve istemsizce sırıttım. Çok şirin diye düşündüm mektubu yazarken ki yüz ifadesini düşünerek.
Aniden gözümün önünden birkaç anı geçti ve zihnimde bazı sözler yankılandı.
“Okyanus gözlüm. “ gibisinden pek çok lakap ve bir ağaçtan inip birisinden kaçan iki çocuk. Dikkatle düşündüğümde kızın çocuğa “Leo.” Diye seslendiğini fark ettim. Bütün bunların üzerine mektubu elime alarak el yazsını dikkatle inceledim. Taklit etmiş olamazdı, Leo’nun el yazısının aynısıydı.
Öyleyse Heinley’in sarayındaki odadayken bulduğum mektupta Victor’a aitti. Mavi tüylü kuşun getirdiği mektubun da zaten ona ait olduğunu biliyordum. El yazısı hepsinde aynıydı.
Öyleyse Victor Leo muydu? Üstelik bunu kendisi de biliyordu ve benden sakladı. Mektubun başındaki bana hitap ediş şeklinden bile bunu belli etmişti hatta.
Gözlerine ruhumu hapsettiğim kadın...
Birçok defa bunu belli etmesine rağmen görmezden gelmem onu üzmüş olmalı. Nasıl hissetmiştir kim bilir?
Peki, bir anda bütün bu anıları hatırlamamın sebebi neydi, bana bu sefer de Leo’yu kaybettiğimi hatırlatmak için miydi? Ona hiçbir zaman tam anlamıyla kavuşamayacağımı belirtmek istiyor olmalısın tanrım. Kabul ediyorum, çok güçlüsün. Yenildim ben!
Bu saatten sonra bunları hatırlamamın pek bir anlamı yok. Anlıyorum, ayran gönüllü Ariel sonunda gerçek Leo’ya aşık olmuş, ama hemen de onu kaybetmiş. Aman ne güzel!
Dışarıyı seyre dalarken havanın yavaş yavaş aydınlandığını ufuktaki bulutların kırmızıya boyandığını biraz sonra fark edebildim. Mutsuz ve yorgunum. Ama bunu intikamımı almamak için bahane olarak kullanmamalıyım. Ne kadar yorgun hissetsem de bunun tamamen psikolojik bir şey olduğunu kabullenmeliyim.
Odanın kapısı tıklatıldığında bir an gözlerimi manzaradan çekerek kapıya baktım. Hiçbir cevap vermedim. Çünkü ağzımı açmak için bile üşeniyordum. Biraz daha tıklatıp gitti. Ayak seslerinin git gide uzaklaştığını duymamla kapıya yöneldim ve kapıyı hafifçe aralayarak gelenin kim olduğuna bakmaya çalıştım. Heinleymiş. O pislik hangi yüzle buraya gelir? Kapıyı kapatıp kilitleyerek yere çöktüm. Umarım bir an önce dük Kedrey buraya gelebilir. Plan yapma konusunda her ne kadar berbat olsam da babama imparatoriçe olacağımı söylediğimde canla başla bana yardımcı olmaya çalışacaktır. Üstelik Kedrey düklüğü güçlü bir dukalıktır.
Veliaht prensin mutlaka desteğine ihtiyacı olacak kadar güçlüdür. Dizlerimi kendime doğru çekerek yüzümü dizlerime gömdüm. Dük üvey kardeşimin iyiliği için benimle çalışacaktır mutlaka, ablası imparatoriçe olan bir dük olacağı için destekçileri ve gücü hiçbir zaman azalmayacak. Hatta günün birinde gözünü imparatorluğa dikebilecek kadar cesaretlenecek. Yine de o kadar uzak bir geleceği düşünmek yerine şimdiye çare bulmam lazım. Taht evlatlarımın hakkı, onları almaya çalışanları da yok edebilecek kadar güçleneceğim.
Biraz sonra kapı tekrar çalındı. Kapı kolu zorlandı, benden ses çıkmayınca “Benim Veronica. “ diye seslendi baş hizmetçi Veronica. Ayağa kalkarak kapıyı açtığımda elinde bir pelerinle gelmiş olduğunu gördüm.
“Dük Kedrey sizinle görüşebilmek için yola çıktı. Siz de hemen yola çıkıp saraydan uzak bir yerde onunla görüşmelisiniz. “
Pelerini üzerime geçirerek konuşuyordu. Sonra da hızlıca elimden tutarak ön kapıya doğru değil başka bir tarafa ilerledi.
“Nereye gidiyoruz? “
“Arka kapıdan gizlice çıkacaksınız, orada bir at sizi bekliyor. Ata binerek ormana doğru ilerleyin ve orada imparatoriçenin kendi malikanesinin olduğu göreceksiniz. Oraya pek uğramaz, yine de korunaklı bir yerdir ve çalışanların hepsi de imparatoriçeye sadıktır. Rahat olabilirsin. “
Söylediklerini unutmamak için içimden tekrarlayıp duruyordum. Sarayın içindeki birçok dolambaçlı yerlerden geçip arka kapıya vardığımızda kapıyı açtı. Çimenli arka bahçede beyaz bir atın durduğunu gördüm. Kapının bir anda açılmasıyla at kısa süreliğine bize döndü, baktı ve sonra kendi önüne geri döndü. Bu dümdüz çimenli alanda bir tane bile ağaç yoktu.
982 kelime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...