°65|

1K 91 61
                                    

Hasan ile evliliğimizin üstünden neredeyse bir buçuk yıl geçmişti. Ve Allah'a şükür hiçbir sorunumuz yoktu. Damla ve Mert ise evlenmişti. Hatta Damla kapanmıştı da. Hepimiz çok şaşırmıştık ama bir o kadar da mutlu olmuştuk. Damla namazını kılardı ama diğer şeyler hakkında pek bilgisi yoktu. Fark ettim ki suç bendeydi. Ona daha önceden anlatmam lazımdı. Tabi arada söylerdim ama sanırım çok kalıcı olmamıştı. Ama şuan ki halini görünce çok mutlu oluyordum. Ve kapanmak ona o kadar yakışmıştı ki.

Ve Berk'e gelecek olursak yurt dışına gitmişti. Bu hali üzmüştü açıkçası. Sonuçta benim yüzümden ülkesinden gitmişti. Gitmeden önce de son kez mesaj atmıştı. Hatta Hasan'a atmıştı. Bizim mutlu olmamızı diliyordu. Ve şuan o da başka biriyle evleniyordu. Hatta davetiye bile göndermişti. Çok mutlu olduğunu ve beni takıntı olarak gördüğünü söylemişti. Yani alışmış olduğu için aklında kalmıştım büyük ihtimalle. Aramızda hiçbir problem yoktu. Nişanlısı ile de tanışmıştık. Kız çok iyi biriydi. Hep mutlu olurlardı inşallah.

Doktorun odasından çıktıktan sonra yüzümdeki tebessümü silemiyordum. Elimi karnıma götürdüm yavaşça. Ben şimdi anne mi oluyordum? Telefonumu hemen cebimden çıkardım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı. "Hasan Mert çabuk evde ol yarım saat içinde. Yoksa kemiklerini kırarım." Biraz heyecandan zarar gelmezdi değil mi?

"Güzelim, ne oldu? Bir şey mi yaptım? Niye Hasan Mert dedin? Ciddi bir şey mi var? Niye Hasan demedin tek?" Gülmemi bastırmaya çalışmıştım.

"Gelince sen karar verirsin. Ben yoldayım eğer erken gelirsen birkaç bir şeyler de hazırla. Senin yüzünden çok yoruldum." Yani biraz da onun suçuydu. Sırf sürpriz olsun diye tek başıma gelmiştim. Hatta ilk benden duysun diye.

"Hayatım bir şey yok değil mi? Ben yola çıktım bile bak dikkatli gel. İyisin değil mi? Sen neredeysen söyle ben gelip alayım olmadı."

"İyiyim be. Sende iyi olmayalım mı istiyorsun?" İtiraz edeceği sırada telefonu kapatmıştım suratına. Azıcık çeksindi nazımızı canım.

Eve geldiğimde o çoktan gelmişti ve evin içinde volta atıyordu. Ben geldiğimde hemen bana doğru geldi ve sıkıca sarıldı. "İyisin değil mi? Bir şeyin yok?" Kafamı onaylayarak salladım.

Elimi yıkayıp yanına gitmiştim tekrardan. Çok gergin duruyordu. Elini tutup koltuğa kadar götürdüm. Oturduğumuzda endişesini hissediyordum. "Öncelikle endişelenecek bir şey yok sadece aramıza yeni bir misafir katılıyor."

"Kim ki? Çok uzaktan mı geliyor? O yüzden mi bu kadar telaşlandırdın beni? Ama bir şey olmaz sen iyi ol da." Yüzümde tebessüm oluşmuştu. Anlamamıştı hâlâ.

"Yani çok uzak mı bilemem ama şuan yanımızda." Kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı. Hâlâ anlamamıştı. "Hasan bazen çok salak olabiliyorsun. Baba oluyorsun.Ve küçük misafirimiz de" Elini tutup karnımın üstüne koydum. "tam burada. Dokuz ay sonra rabbim nasip ederse aramıza katılacak." Gülerek Hasan'ın yüzüne bakıyordum ama o ise tepkisizce bakıyordu. Elimi gözünün önünde salladım. Gözleri doluyor muydu? "Hasan?"

"Ben şimdi baba mı oluyorum?" Kafamı onaylayarak salladım. Benim de gözlerim doluyordu. "Gamze'm şimdi sen anne ben de baba mı oluyorum?" Kafamı bir kez daha sallamıştım. Karnımı okşamaya başlamıştı. "Beni duyuyor musun yavrum? Daha küçüksün biliyorum ama sana söz veriyorum seni hep koruyacağım ve hep yanında olacağım. Anneniz de arada yanımıza gelebilir tabi." Omzuna hafifçe vurmuştum. "Şimdi tekme atamıyorlar değil mi?" Kafamı bıkkınlıkla iki yana salladım. "Anne kızmaya başladı bak. Kıskanıyor bizi. Bence kızım olacak. Hep saçlarını da tararım. Sonra hep beraber oyun oynarız. Şimdi ben nasıl dokuz ay bekleyeceğim?"

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin