°62|

1K 91 79
                                    

Hasan ile sabah dışarı çıkmıştık alışverişi tamamlamak için. Çoğu şey bitmişti sadece mutfak ve süs için birkaç eşya kalmıştı geriye. Ama Hasan tutturmuştu biraz dışarıda yürüyelim diye. Hayır yani yürümenin vakti miydi şimdi? 

"Hasan sen niye bu kadar sakinsin? Yani yetiştirmemiz gereken şeyler var ve sen hâlâ diyorsun yürüyelim. Madem yürüyelim dedin neden şuan arabadayız?" Ona kızgınca bakıyordum ama o ise sadece gülüyordu. 

"Biraz sabret be güzelim. Az kaldı. Bir yere götüreceğim seni. Hem sen niye bu kadar taktın? Yetiştiririz." Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Daha nikah tarihini almaya bile gitmemiştik. Bir haftada şunları yetiştirebilirsek benden mutlusu olmazdı yeminle. Birkaç dakika sonra ağaçlık bir yerde durmuştuk. Etrafta da kimse yoktu. Bu kadar güzel olduğuna bakarsak büyük ihtimalle burayı henüz kimse keşfetmemişti. 

Yanıma geldiğinde elimi tutmuştu. Burası cidden çok güzeldi. Böyle ağaçla dolu yerleri çok seviyordum ve içimin huzurla dolmasını sağlıyordu. Ben büyülenmiş bir şekilde etrafıma bakıyordum. Yaradanın bize bu kadar güzel şeyleri vermesi varlığına kanıt değil miydi? Ve biz de bunları görebildiğimiz için şanslı değil miydik? 

Biraz daha onunla yürüdük konuşmadan. Burası çok güzeldi cidden. Ama sanırım buraya gelmek sakinleşmemi de sağlamıştı ve iyi de gelmişti. "Bakıyorum da sinirin geçti. Az önce zamanı mı falan diyordun." Gülerek ona baktım. Cidden beni iyi tanıyordu.

"Senin de bakıyorum hoşuna gitti. Baştan söyleseydin bu kadar laf yemezdin. Hepsi senin suçun sonra gel gönderme yap." Kaşları anında havaya kalkmıştı. Yani şaşırmakta haklıydı da ama biraz. Böyle ucundan.

"Sen öyle diyorsan." Omzumla koluna hafiften vurdum. Birkaç adım attıktan sonra önümde durdu. Ne yaptığını kestirmeye çalışıyordum. Cebinden bir kutu çıkardıktan sonra dizlerinin önünde eğildi ve kutuyu açtı. Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Bunu hiç beklemiyordum. O ise benim şaşırmış halime gülüyordu. "Anılarını benimle paylaştığın gibi hayatını da benimle paylaşır mısın Berceste'm?" 

Gözlerimin şuan dolması normal miydi? 

Ellerimle yüzümü kapatmıştım kafamı onayladığımı belli edercesine sallarken. "Ömrümün sonuna kadar yanındayım. Ve seni hep kalbimde saklayacağım." Yüzüğü taktıktan sonra dudaklarını alnıma bastırmıştı. Gözümden o sırada bir damla yaş akmıştı. Ama bu da diğerleri gibi mutluluktandı. "Hem nereden çıktı bu biz zaten evlendik birkaç gün sonra da inşallah resmi olacak." Gözlerim dolu dolu yüzüne bakıyordum. Her seferinde iyi ki o dememe sebep oluyordu bu adam.

"İçinde kalmasını istemezdim Gamze'm. Herkes gibi sende sevilmeyi hak ediyorsun ve bunu sana belli etmekten hiçbir zaman çekinmeyeceğim. Romantik değilim biliyorum ama böyle yerleri çok seversin hatta bir kere kaybolmuştun hatırladın mı?" Kafamı onaylarcasına salladım gülerken. 

"Piknik yapıyorduk ve birden baktım ki kaybolmuşum. Hem sonra sen gelip bulmuştun." Omzuna hafifçe vurmuştum. Alnımı göğsüne yasladığımda o da kollarını bana dolamıştı. "Teşekkür ederim Hasan. Her şey için." Ardından ben de kollarımı ona doladım sıkıca. 

"Asıl ben teşekkür ederim. Kalbine beni de kabul ettiğin için." Romantik olamam falan diyordu ama külliyen yalan. Yoksa kalbim niye kendini kaybetsin böyle, değil mi? 

°°°°

Küçük Enişte: Valla direk konuya dalacağım piuv diye

Küçük Enişte: Damla beni sevmiyor anladım da bilerek mi benden kaçıyor

Siz:

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin