“Hava soğuk, üşeniyorum. “
“Karar ver bahane olarak hangisini kullanacaksın? “
Durdum.
“Ne yapacaksın seçeceğim bahaneyle? “
“Onu azat edeceğim. “ dedi omuzlarını kaldırarak. Anlamadım.
“Senin onu bahane olarak kullanmana kıyamadım bu yüzden de onu bir bahane olmaktan kurtaracağım.”
“Sözlerin duyguları yoktur prens Victor, sözcükler hakkında böyle konuşmanıza gerek yok. “
Yüzünde bir tebessüm belirdi.
“Sizi tanımadan önce ben de öyle düşünüyordum leydi Ariel. Oysa sözlerinizle benim canımı yakıyorsunuz, aynı zamanda içinde sevgi gibi asil bir duyguyu taşıyan ‘seni seviyorum.’ sözünü deseniz beni bir anda dünyanın, hatta galaksinin en mutlu varlığı yaparsınız. İşte bu da sözlerin duyguları olduğunu ve o duyguların aktarılabildiğini açıklıyor. “
Nasıl böyle bakmaya cesaret edebiliyor bana?
“Ah, bahaneleri azat edeceğinizi söylemiştiniz. Tam olarak neden bahsediyorsunuz? “ diye sorarak konuyu değiştirmeye çalıştım.
“Mesela, üşeniyorsanız sizi sırtımda taşıyacağım. Eğer üşüyorsanız ceketimi size vereceğim. “
Siz prenslerde kucakta ve sırtta birilerini taşıma fetişi var galiba. Bu herhalde bir ihtimal imparator olabilirsiniz diye geliştirdiğiniz bir içgüdü olabilir.
“İlgimi çekmedi. “ diyerek odamın yolunu tuttum. Yine peşimden koşturdu. Yemek salonunun bulunduğu yerden geçerken prens Heinley’in bakışlarına maruz kaldım.
Bu adam çıldırmış olmalı! Kendisi Aurora’yla etrafta gezinirken hiçbir sorun yokmuş gibi davranıyor üstelik, evlenmek üzere olmasına rağmen. Ama beni prens Victor’la görür görmez kıskanmaya başlıyor. Kusura bakma da beni bu şekilde kısıtlayamazsın!
“Hadi bahçeye çıkalım.” Dedim duyulur duyulmaz bir sesle. Prens Victor’un kaşları şaşkınlıktan havalandı.
“Sırtımda taşıyayım mı? Ya da ceketimi vereyim. “
Ah, cidden bu adam bir garip. Bu kardeşlerde çoklu kişilik bozukluğu mu var? Bugün söylediklerini ertesi gün unutup onun tam zıttı şeyler söylüyorlar. Dün gece bana karşı duyguları olmadığını sadece ölmemem için benimle evlenmeye çalıştığını söylememiş miydi bu adam?
“Gerek yok. “ diyerek önden çıktım. Çardağa doğru ilerlerken imparator’un orada oturduğunu fark ettim.
“En iyisi o huysuz adamdan uzak durmak. “ diye fısıldadı kulağıma doğru eğilerek.
“Neden? “ Diye cevap verdim fısıltıyla.
“Huysuzluğunu bize de bulaştırmasın şimdi. “ başımı salladım. Birden aklıma arka bahçedeki keşfettiğim yer geldi. Oraya gitmek istedim. Gerçekten oraya ihtiyacım varmış gibi hissettim.
“Hadi başka yere gidelim. “
Onu oraya götürmeli miyim? Orası benim için özel olabilir tabii, ama bu sarayda onun çocukluğu geçti herhalde o, benden önce keşfetmiştir orayı.
“Nereye gidiyoruz? “ diye sordu bir çardağın etrafından dolanıp arka bahçeye doğru ilerlerken.
“Birazcık sus ya! Çenen ağrımıyor mu senin? Bu kadar çalışmak onu da yormuştur bence. “
Öyle bir sustu ki fazla azarladığımı düşünerek vicdan azabı çekmek üzereyim. Ama çekmiyorum, üzereyim.
Sonunda benim özel yerime gelmiştik. Gerçi sadece bir defa gelmiş olduğum bir yerdi burası, ne diye özel oluyordu hiç anlamıyordum. Ama belki de eskiden Ariel buraya gelmiştir ve izi zaman geçirmişti burada. Her ne kadar anıyı hatırlamasam da duygular hâlâ bir şekilde varlığını sürdürüyor. Son derece basitti aslında. Kiraz ağacının altında bir bank. Yine de bana tuhaf bir şekilde tanıdık geliyordu. Prens Victor banka doğru eğildi ve parmağını bankın üzerinde gezdirdi. Orada ne var diye bakmaya çalıştığımda bana dönerek beni engelledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yeniden Doğdum ✅
Fantasy"Ben, leydi Ariel Kedrey. Şu andan itibaren mevkimden dolayı bana verilmiş olan bütün haklarımdan ve bütün mal varlığımdan vaz geçiyorum. Kedrey malikanesinden ayrılıyorum ve yeni bir hayata başlama kararı alıyorum. " Kapak tasarımı: @yesilozilknur...