°29|

1.4K 119 48
                                    

Kampüsün kafeteryasında oturmuş önümdeki kahveye bakıyordum sadece. Dün zaten iyi uyuyamamıştım. Eve babam geldiğinde eski haline anında dönmüştü. Sahi ne bekliyordum ki? Aslında eski halinden kastım umursamaz tavırları ve annemle olan kavgalarıydı. İkisi de alttan almayı denemiyordu ya da birbirlerini dinlemeyi. Bugün de annem mahkemeye başvuracaktı. Babam kabul etmemişti boşanmayı ama annem kararlıydı. Sanırım bu sefer bitmişti ama neden bu, kalbimi bu kadar çok yakıyordu? 

"Sana diyorum Gamze beni duyuyor musun?" Bakışlarımı kahveden çekip Damla'ya bakıyordum. "Diyorum ki çıkışta şu proje işini mi halletsek? Ama aslında Betüllerden de yardım alsak fena olmaz. Bu hoca sınıfta bırakmak için yer arıyor. En azından geçerli bir not alalım da sonra zorluk çıkarmasın." 

"Olur ama önce haber verelim müsaitler mi diye. Taslakların dosyalarını ben halletmiştim sizde çizimleri özenerek yaptınız değil mi?" Kafasını onaylayarak sallamıştı. "Tamam makette en geç iki güne biter hatta bugün bile bitebilir. Teslim tarihi de işte haftaya. Yetiştiririz ya." Eğilip eliyle omzuma hafifçe vurmuştu.

"İyi misin kızım? Sabahtandır böyle bir durgunsun. Dün dediğim şeylerden dolayı mı?" Kafamı anında iki yana sallamıştım. 

"Ondan değil ya. Sadece iyi uyuyamadım ondan." Kafasını onaylayarak sallamıştı. Önünde duran kahveden bir yudum aldı. Ben ise birinin beni izlediğini hissettiğim tarafa doğru çevirmiştim bakışlarımı. Berk sağ tarafımızda oturuyordu ve bakışlarını yakalamıştım. Anında çevirmişti bakışlarını. Cidden o muydu? Neden gelip söylemiyordu ki? Kafamı iki yana salladım. Zaten söylese bile bir şey değişmeyecekti ki. Birini sevemeyecek kadar donmuştu kalbim. Eritmek için ise hiçbir mücadele vermiyordum. Ama halimden memnundum. 

Derslerimiz bittiğinde şirkete gelmiştik. Damla arabadan indikten sonra hemen koluma yapışmıştı. Mert de biz içeri girdikten sonra bize yetişmişti. Üç saate yakın bir süredir maketi yapıyorduk. "Taslaklar ve çizimler hoş olmuş. Benim elim değdiği için makette güzel oldu. Buna da yüksek bir puan vermezlerse de ne bileyim yani." 

"Birde benim cazibemi ekleyelim üstüne düşük not vermesi imkansız." Damla anında kafasını sallayıp Mert'e dönmüştü. Ve evet gene başlıyorlardı. Kolumla Betül'ü dürtükledim ve kafamı 'bittik' anlamında iki yana sallamıştım. 

"Daha da aşağı çekmesin Mert hani yükseltmek yerine." Kaşlarını kaldırarak demişti. Biz Betül ile onları takmayıp maketin son dokunuşlarını yapıyorduk. Ama onlar çoktan işlerini güçlerini bırakmış kavga ediyorlardı. 

"Ah doğru senin de bizim takımda olduğunu unutmuşum. Benim suçum." 

"Doğru beyninin olmaması senin suçun. Hadi benim tipsizliğim bir iki şey yaparım kapanır ama senin o beyinsizliğinin yerini ne kapatacak koçum?" 

"Şimdi ben ikinize bir vuracağım birbirinizi kapatırsınız. Dönün önünüze. Şunu bitirip kurtulalım. Daha benim de işim gücüm var." Betül ikisini de uyarmıştı. İkisi de birbirlerine dil çıkardıktan sonra önlerine dönmüştü.

Kafamı gülerek iki yana sallamıştım. Maket bittiğinde hepimizin yüzünden yorgunluğumuz okunuyordu. Maketi Mert alacaktı. Tek çocuk oydu ve en güvende kalacağı yerde onların eviydi. Çünkü Damla ve Hasan abinin sağı solu belli olmazdı. Bizde de aynı durum söz konusuydu. 

"Betül teşekkür ederiz. Sana da zahmet verdik ama. Bak senin de birine ihtiyacın olursa bizi aramayı unutma tamam mı?" Dediğim şeyle kafasını onaylayarak sallamıştı. 

"Çokta bir şey yapmadım ama rica ederim. Hem ararım tabi ki de ayıp ettiniz." Gülerek demişti ve bu benimde yüzümde bir gülümsemenin oluşmasına sebep olmuştu. Vedalaştıktan sonra üçümüz kalmıştık. 

"Neyse bende daha gideyim maket çirkinliğin karşısında yıkılmadan önce." 

"Bence de Mert en iyisi sen hemen git." Damla'yı omuzlarından tutup tersi yöne çevirdim yoksa maketi ikisi de iki dakikada bozabilirdi. 

"İki Mertten de nefret ediyorum. Birisi abim olacak şahıs diğeri şu salak şey." 

"İnsan sevdiği kişiden nefret edermiş Damla." Birden gözleri açılmıştı ve kafasını iki yana sallamaya başlamıştı. 

"Allah korusun be. Tövbe de. Biz mi Mertle? Ay çok komik." Kafamı iki yana sallamıştım. Garip tavırlarını fark etmiştim. Büyük ihtimalle kendine karşı inkar ediyordu ve bir şeylerin de olduğundan şüpheliydim. Yoksa bu kadar birbirlerine sataşmazlardı değil mi? 

"Ben bir Hasan abi ile bir şey konuşacağım. Sorun olmaz değil mi?" Kafasını iki yana sallamıştı. 

"Ne sorunu olacak bende biraz gezeyim. Alışmamız lazım. Bizde belki yakında burada çalışacağız. Ay rüya gibi." Gülerek kafamı iki yana sallamıştım bir kez daha. Hasan  abinin odasının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıya tıklatmıştım ve içeri girdim ardından. 

"Hasan abi müsait misin?" Kafasını onaylayarak sallamıştı baktığı kağıtlardan başını kaldırırken. "Ben bir şey soracaktım. Bir arkadaşım var da rica etmişti sormam için." Kafasını dinlediğini belli edercesine salladığında devam ettim. "İşte şey ailesi boşanmak istiyormuş ama anlaşarak değil. Eğer arkadaşım mahkeme karşısında aslında boşanmalarını istemediğini söylerse ne olur? Ama biraz da anlaşamıyorlarmış. Ve gene de istemiyormuş." İlkin biraz düşünmüştü. O sırada bende tırnaklarımı avcumun içine batırıyordum. İlk defa düşüncelerimi sesli bir şekilde dile getirmiştim. Ama kendim olduğumu söyleyemeyecek kadar korkaktım. 

"Büyük ihtimalle duruşmayı erteler. Ve destek almalarını sağlar yani aralarını düzeltmeleri için başka kişilerle görüşmesi için seans ayarlarlar ve bunlara gitmek zorundadırlar. Eğer seanslar bittiğinde değişsen bir şey olmazsa boşanırlar. Bu iki tarafında tutumuna bağlı." Kafamı onaylayarak sallamıştım. 

"Peki anlaşmalı boşanmayı iki tarafta kabul ederse arkadaşım bir şey dese bile boşanabilirler mi?" Boşanmalarını istemiyordum. Ama böyle yaşamakta istemiyordum. Allah aşkına ben ne yapacaktım? 

"Eğer o da bir dilekçe verirse mahkemeye durumu değerlendirirler ama diğer türlü mahkemeye bile çıkmadan evlilikleri biter ne yazık ki." Kafamı onaylayarak sallamıştım. 

"Tamam teşekkür ederim. O zaman ben daha gideyim. Sende kusura bakma vaktini aldım." Kafasını iki yana sallamıştı. 

"Önemli değil, Gamze. Arkadaşına söyle güçlü olsun ve eğer birine ihtiyacı varsa ben buradayım onu dinlerim." Hafifçe tebessüm ederken kafamı onaylayarak sallamıştım. 

Belki bir gün bunları birine anlatmak için hazır hissederdim. Ama kim bilir?

Hem ben daha kendime bile güvenemezken başkasına nasıl güvenebilirdim ki?

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Selamun aleyküm ❤️✨

Nasılsınız??

Umarım bölümü beğenmişsinizdir:")

Ve diğer bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın 💖💖✨✨

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin