Evi yerleştirmemiz bitmişti ve artık hazırdık dört günün sonunda. Annemler sayesinde bu kadar hızlı bitmişti. Şuan ise kına için hazırlık yapıyorduk ve zaten kendi aramızda olacaktı. Teyzem ve onların çocukları bir de Hicret annemin kardeşleri ve yeğenleri gelecekti. Kına yarındı ertesi gün ise nikah vardı. Her şey beklediğimden daha güzel gidiyordu, tabi şuan dışında. Ev tam bir savaş alanı gibi ve annem de her an üstüme atlayacak gibi duruyordu.
"Gamze kızım kına yarın ama ne bu rahatlık? Her şey tamam mı acaba? Başka ne eksik? Aslında Hicret bizim salondaki her şeyi kaldıralım mı alan daha da büyüsün?" Annem konuşurken etrafını tarıyordu. Hatta bazı şeyleri kaldırıp nasıl gözüktüğüne bakıyordu. Yemin ederim delirmişti en sonunda.
"Anne istersen evi komple ortadan kaldıralım da rahatlayasın. Vallaha ben bile bu kadar şey yapmıyorum ya bir sakin ol." Annem kafasını iki yana sallıyordu.
"Kızım asıl sen nasıl bu kadar rahatsın? Sanki ben evleniyorum bu da öyle yemek yemeye geliyor gibi." Kafamı iki yana salladım. Damla ve Hicret annem ise bizi gülerek izliyordu. Bir şey de demeye korkuyorlardı annem kafayı sıyırmıştı yeminle.
Kapı çaldığında koşarak onlardan uzaklaştım. Kapıyı açtığımda Hasan karşımdaydı. Yüzümde büyük bir gülümseme oluşmuştu. "Duydum ki bunalmışsın. Kaçırayım mı seni?" Kafamı anında onaylayarak sallamıştım. İçeri girip selam verdikten sonra direk konuya dalmıştı. "Serpil anne ben kızını kaçırıyorum. Hadi size kolay gelsin." Veda ettikten sonra evden çıkmıştık. Tabi annemin azarını o da yemişti ama ısrarı üzerine izin vermişti.
"Tamam şimdi bakabilirsin artık." Ellerini gözlerimden çektikten sonra karşımda duran kaykaya şaşkınlıkla bakıyordum. Bu kırılmamış mıydı yani? "Bende kalan dediğim şey buydu. Eğer söyleseydim hemen anlardın." Kaykayı alıp ters çevirdim ve arkasındaki yazıya baktım. HGD yazıyordu. Hatta ben yazmıştım. Tanıştığımızdan bir hafta sonra doğum günüydü Hasan'ın ve o gün vermiştim ona. Hatta bana da Damla söylemişti. Yani biraz da şans eseri olmuştu ve o da söylemişti. Bu kaykayımı çok severdim ama hiç düşünmeden ona vermiştim. Tabi kabul etmemişti ama bende bir dil vardı cidden kim olduğunu bile unuttururdu adama.
"Damla bana kırıldığını söylemişti. Hâlâ saklıyor muydun?" Kafasını onaylayarak sallamıştı. Hâlâ inanamıyordum. Benim onda kalan şeyim derken bunu kast etmişti. Aklıma hiç gelmezdi çünkü varıldığını unutmuştum bile.
"Damla hep bana ver bana ver deyince ben de ona kırıldı dedim. Ve sana geri vermeyi istememin sebebi bunu ne kadar çok sevdiğini bilmemdi. Ama sende de maşallah bir inat var asla kırılmaz. Almazsak tehdit ederdin geri versek kafamızda parçalardın." Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde onu dinliyordum. Şimdi ben bu lafları hak edecek ne yapmıştım?
"Aşk olsun ben öyle bir insan mıyım? Yani bari anlatıyorsun eksik anlatma. Kaykayın üstüne koyup buradan da aşağı atarım sizi." Dediklerime karşın gülüyordu tıpkı benim gibi. "Hadi binelim mi?"
"Sen bin beraber sığmayız." Etrafıma bir kez daha bakmıştım kimse var mıydı diye. Kimsenin olmaması bir avantajdı. Elimi ona uzattığımda anında tutmuştu. İlk kaykaya ben çıkmıştım daha sonra da o çıktı ısrarımın üzerine. "Yemin ederim kırk yıl düşünsem şuan beraber kaykaya bineceğimizi düşünmezdim."
"Ee, şaşırtmak bizim işimiz." Arkasında duruyordum ve ellerimi beline koymuştum. Yavaş yavaş hareket ettiriyordu kaykayı. Uzun zaman olmuştu binmeyeli. "Bak sakın korkma arkanda ben varım Allah korusun düşersen falan diyorum ben tutarım." Komik bir şey dememiştim ama söylerken gülüyordum. Onun da hafiften tebessüm ettiğini görmüştüm. Sanırım en son böyle dediğimde ne olduğunu hatırlamıştı.
"Diyorsun yani?" Kafamı sallamıştım görmeyeceğini bilsem bile. "Küçükken de bir kere böyle binmiştik hatırladın mı?" Yüzümü buruşturmuştum. Hatırlamaz olur muydum? Benim yüzümden yere yapışmıştık. "Sustuğuna göre hatırladın sanırım."
"Sen eğlen eğlen. Ben neden hayatımın her anında rezil olmak zorundayım ki?" Kaykayla biraz zor ilerliyorduk. Ama özlemiştim eskisi gibi binmeyi aslında onunla binmeyi. "O gün hem senin suçundu. Ben dedim sana sağ taraftan git diye. Ama sen yok dinlemedin hiç. Sonra taşa takıldık ve bum. Bir baktım ki yerdeyiz. Senin o hayırsız kardeşin de güle güle öldü zaten."
"Taşa takılmadan değildi o, sen ikimizi de tutup çektin ve bum. Bir baktım ki yerdeyiz." Benim laflarımı bana karşı kullanıyordu. Kaykayı durdurmuştu biz konuşurken. Yani aslında olası bir şeye karşı tedbirdi. "Bence gene düşmek istemeyiz değil mi?" Dil çıkarmıştım anında.
"Sen o zamanlar da salaktın ama. Ben senin üstüne düşmüştüm hatta kolun kanıyordu ama sen hâlâ iyi misin diyordun. Küçük sıyrık bile yoktu." Hafiften tebessüm etmeye başlamıştı bu dediğime karşın ardından da sıkıca sarılmıştı bana. Ben de kollarımı ona doladım.
"Sana bir şey olmasın da benimki çok acıtmaz. Hem o gün ne kadar mutluydum sen biliyor musun? Koluma yara bandı yapıştırmıştın." Kafamı iki yana salladım gülerken. O da tıpkı benim gibi gülüyordu. İkimiz de deliydik ciddi anlamda. Buna sevinilir miydi?
"Manyak. Daha on yaşında ya var ya yoktun düşündüğü şeylere bak hele." Eşarbımın üstüne bir buse kondurdu geri çekilirken. "Yalan yok o gün de ben çok üzülmüştüm. Kolun kırıldı sanmıştım. Ve bir daha yerine takılmayacak sanıyordum oradaki biri yüzünden."
"O kişinin kim olduğunu hatırlıyor musun?" Kafamı iki yana sallamıştım. Ben daha dün ne yediğimi unutuyordum dediği şeye bakın hele şimdi.
"O kişi" Biraz durdu tepkimi ölçmek için ama hatırlamadığımı anlayınca devam etti. "Berkti." Kafamı anında kaldırıp ona baktım. Kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı. Hâlâ hatırlamıyordum ama sadece neden? Ve nasıl olabilirdi?
"Hasan, emin ol onla konuşurken hep engelledim. Hiç hoşlanmadım bile. Aklıma hiç öyle gelmedi. Hatta başka biri olsaydı gene umrumda değildi. Sadece biliyorsun biz senle hep farklıydık. Yani işte-"
Alnımdan öperek lafımı bölümüştü. "Güzelim açıklama yapmana gerek yok. Ben sana hep güveniyorum. Ve yaptığın kararlardan dolayı seni yargılamam fikrimi belirtirim sadece bu kadar. Ve benden hiç çekinmeden aklındaki her şeyi anlat olur mu? İçine atma." Kafamı onaylayarak salladım. Bilmiyorum ama nedense sanki böyle şeyler ortaya sonradan çıkıp aramızı bozacakmış hissi veriyordu. Ve en önemlisi de aramızda bir güvenin oluşmasıydı. Onu kırmaktan korkuyordum belki de en çok.
"Hasan, iyi ki girdin hayatıma ve kalbime misafir oldun."
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Bölüm sonuuuuuuğğ. Haber vereyim dedim son 4 bölüm :"))
Nasılsınız hayat nasıl gidiyor?? İnşallah iyisinizdir ve kendinize dikkat edin hep💗💗💗💗
Diğer bölümde görüşmek üzere Allah'a emanet olun 💜💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°
ChickLit0535*******: Ve son olarak, 0535*******: Mutlu ol Berceste. 0535*******: Ve korkularından kaçmak yerine onlara sığınmalısın 0535*******: Birini sevmekten bu denli korkup kendini her şeyden soyutlama. Siz: Peki birini sevdim diyelim Siz: Ve bu kişi...