°18|

1.6K 142 34
                                    

"Sana ne oluyor? Sanki senin meselen. Bu ikimizin arasında olan bir şey. Beni daha fazla sinirlendirmeden odana geç Gamze."

"Haklısın bu ikinizin arasında olan bir şey baba. Doğru ya ben de bu aileden miyim ki benim de fikrim önemsensin? Hiç rahatsız olmuyorum da zaten. Her evde olan şeyler bunlar. Her Allah'ın günü bağırmalarınız falan. Her normal aile gibi sizde birbirinize güzel sözler ediyorsunuz. Ama öyle güzel ki sana anlatamam. Ama biliyor musun? Benim de canımı yakıyor bunlar. Sahi nereden bileceksin ki?"

"Umurumda değil." diye bağırdığında gözlerime akın eden yaşları geri göndermeye çalıştım. "Babanla nasıl konuşman gerektiğini öğrenememişsin daha. Ne olacak annesine çekmiş."

"Ben hiçbirinize falan çekmedim tamam mı?" Kapüşonumun iplerini çektim ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. "Benim annem ve babam ise hakkımda daha hiçbir şey bilmiyor. Babam ise annemden daha beter bir durumda."

"Gir içeri. Konuşmamız bitmedi." Kafamı iki yana salladım ve terliklerimi giyip kapıyı çekmeden son kez yüzüne baktım. Keyfini bile bozup yanıma kadar gelmemişti. İkimizin de sesi yükselmişti. Ve ilk kez babamla böyle konuşuyordum. Ama artık kaldıracak gücüm kalmamıştı.

"Konuşmamız sen keyfini bile bozmayıp orada oturduğun an bitmişti." Elimin tersiyle sol gözümden akan yaşı sildim.

"Çabuk gel şuraya dedim sana." Ayağa kalktığında kapıyı ardımdan hızlıca çekip merdivenlerden inmeye başladım. Dışarıda beni bulması daha da kötü olacaktı. Hızlıca alt katımızda oturan Damlaların ziline bastım. Terliklerimi çıkarıp elime aldım ve kapı açıldığında kendimi direk içeri attım. Kapıyı Hasan abi açmıştı.

"Bir şey mi oldu?" Endişeli bir şekilde yüzüme bakıyordu. Kafamı iki yana salladım. Ardımdan kapı çaldığında babam olduğunu anlamıştım. Hızlıca kapıdan gözükemeyeceğim bir yere kendimi attım.

"Burada olmadığımı söyle. Lütfen." Sırtımı duvara yaslamıştım ve nefesimin düzeltmeye çalışıyordum.

"Hasan oğlum bizim kız burada mı?" Sesi sinirli çıkıyordu. Ama Hasan abi az çok onu biliyordu zaten. Ya da başkalarına karşı iyiydi. Belki de tek bana karşı böyleydi.

"Görmedim. Bir şey mi oldu?" Nefesini bıkkınlıkla verdiğini duydum.

"Bilmiyorum ki birden bir şeyler deyip gitti." Gözlerimde yaşlar daha da çok birikmeye başlamıştı. Bilmiyordu, cidden hiçbir şey bilmiyordu. Hemde hiçbir şey. En çokta canımı benim hakkımda hiçbir şey bilmemeleri yakıyordu.

"O zaman kapıyı kapatsam sorun olur mu? Yarın ki toplantıya hazırlanmam lazım da." İçeri girmeyi teklif etmesin diye içimden dua ettim. İşi benden daha çok umursadığını biliyordum. Hatta her şeyi. Beni aramayı bırakıp burada iş hakkında konuşmaya başlardı. İşte öyle biriydi.

"Tamam o zaman seni daha fazla tutmayayım. İyi hazırlan. Yarınki toplantı çok önemli şirket için." Veda ettikten sonra kapıyı kapatmıştı. Evlerinden ise hiç ses çıkmıyordu. Saçlarım gözükmese bile ellerimi yanaklarıma doğru götürüp kapüşonumun içine doğru ittirdim. Alışkanlık olmuştu. Ve elimde hâlân daha terlikler vardı. Ağlamak istiyordum ama kendimi tutmam lazımdı. İçeri Hasan abi geldiğinde bakışlarımı ona çevirdim.

"Baban gitti. İyi misin?" Kafamı bilmiyorum dercesine salladım. Elimde tuttuğum terlikleri ayakkabılıklarının üstüne koydum. "Evde benden başka kimse yok haberin olsun. İstersen Damla gelene kadar biraz dışarıda dolanıp geleyim." Kafamı tebessüm ederek iki yana salladım.

"Teşekkür ederim Hasan abi. Ben Damla'nın odasında beklerim. Benim yüzümden işinden de olma." Kafasını onaylayarak sallamıştı. Gözümde daha çok yaşlar birikmeye başlamıştı. Babamın yapamadıklarını bir başkası yapıyordu. Başka hiçbir şey bundan daha fazla canımı acıtamazdı.

Bir çocuğun en korkulu rüyası, bir gün ailesinin onu sevmeyeceği düşüncesidir. Ama ben bir gün beni sevmelerini istiyordum. Belki de seviyorlardır ama belli etmiyorlardır diyorum. Peki bunun sevmemekten farkı neydi ki? Ben söyleyeyim hiçbir şey.

Annem evde değildi hâlân daha. Kardeşim ise okulundaydı. Annem alacaktı. Umarım işi çıkmazdı. Almak istemediğimden değildi sadece bugün eve gitmek istemiyordum. Damla'nın ailesi beni, benim ailemden daha çok seviyor gibiydi. Annemle aramız iyiydi kötü değildi ama sevdiğini asla belli etmezdi. Ya da ince düşünmüyordu hiç. Benim için değerli olan ufak şeyleri bile değersiz olarak görüyordu. En çokta bu yakıyordu canımı işte.

Damla'nın odasında geldiğimde kapıyı ardımdan kapattım ve yere oturup sırtımı kapıya dayadım. Cebimdeki telefon titreyince elime aldım ve gelen mesaja baktım.

Babam: Nereye gittin bilmiyorum ama hemen eve gel.

Babam: Dediklerin hakkında daha net olmalısın.

Siz: İstemiyorum. Ama umurunda mı sanki? Bugün çok bağırıp kavga etmeyin Eda ben yanında yokken yüksek sesten korkuyor. Onun için bile olsa bunu yapın.

~ Babam arıyor....

Aramayı reddettikten sonra telefonumu kapatıp cebime koydum. Neden, neden beni sevmiyorlardı? Çok mu kötü biriydim?

Ağzımdan kaçan hıçkırığı tutamamıştım. Elimle ağzımı kapatıp sessizce göz yaşlarımı kurumuş kalbime ilaç niyetine akıttım. Belki bu sayede birinin beni sevebileceği umudunu kaybetmezdim. Ya da boşa ümitleniyordum. Her zamanki gibi.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Ama ben sana kıyamam ki🥺😢

Bölümler nasıl gidiyor? Lütfen yorumlarınızı iyi veya kötü olsun paylaşın ❤️❤️❤️

Vee kendinize iyi bakınnn:))

Gelecek bölümde görüşürüz 💗💗💗

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin