Yatağın içinde bir o yana bir bu yana kıpırdayıp duruyorum. Tanrı hiç kimseyi açlıkla sınamasın. Özel sosta kızarmış tavuk butları uçuşsa da şuan gözümün önünden aşağı düşmek için biraz daha beklemekte fayda var. Çünkü onlar yemeklerini daha yeni bitirdi. Hemen gidip bir şeyler hazırlatsam durumu yanlış yorumlayacaklar. Oysa ben tokluğumu gerekçe göstererek inmemiştim yemeğe.
Odamın kapısı tıklatıldı. Hemen yataktan fırlayarak tekli koltuğa geçtim.
“Gel! “
Kapı sertçe açıldı. İçeri gelen prens Heinleydi. Işığı açtı, kaşları çatık bir şekilde yanıma geldi.
“Aurora’ya neden kötü davranıyorsun? “
Ona ne zaman kötü davrandığımı ve kötü davranmak derken neyi kastettiğini anlamadığım için kaşlarımı kaldırarak düşünmeye çalıştım.
“Ne yani, ondan daha yüksek mertebedesin diye bir iki makyaj fırçana dokundu diye onu azarlamak zorunda mısın? “
“Anlamadım.” Dedim yüzümde soğuk bir ifadeyle. Sinirle sırıttı.
“Anlamazsınız tabii, leydi Ariel. Bir daha Aurora’ya kötü davranmayın. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. “
Kötü davranmak derken neyi kastettiğini anlamıştım artık. Sabahki olaydan bahsediyordu.
“Yanlış anlamış ve hemen gelmiş size ispiyonlamış öyle mi? “ alayla sırıttım.
“Sizin de ona karşı olan ilginiz hayret edici doğrusu. “
Son söylediğim söz onun yüzü ifadesinde değişikliklere sebep olmuştu. Bu sefer tek kaşını kaldırarak meydan okurcasına bana dikmişti gözlerini.
“Hatırlatmak isterim ki biz bir birimize karşı romantik duygular beslemiyoruz. Onu savunmam sizi neden bu kadar kıskandırdı ki? Üstelik daha 3 gün bundan önce sizden uzak durmam için neredeyse yalvarıyordunuz bana. “
“İster bir hizmetçi parçasıyla sevgili olun, ister bir dul kadınla. Beni ilgilendirmez, ama eğer onunla sevgiliyken benimle evlenmek üzereyseniz bu evliliği başlamadan bitirmek en makul olanı. “
Yüzündeki bütün öfkesi yerini şaşkınlığa bıraktı.
“Gerçekten mi? “ diye sordu üzgün bir ses tonuyla.
“Gerçekten bu kadar kolay mı? “
İç geçirip gözlerimi devirdim.
“Ne yani biz daha evlenmeden beni aldatıyorsun ve ben sırf bu yüzden seninle evlenmek istemediğimi söylediğimde mi sorun oluyor? Kolay evet, çok kolay. “
Başını yere eğerek dışa doğru sesli bir şekilde nefes verdi.
“Üzgünüm, çocukça bir oyuna kalkıştım.”
Elini ensesine koydu.
“Sadece beni kıskanmanı istemiştim. “
“Seni kıskanmam için sevmem gerek.”
Evliliğin iptalini onun kendisinin istemesini sağlayacak kadar ağır konuşmalıydı.
“Sadece eskisi gibi olsan olmaz mı? Beni tekrardan sevemez misin? “
Ellerimi karnımın üzerinde birleştirdim.
“Sana ne oldu böyle? “ diye sordum. Hiçbir cevap vermeyince onun bana sorduğu sorunun aynısını ona sordum.
“Eskisi gibi olsan olmaz mı? “
“Değiştim diyorsun ve bu halinden de memnunsun anlaşılan.”
Onun bu sözlerine bir cevap vermemek için başımı başka tarafa çevirdim ve duvar kağıdını inceledim. Bir anda bana sarıldığında kımıldayamadım.
“Birazcık böyle kalalım. “ dedi duyulur duyulmaz bir sesle.
Kollarım iki yana açılmış bir şekilde öylece durdum. Kalp atışlarını duyuyordum. Çok hızlı çarpıyor...
Kulağımı göğsüne dayayıp kalp atışlarını dinlemeye devam ettim. Bu huzur verici ses sanki bütün endişemi alıp götürüyordu. İçimde ona sarılma isteği yarandı ama o isteğe karşı gelmeliydim.
Ne yapıyorum ben?!
Kendimi geri çekerek onun kolları arasından kurtarmaya çalıştım, ama başaramadım. Sımsıkı sarılmıştı.
Bir süre daha durdu bu şekilde. Bağımlılık yaratan cinsten bir sarılışı vardı.
Geri çekildi. Yüzüme bakmadan
“İyi geceler sana. “ diye mırıldanarak hızla ayrıldı odadan. O odadan çıkar çıkmaz kendimi tekliği koltuğa attım. Onun Ariel’den nefret ettiğine kesinlikle emindim. O, benden ölesiye nefret ediyordu. Hatta öyle ki bütün bu nişanlılık süreci boyunca Ariel’le doğru dürüst bir sohbeti bile olmamıştı. Genelde konuşan Arieldi.
Şimdi ne değişti? Ben mi?!
Ariel’in bedenine girmemle her şeyi altüst ettim. Onun aksine kendi karakterime uygun davrandım. Hep küçük görülen o itaatkar Ariel değildim artık ben. Bendeki bu değişim fark edilmeyecek kadar küçük değildi.
Stresten tırnaklarımı kemirmeye başladım. Aynı zamanda odamın kapısı tıklatıldı. Gel demeye çekindim, çünkü prens geri dönmüş olabilirdi. Hayır, o olamazdı. Gidişinden anlaşılıyordu böyle kısa süre içinde geri dönemeyeceği.
“Gelebilirsin! “
Kapı arasından o kızıl kafasıyla prens Victor uzattı başını. Odanın içinde beni aradı gözleriyle. Beni gördüğünde yüzüne ciddi bir ifade takınarak elinde gümüş bir tepsiyle içeri girdi. Boğazını temizleyerek söze başladı.
“Akşam bir şeyler yemediniz. Şimdi acıkmışsınızdır. “ Sağına soluna bakarak konuşuyordu ve sanki yüzüme bakmamak için fazladan bir çaba harcıyor gibiydi.
“Baş hizmetçi Victoria’nın isteği üzerine getirdim. Kendi fikrim değildi. “
Bu iki kardeş arasındaki benzerlikler beni gülümsetmişti. Tıpkı Heinley gibi o da bana tepsi içinde yiyecek bir şeyler getirmişti. Güldüğümü gördüğünde tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Ona baktığımda bakışlarını yine çekti.
“Tuhafsınız.” Dedim mırıltıyla.
“Ne dedin? “ duymamış gibiydi.
“Merak ettim. Siz kraliyet ailesinden olanlar ne yiyip, ne içiyorlar? “
“Mutfaktakiler ne pişirirlerse onu. “ ciddiyetle açıklamada bulundu.
Başımı salladım gülerek. Prens Victor da hızlı hareketlerle tepsinin üzerindekileri cam masanın üzerine koydu. Eliyle tekli koltuğu göstererek
“Otursana.” Dedi. Yüzüne baktım. Sadece Leo’yla olan benzerliğini ölçüp biçmeye çalışıyordum. Nazikçe kollarımdan tutarak koltuğa oturttu beni.
“Hadi bir şeyler ye. “ bütün tabakların üzerini tek tek açtı.
O gece aklıma tam olarak şöyle kazındı; yaptığımız dostane sohbetler ve geceye karışan kahkahalarımız. O Leo olamazdı, ama iyi bir arkadaş olabileceği kesindi. Bir taraftan Leo’yu bulamamış olmanın hayal kırıklığını ve umutsuzluğunu gizlemeye çalışırken bir yandan da onunla olan sohbetimizin bana yeni bir arkadaş kazandırmasıyla hoş duygular içindeydim. Tuhaftı işte, karmaşık duygular asla peşimi bırakmamıştı zaten.
Bu durumda kayınbiraderimle kaçmayacak olduğum için rahatlamıştım, bir yandan da kaçmamın önünde bir başka engel oluştuğunu düşünüp endişeleniyordum.
Victor gittikten sonra daha fazla bir düşünmemeye karar vererek yatağa girdim. Çünkü düşündükçe delirecekmişim gibi hissediyordum. Bir de şu Aurora meselesi vardı. Yarın ilk iş onu kovmalıydım. Bu olayı abartarak prense ispiyonlamasının arkasında pis bir sebep olduğu açıktı. Böyle ufak bir olayı bile hemen koşup prense yetiştiriyorsa, kaçma planımla ilgili bir şey sezecek olursa neler olacağını düşünemiyorum.
869 kelime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...