°22|

1.4K 141 31
                                    

"Ablam iyi misin? Bir şey mi oldu?" Ağlayarak gözlerime bakıyordu. Onu böyle görünce benim de gözlerimde yaşlar birikmeye başlamıştı.

"Abla, sence" Cümle kurarken zorlanıyordu ve bu çok üzüldüğü zamanlarda olurdu. "ben çirkin miyim?" Eğilip onun boyuna geldim ve ellerimi yanaklarına koydum ve kafamı iki yana salladım.

"Sen çok güzelsin. Hemde herkesten çok. En çokta" Elimi kalbinin üzerine koydum. "burası güzel.  Bu kötü dünyada biz kötü insanların arasında tek iyi sensin." Gözlerime yaşlar akın ediyordu. Ama durdurdum o da üzülürdü beni böyle görürse.

"Ama bugün okul çıkışında birkaç kişi" Eliyle yüzünü örtmeye çalıştığında ellerini tuttum ve bana bakmasını sağladım. "güldü bana. Komikmişim." Yanaklarında parlayan yaşları baş parmağım ile sildim ve sildiğim yerlerden öptüm.

"Ablam yok öyle bir şey. Sen çok güzelsin. Hem boş ver onları. Kendilerine gülmeleri gerekiyor asıl. Sen üzülme tamam mı? Ben hep yanındayım." Kollarımı açıp ona sıkıca sarıldım. Down sendromuydu. Onu ne kadar koruyacağım desem de dışarıdaki kalbi bozuklar bir yolunu bulup insanın kendini kötü hissetmesini sağlıyordu. "Çikolata almaya gidelim mi?" Kafasını onaylayarak salladığında kucağıma aldım onu.

Anahtarları ve cüzdanımı cebime atıp kapıyı arkamdan kapattım. Asansörün aşağı katta olduğunu görünce merdivenleri inip aşağı kata inmeye başladım. İnerken yanağından öpüyordum her fırsatta. Onu öpmemizi çok seviyordu ve o da bizi öpmeyi çok seviyordu. Ben onu öpmeye kıyamazken onlar kalbini tek bir sözleri ile kırıyordu. En çokta bu yakıyordu canımı zaten.

Aşağı indiğimizde Hasan abi asansörü tutmuştu ve telefonda konuşmayı bitirmeye çalışıyordu. İstemeden olsa da konuşmasına kulak misafiri olmuştum. "Hayır baba. Kaç kere diyeceğim bana bulduğun kızlarla buluşmayacağım diye. Asansöre bineceğim hadi kapat." Bıkkınlıkla nefesini dışarı vermişti. "Baba, daha yirmi beşi bile bitirmedim ne evde kalması? Neyse daha fazla uzatmayalım. İşim var." Yanına vardığımızda telefon konuşması da bitmişti. Kucağımdaki Eda hemen Hasan abinin kucağına doğru uzanmıştı. O da gülümseyerek kollarını açmıştı ve yanağından öpmüştü. "Nasılmış bakalım minik prenses?"

"İyi değilim." Birden yüzü asılmıştı. Asansöre binip zemin kata bastım ve yüzümü Eda'ya çevirmiştim buruk bir tebessüm ile.

"Niye? Kim üzdü benim minik prensesimi?" İkisini izlerken gözlerime ulaşan yaşları engellemeye çalışıyordum.

"Hasan abi ben" Durdu ve yutkundu. "çok mu çirkinim?" Ellerimle ağzımı kapatmıştım. Gözümden birkaç damla yaş akmıştı. Onu koruyamıyordum. Ona tüm kötülüklerden koruyacağım diye söz vermiştim ama tutamıyordum.

"Hayır abicim. Çok güzelsin hemde. Sen onları dinleme. İnsanlar hep yalan söyler." Kafasını sallamıştı ve kollarını Hasan abinin boynuna dolamıştı. Asansörden inmeden önce gözümde biriken yaşları sildim.

"Hasan abi ben alayım Eda'yı daha. Hem işin vardır seninde." Eda ise ona daha da sıkı sarılmıştı. Hasan abiyi çok seviyordu ve şuan ondan ayrılmak istememesini anlıyordum. Hatta her zaman böyle yapardı. "Ablacım hadi gel bana. Bak Hasan abinin de işi vardır. Sonra gene getiririm yanına. Olur mu?" Kafasını iki yana sallamıştı.

"Aslında işim çok yok. Yarına erteletebilirim. Hem bugün prensesi kaçıralım olur mu?" Kafasını hızla sallamaya başlamıştı.

"Emin misin? Cidden sorun değil biz markete kadar gidecektik zaten." Hem rahat edemezdim. İnsanların bakışları olsun ve bir erkekle yanımda başka biri olmadan beraber olmak olsun rahatsız hissettiriyordu. Hasan abi zaten öyle biri değildi biliyorum ama sonuçta erkekti ve böylesi de doğru değildi. Yanımızda Damla olsaydı bu kadar çok düşünmezdim ya da normal zamanlarda olduğu gibi sataşabilirdim ama bugün sataşacak kadar kendimi iyi hissetmiyordum. Gariptir ki Hasan abi ne zaman böyle olsam hisseder ve benimle normal konuşurdu. Bazen keşke benim de abim olsa diye düşünmeden duramıyordum. Acaba nasıl hissettirirdi birinin seni sevmesi veya düşünmesi? Sanırım bunu hiçbir zaman öğrenemeyecektim.

"Gamze sorun değil cidden. Hem Damla'ya da haber ver. O da gelsin. Neredeyse onu da alalım. Buradan da lunaparka gidelim mi minik prenses?"

Eda 'evet' diye mutlulukla bağırınca kabul etmekten başka şansım kalmamıştı. Onu mutlu görünce bende mutlu oluyordum. Kafamı onaylar bir biçimde sallamıştım. İkisi de ilerleyince sağ gözüme akın eden bir damla yaşı da sildim. Bazen onun acıları benim acım olsun diye dua ediyordum. O dayanamazdı. Küçüktü ve bu kötü dünya için fazla iyiydi. Sadece biz insanlar o kadar kördük ki bunu anlayamamıştık.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Maalesef ki böyle insanların olması çok üzücü...

Diğer bölümde görüşürüz ❤️❤️

Kendinize iyi bakın💗💗


Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin