°20|

1.6K 137 35
                                    

Kafede oturup Damla'yı bekliyordum ama ne gelen vardı ne de giden. Yanıma bir garson gelmişti. Elinde de bir kutu çikolata vardı. Bana doğru uzattığında anlamaz gözlerle ona bakıyordum.

"Bunu size vermem istendi." Aklıma direk bana yazan çocuk gelmişti.

"Kimin verdiğini biliyor musunuz?" Kafasını iki yana sallamıştı. Çikolata severdim ama almaya niyetim yoktu. "Üzgünüm ama bunu kabul edemem. Eğer yanlış anlamazsanız sizin olabilir."

"Teşekkür ederim efendim ama bunu kabul edemem. Ben buraya koyup gidiyorum. İsterseniz alırsınız isterseniz almazsınız." Kafamı onaylayarak sallamıştım. Kutuyu masanın üzerine koyup buradan uzaklaşmıştı. Kutuyu kendime doğru çektim ve içine baktım. Bir not kağıdı vardı. Kağıdı elime alıp yazan nota baktım.

Dün üzgün gibiydin. Hatta bugün de. Sadece bu çikolataların biraz da olsa moralini düzeltebileceğini düşündüm. Umarım kabul edersin. Etmeyeceğini bile bile gönderiyorum. Denemekten zarar gelmez değil mi? Ve mutlu ol. Hayatının her anında. Çünkü sen mutlu olunca ancak bende mutlu oluyorum.

Güzel bir el yazısı vardı. Etrafıma bakıp beni izleyen birinin olup olmadığına baktım. Ama kimse yoktu. Cidden ama bu çocuk kimdi?

Dün sadece dışarı çıkıp hava almıştım. O zaman mı görmüştü? Ben kim olduğunu biliyor muydum? Artık ciddi anlamda sabrım taşmaya başlamıştı. Bu çikolataları zaten kabul etmeyecektim ve bunu biliyor olmasına rağmen neden boşu boşuna uğraşıyordu ki? Kağıdı katlayıp çantamın içine atmıştım. Neden yaptığımı bilmiyordum ama yapmıştım işte.

"Öncelikle Bismillahirrahmanirrahim. Ben yanlış zamanda mı geldim? Biraz gecikmiş olabilirim. Hem sen niye deli dana gibi etrafa bakıyorsun? Ve çikolata mı aldın bana?" Elini uzatıp alacağı sırada eline vurmuştum yavaşça.

"Şu gereksiz almış. Hem nereden biliyordu burada olduğumu? Yeme sakın ha. Ondan hiçbir şey istemiyorum."

"Ama bir şey diyeyim mi? Tam sevdiklerini almış. Sen seversin de ben sevmem mi? Cidden bu çocuk kim? İçimdeki Sherlock açığa çıkmaya başlıyor."

"Senin içinden Sherlock değil ayı çıkar ayı. Çikolataya nasıl bakıyorsun bir görsen. Sanırsın kırk yıl aç kalmış." Gülerek geriye yaslanmıştı.

"Bu benim için bir iltifattır. Neyse onu bunu geç. Bizim bölümden biri de olabilir bu. Acaba bu yeni gelen çocuk olabilir mi? Bir gizemli bir gizemli anlatamam." Kafamı olumsuzca iki yana salladım.

"Uzun zamandır seviyorum diye bir şeyler zırvalıyor. O ise yeni geldi. Hem öğrenip ne yapacağım ki?"

"Yalnız yeni geldi falan ama bizim alttaki üniversite vardı ya. Oranın mimarlık öğrencisiymiş. Belki de senin hasretinden geldi."

"Of Damla. Ne kadar çok boş yaptın be. Boş ver bir iki yazar sonra cevap vermem unutur. Hem ben böyle şeylere gelemiyorum. Ne saçma şeyler."

"Saçma ama romantik. Baksana çikolata bile göndermiş. Ama yiyemiyorum."

"Zıkkım ye. Bunu neresi romantik?" Gözlerini devirip bana baktı kafasını iki yana sallayarak.

"Doğru karşımda dağ ayısı duruyor. Nasıl unuturum ki? Hem içine bir şey yazmış mı?"

"Saçmalamış işte bir şeyler. Hem beni konuşmaya falan mı geldik buraya?" Kafasını hızla onaylayarak sallamıştı.

"Notu gösterene." Kafamı iki yana sallamıştım bu seferde. Eline koz vermeye gerek yoktu. Yoksa tüm sınıftakilerin yazısına bakıp kim olduğunu bulmaya çalışırdı.

"Niye ne yazdı da göstermiyorsun?" Gözlerimi devirdim ve kafamı iki yana salladım.

"Bir şeyler yazmış dedim işte. Hatta o kadar gereksizdi ki bak unuttum bile." Gözlerini kısarak gözlerimin içine baktıktan sonra geri çekildi.

"Öyle olsun. Siz mesajlaşıyor musunuz peki?" Kafamı iki yana sallamıştım.

"Yani engellemeden önce birkaç şey diyorum o kadar. Sevmiyorum böyle şeyleri zaten. Ve şuan bunu niye yapıyordu? Sanki karşıma çıksa duyguları ile alay edeceğim. Öyle bir insan da değilim. Bunu bilmiyorsa zaten konuşmasın bile benimle. Bak gereksiz yere gene sinirlendim. Konuyu değiş."

"Çikolatayı yiyebilir miyim?" Gözlerinin içine baktım direk.

"Al zıkkım da ye. Hepsi senin olsun. Patlayana kadar ye." Gülerek hemen çikolatayı kendi önüne çekti ve yemeye başladı.

"Seni çok seviyorum biliyor musun?" Kafamı iki yana salladım. "Aman bir şeyi de bil o zaman. Hem sen niye bu kadar hödüksün? Belki karşına çıkmak istiyor ama seni kaybetmekten korkuyor. Belki de cidden hiç beklemeyeceğin biridir. Ve bence çocuğa biraz yaz. Yazıktır. Bak o kadar çikolata da almış sana. Hem niye almış. Doğum günün müydü?" Sonra kafasını iki yana salladı. "Daha var. Kızım bence polise gidelim kimliğini öğrenelim."

"Ben yazmadan yazmayacağını söyledi. Engellemedim de. Eğer yazarsa gidelim. Zaten sıktı da. Ama ne bileyim içimde garip bir his var. Hani nasıl anlatsam? Şimdi çocuk yazıyor ama ya kızsa? Canı sıkılmışsa? Ya da dalga geçmek için yapıyorsa? İşte anlıyor musun bu yüzden istemiyorum. Hem cidden ne kadar saçma bir şey. Böyle hakkında hiçbir şey bilmediğin birine nasıl aşık olmamı bekliyor ki?"

"Kızım belki de beklemiyor bir şey. Sadece içindekileri sana dökmek istiyor. Hem eğer seni gerçekten seviyorsa yakında kim olduğunu açıklar merak etme. Peki o zaman sen ne yapacaksın?"

"Olmaz diyeceğim. Ne diyeyim? Ben birini sevmek falan istemiyorum."

"Yalnız bu işler senin isteyip istememen ile olmuyor." Bilmişlikle yüzüme bakıyordu.

"Bal gibi de oluyor. Bak şuana kadar birine aşık da olmadım sevgili de olmadım. Ama maşallah sende çok meraklısın ki her hafta bir tane."

"Aşk olsun. Öyle biri miyim? Hem ne yapayım çok tatlılar. O gün konsere gittik ya çocuğun numarasını aldım. Yazışıyoruz. Bir daha gele-"

"Gitmiyoruz. Baştan söylüyorum. Hemde kesinkes. Ve sözün vardı bana sakın unutma."

"Hemen de hatırlat. Bazen hayırsız arkadaşlarının olması çok kötü bir şey."

"Birde bana sor." Dil çıkarıp önündeki çikolataları yemeye devam etmişti.

Bu çikolataları sevdiğimi nereden biliyordu ki?

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

SELAMLARRRRR:))

Nasılsınız?? İnşaallah iyisinizdirrr💗💗💗💗

Neyse çok uzatmayayım diğer bölümde görüşürüz ❤️❤️❤️

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin